SEVGİNİN GÜCÜYLE AYAKTA KALMAYI BAŞARMIŞLARDI

Ali Ağanın çok sevdiği eşi felç olmuştu. Eşi Vizeliydi. İlk eşini kaybetmişti. En zor günlerinde eşi yanında olmuştu.
İlk eşinden iki oğlu vardı. Torunları vardı.. Eşi felç olmadan önce çocuklarına kendisi bakmıştı. Eşi vefat edince birkaç sene küçük çocuklarına bakarken çok zahmet çekmişti. Vizeli bayanında ilk eşinden bir kızı vardı. Kızını evlendirmişti. İkinci evliliğini Makedonya'dan göç eden, iki oğluyla yaşayan Ali Ağayla yapmıştı. Ali Ağa sert, mert bir insandır. Esnaflık yapıyordu. Makedonya'da çiftlikler, koyunlar, inekler, keçiler, tarlalar kalmıştı. Gavurun bayrağı altında yaşamaktan baskı ve zulümlerden bıkmışlardı. Ağbisiyle beraber iki aile Kırklareli'ne gelip yerleşmişlerdi. Karamanoğulları beyliği halkını Rumeliye iskan eden Fatih Sultan Mehmetti. Yıl 1466 idi. Fetih olunan yerlere, hudut boylarına Anadolu halkının seçkin ailelerini yerleştiren Osmanlı'nın iskan politikası fetih olunan yerlere Müslümanlığı kabul ettirmekti.
Anadolu'dan, Rumeliye yerleştirilen Türkmen aileler bulundukları yerleri şenlendiriyorlardı. Canlı bir ticaret hayatı Balkan şehirlerinde zaman içinde görülmeye başlanmıştı. Arastalar, Kapalı Çarşılar, Köprüler, Camiler, medreseler sayısız bayındırlık eseri Balkan şehirlerinde hizmete açılmıştı…
Ali Ağa felçli eşine her gün pastaneden bir keşkül alıp onun yaşaması için ne lazımsa yapıyordu. Eşine keşkülü yavaş yavaş yedirirken eşininde yanaklarından öpmeyi ihmal etmiyordu.
Sevginin, merhametin, şefkatin en iyisini hasta yatağında yatan eşine göstermekten çekinmiyordu. Bazen Makedon şarkılarını mırıldanırdı. Çocukluk günlerindeki anılar canlanırdı. Küçük oğluna babasının adını koymuştu.
Ali Ağa çok sigara içiyordu.
Sigara ağızlığını her gün temizlerdi. Ruhu genç kalmıştı lakin yıllar nasıl da birden bire geçivermişti.
Eşiyle Bursa'daki akrabalarının yanına gittiklerinde çok mutluydular.
Bursa tarihi bir kentti. Balkan muhacirleri sıfırdan çalışarak yaşama tutunmaya çalışıyorlardı. Bursa'da tarihi doku çok canlıydı. Gümüşlü kümbette çıkıp Osman Beyin ve oğlu Orhan Beyin türbelerini ziyaret etmişlerdi. Çekirge semtinde sıcak kaplıcalara uğramışlardı. Ali Ağa muhabbete dalınca Bursa'da ki akrabaları onun anlattıklarını can kulağı ile dinlerlerdi. Uludağ'ın eteklerinde kurulan Bursa canlı bir ticaret merkeziydi. Pazarında büyük sepetler içinde ipek böcekleri kar gibiydi. Zamanın nasıl aktığını Bursa'ya gidince hiç anlamamışlardı. Şefkatin, Sevginin Gücüyle Ayakta Kalmayı Başarmışlardı…

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol