Insanlar su siralar en çok kisi, sogugu, kar ve buzlanmayi konusuyor. Siyaset esnafi sanmasin ki halk onlari konusuyor. Halk kendi derdinde, geçim sikintisinda. Ülkeyi yönetenlerin gündeminde ise ANAYASA VE DEMOKRASI var. Oysa siyasetçilerin gündemde tuttuklari o iki sorun ve konu yüzyildan fazla bir süreden beri konusulan sorundur. Ama halk tarih okumadigi için saniyor ki onu yönetenler yeni seyler söylüyorlar. Türkiye'de söylenen yeni hiçbir sey yok. Türkiye için yeni seyleri ATATÜRK söyledi. Fakat biz onu anlamadik. Åzimdilerde de kurdugu düzende, olusturdugu sistemde düzeltmeler, düzenlemeler yapiyoruz. Bakalim ortaya ne çikacak, görecegiz.
Siyasette yeni bir sey olmadigi gibi halkin kisinda da yeni bir hava yok. Eskilere göre su siralar kisin en siddetli geçtigi, geçecegi zamani yasiyoruz.
Geçen gün Kasaplar Çarsisi esnaflarindan Cevat ve Åzerafettin Gürkas ile eski kislari konusuyorduk. Ben eski kislari az çok bilirim de hangi zaman ve günlerde kisin siddetini artirdigini bilmem. Onu Cevat Gürkas söyledi. Eskilerin tecrübelerine, söylediklerine göre OCAK AYI'nin son günlerinde, eski takvime göre 80 ile 90 arasinda kis, tecrübelere göre daha siddetli olurmus. Cevat Gürkas'a göre eskiler söyle söylerlermis:
"BAKTIN GÖRDÜN KAR HAVASI/ DÖN GERIYE KÖR OLASI
SEKSEN ILE DOKSAN ARASI/ NE ARARSIN KÖR OLASI"
Buna göre Kasim ayinin üzerinden geçecek olan 80 ile 90 arasi kisin en tehlikeli zamanidir. Galiba dogru bir söylem. Åzu günler 80 ile 90 arasi imis. Cevat Gürkas benim çagdasim ama bu günleri bizim yasin altinda olanlar, üstünde yasayanlar biliyorlarmis.
Üçbin yil öncesi Traklarin tarihinden biliyoruz ki Trakya'nin kisi son yillara kadar dillere destandi. Kar yagisindan evlerden çikilamadigi zamanlar oluyordu. Saçaklardan sarkan buz kürek sapi kadar kalin ve uzun oluyordu. Dereler buz tutar, üstünde kizak kayilirdi. Özellikle bugünlerde tipi aman vermiyordu. Göz gözü görmüyordu. Yollarda donanlar, bir yerlere siginanlar, menzil hanlarda günlerce yollarin açilmasini bekleyenler çok olurdu. O yillarda yollari açacak makineler yoktu. Daha çok karin erimesi beklenirdi.
Kisin günler nasil geçerdi?
Kisin kahveye çikabilenler genelde eski kislari, kar yagmissa kislik ekilmis ekinleri, karin ekinlerin donmasini önledigini, ekilmislere yorgan gibi geldigini, bunun berekete isaret oldugunu söylerlerdi. Åzayet köye kasabadan birileri KARAGÖZ GAZETESI'ni getirmisse Karagöz'ün Hacivat'a söyledigi sert sözleri tekrar ederlerdi. Sert Sözler daha çok Karagöz'den çikardi. Karagöz'ün halki, Hacivat'in ise okumus insanlari, okumuslarin halka tepeden bakmalarini temsil ederdi. O da bir eglence türü idi. Günümüzde Hacivatlar daha çogalmistir ama halk Hacivat'in kim oldugunu bilmez.
Günümüzde kislarin renkli, eglenceli geçtigini söylemek zordur. Çünkü o eski kislar kalmamistir. Artik her yerde, her zaman kar görmek mümkün degildir. O bir zamanlar ADAMO'nun agzinda sarkiydi. Adamo derdi ki, "HER YERDE KAR VAR/KALBIM SENIN BU GECE/". Gerçekten simdi her yerde kar, her yerde buz ve soguk var. Tanri fakir fukaraya yardimci olsun..
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol