ROMA'YA GEL FAKAT ROMALI GİBİ YAŞA ŞEHİRE GEL AMA ŞEHİRLİ GİBİ YAŞA

Bin yılı aşkın bir süreden beri Türk'ün göçmenliği durmadı. Bugün dahi Türk'ün göç ve göçmenliği devam etmektedir. Mesela son 8-10 yıl içerisinde 13 milyon insandan fazlası yer değiştirmiştir. Bu insanlar elbette ki Anadolu-Trakya arasında gelgit yapmaktadırlar. Sosyolojik anlamda Türk halkı mobil bir halktır. Genç ve hareketli bir halktır. Fakat halkımız için artık köy cazip değildir. Halk söylemiyor ama içinden ve hareketlerinden anlaşılıyor ki köylü daha iyi şartlar altında, daha iyi ortamlarda yaşamak ve çalışmak istemektedir. Köylülükten kurtulmak onun için hedeftir.
Tarihte Roma bu sorunu yaşamış, bu sıkıntıyı çekmiştir. Zaman içerisinde Roma köylüsü, Roma kasabalısı Roma'ya göç etmeye başlamış, Başkent Roma'nın halkı değişmeye, Roma varışlarından itibaren köylüleşmeye başlamıştır. Fakat gün gelmiş Roma şehir yöneticileri göç dolayısıyla artan sorunları çözemez olmuşlardır. Roma'da hayat değişmeye, köylü kılıklı insanlar artmaya, gecekondular Roma'yı kuşatmaya başlamıştır. Romalı yöneticiler bu durumdan korkmaya ve etkin tedbirler almaya başlamışlardır. Roma'ya gelip oturanlara şartlar ileri sürmüşlerdir. Bu şartlardan en önemlisi şu olmuştur:
"ROMA'YA GEL FAKAT ROMALI GİBİ YAŞA"
Bu şu demek oluyor ki, "Senin Roma'ya gelmene engel olmuyoruz ama Roma'ya geldiğin takdirde Romalı gibi yaşa. Yani şehirli ol. Bir başka anlamı ile köylü olmaktan çıkacaksın şehirli olacaksın."
Ne demek köylü olmaktan çıkıp şehirli (kentli) olmak?
Burada Romalı köylü için iki durum ortaya çıkmaktadır. Roma'ya gelip oturman yetmez, Romalılaşacaksın. Yani Romalı gibi olacaksın. Bizim bildiğimiz şey şehirde şehirli olmaktır. Çünkü şehirde oturmak herkes için doğaldır ama şehirde köylü gibi kalmak sorun yaratır. Şehirle köy arasında fark vardır. Zira ŞEHİR yani KENT, insanların tarım dışı bir alanda ekonomik bir uğraş verdikleri ve belli bir kültürü yansıtan ve belli bir ölçeğin üzerindeki insan topluluğunu barındıran yerleşim birimidir. KENTLİLEŞME ise başka şeydir. Onu da şöyle tanımlıyorlar:
"Kentlileşme, bir başka deyişle şehirli olmak şehirde oturanların değişimi ile ilgilidir. Ancak şehirleşme kolay gerçekleşen bir olay değildir. Değişim bir süreçtir. Bu süreçte insanın "Değer Yargıları", "Algılamaları", "Beklentileri" değişime uğrar. Fakat ne var ki bizim insanımız şehirde kaybolmaktan, köyden getirdiği değerlerin kaybolmasından korkar. O zaman insan ne köylüdür ne de kentlidir. Türkiye şimdi bu olayı yaşamaktadır. Evin çöpleri bidona değil de bidonun dışında yere bırakılıyorsa bu insana şehirli demek mümkün değildir. Burada en büyük sorun eğitimsizlik, eğitim yetersizliğidir. Bizde DEĞİŞİM'i tetikleme çalışmaları yoktur. Türkiye'de değişim kişinin algılama, yargılama yeteneği ile orantılıdır. En önemlisi ÇEVRE BİLGİSİ yokluğudur. Caddeler, parklar, sokaklar bizim hayatımıza bilgiyle, bilinçle girmiş değildir. Evin dışı, iş yerinin çevresi bizi pek ilgilendirmemektedir. O zaman kentli olduğumuz söylenemez. Kentte oturuyoruzdur ama kentli değiliz. Romalı yöneticiler bunun için, "ROMA'YA GEL AMA ROMALI GİBİ YAŞA" demişler.
Ziya Gökalp "Köyde medeniyet yoktur." demiştir. Şehirlerimizde de KENT KÜLTÜRÜ'nün tam olarak bulunduğunu söylemek zordur. Kent Kültürü bir uygarlık kültürüdür. Kültürü insan yarattığı için Kent Kültürü insanın kendisi ile ilgilidir. Bunu bilmiş olalım. Şehirde oturuyorsak köylü kalamayız, şehirli olmak zorundayız. Bunu iyi bilelim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol