Her ne kadar 14 Aralık operasyonunun gölgesinde kaldı ise de son günlerin en çok tartışılan gündem maddesi hiç şüphesiz Osmanlıca dersi. Konunun elbet te uzmanlık gerektirecek boyutları vardır ancak; sokaktaki insanın bile bileceği kadar açık ve sade boyutları da vardır ki bizim uzmanlığımız olmayınca sade vatandaş gözüyle gördüklerimizi yazmalıyız. Olay mezar taşı okuma seviyesine indirgenip öyle tartışılıyor ya; aslında başlı başına bir kültür, medeniyet kavgası.
Bütün teknik yönlerini bir yana bırakalım, sadece mezar taşı okumak için bile olsa öğrenmek kârdır. Mezar taşlarından söz açılmışken; 'Harf İnkılabı'ndan sonra bazı kendini bilmezlerin haddini aşarak, sırf eski yazıyla yazıldıkları için mezar taşlarını parçaladıkları, eski yazılı eserleri tahrip ettikleri, yakıp yok ettikleri, arşivlerimizin bir kısmının yok edildiği bir kısmının Bulgarlar'a geçtiği iddiaları eğer doğru ise, bu gün bu kadar tepki gösterenlerin o gün elbette ki onları yapması sanki doğalmış gibi görünüyor.
Ben Çanakkale müzelerini gezerken, oralardaki binbir akıl almaz görüntünün arasında; kopup bot içerisinde kalmış yarım ayak kemiklerini görünce, acaba benim dedemin ayağı olabilir mi diyerek adeta kendimden geçmiş, ilk Çanakkale gezisinin etkisinden günlerce kurtulamamıştım. Kim bilir; bilmem hangi müzenin köşesinde aynı dedemin bana hitaben kendi el yazısı ile yazılmış bir mektubu da karşıma çıkabilir, kim okuyacak kim anlayacak, kendi kültürümüze bu kadar yabancılaşmak, yabancılaştırılmak...
Aslında 1. dünya savaşının hangi cephelerinde savaştığı bile tam olarak bilinmeyen dedelerimizden halka arasında sadece 'Çanakkale Savaşı' olarak bilindiği için Seferberlik ilânı ile Çanakkale'ye ile giden dört kardeşten hiç biri geri gelmez, sadece dedemin Çanakkale'de şehit olduğuna dair künyesi gelir diğerlerinin yüz binlerce Türk evlâdı isimsiz kahraman gibi kaydı falan yok. Bu gün başvuru yaptığınızda kaynaklarda böyle bir kayıt yok, kim bilir acaba Osmanlı arşivlerini açıp göz gezdirebilsek, en azından isimlerini okuyabilsek, o günkü askeri birliklere ait listeleri inceleyebilsek acaba bir yerlere ulaşma imkanımız olmaz mı. Ya da kim bilir bir yerlerde dikili mezar taşlarında dedemin adı künyesi, hayat hikâyesi yazılı olsa kim okur kim anlar. Bırakın dede torun arasındaki ilişkinin kopmasını, savaş yıllarından sonra, doğrusuyla yanlışıyla sıfırdan başlayan eğitim sistemi ile acaba şehit babasının mektubunu okuyabilen kaç genç kaldı. Bırakalım bu günkü gençler tarihimizi öğrensinler. Bazılarının dediği gibi: 'Saraylarda dönen entrikaları kimsenin etkisi altında kalmadan kendi gözleriyle okuyarak öğrensinler amaaa Osmanlı'yı ya da bu kültürü yok etmek üzere çevrilen entrikalar varsa bırakalım onları da öğrensinler.
Hani nerede arşivlerimiz, nerede onları okuyup inceleyecek genç beyinler. Araştırmacıların söylediğine göre bir belgeye bir fotoğrafa ulaşmak için Bulgarlar'a ciddi miktarda para ödüyormuşuz. Kendi kültürümüzü kendi paramızla satın alıyoruz.
Ben şehit dedemin hayat hikayesini de, mezar taşını da, bana özel duygularla yazılmış mektubu da aracısız okumak isterim. Babası Çanakkale'de şehit olmuş bir gencin o gün mahrum kaldığı duygulardan ben mahrum kalmak istemiyorum. Belki bizlerden geçti ama çocuklarımıza bir hikaye şeklinde anlatılan savaş hikayelerinin aslını birinci elden kendileri öğrensinler. Ben Cumhuriyet, Atatürk düşmanı değilim, kimsenin de Osmanlı, padişah düşmanı olmasını anlayamam. Bu gün 85 yaşını aşmış ninelerimizin Cumhuriyet döneminin ilk öğrecilerinden oldukları o günlerde kendilerine öğretilen 23 Nisan şiirini bu gün halâ büyük bir heyecanla bizlere okurken: Eskiyi unut/Yeni yolu tut/Yarına umut/Sen ol çocuğum... Ne o gün ne söylediğinin farkındaymış, ne bu gün ne söylediğinin farkında. Peki nedir eski yol, ya da nedir yeni yol. Yeni yolu elbet te tutalım ama eski yolu neden unutalım. Bu gün binlerce yıllık Orta Asya'dan çıkış destanımızı halâ biliyoruz. Orhun Kitabeleri, Ergenekon Destanı okundu biliniyorsa; neden geldiğimiz yeri, tarih ölçülerine göre 'dün' sayılacak kadar kısa yüz yıllık geçmişimizi unutalım.
On yıllardır aradığım şehit dedemin de dahil olduğu askeri birliğin listesini bu gün önüme sürseler, buradan dedenin adını çıkar, künyesini oku bir de sana şehit torunu payesi verelim deseler afallar kalırım. Bırakın başka bir şeyini sadece adını okuyayım yeter.
Sanal ortamda; yazılı ve görsel medyada karikatür vb. şeylerle, Osmanlıca ile alakalı aşağılayıcı, karalamaya yönelik ve dalga geçer tarzda yayınlar yapılmakta. Eskaza böyle bir şeye şahit olduğumuzda yapanları cezalandırmayı talep etmek yerine bunları destekliyor olmak acizliğin kendisidir. Allah hiç kimseyi kendi öz kültürü ile dalga geçecek kadar aciz bırakmasın.
Ne derece doğrudur bilmem, hani tarih tekerrürden ibarettir denir ya eğer doğruysa: Osmanlı ve Osmanlıca tarihe silinmeyen tuğra ile vurulmuş bir mühürdür. Tarih tekerrür eder mi hep birlikte göreceğiz inşallah...
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol