SEVGİ DÜNYAMIZ DERNEĞİ TÜRÜNÜN TEK ÖRNEĞİ

Yaklaşık iki yıl kadar önceydi; ilimizde yeni bir dernek kurulduğunu kulak ucuyla duymuştum. Sonra şehirde olduğum bir gün o gece etkinlik olduğunu öğrendim. Bu tür şeylere aç biri olarak daha kapıdan girerken adeta ''işte bu'' dedim. Sanki Mevlâna kapısı, her sınıftan insan aynı amaçla aynı ortamda, ortak payda sevgi. Sevgiden kim kaçar, doku uyuşması mı denir yoksa duygu uyuşması mı, derneğin ve etkinliklerin müdavimi oldum.
Sevgi Dünyamız Kültür Sanat ve Eğitim Derneği belki kurucularının bile beklemediği bir ölçüde, kuruluş amacını aşarcasına günden güne büyüyerek hizmet alanını genişletiyor. Açık sözlü olmak gerekirse eğer kuruluş aşamasında bana da sorsalar; bu işler bizim burada yürümez derdim. Kendi kendimize yabancıyız, meğerse bizim çorak bildiğimiz bu topraklar ne de verimliymiş. Tabi bütün mesele ehil ellerle ekilen tohumda; sevgi eken, sevgi biçer.
Öncelikle iftar çadırıyla (ben festival demeyi daha uygun buluyorum) adını İl sınırları ötesine duyuran dernek bir biri peşi sıra düzenlenen konferans, seminer, söyleşi, okuma ve yardım kampanyaları, anma programları vb. etkinlikler ve bu etkinliklere katılımı sağlanan tarihçi, edebiyatçı vb. her alandan üst düzey gönül insanıyla aynı zamanda örnek oldu. Bu gün gelinen noktada hemen her hafta farklı yerlerde, benzer amaçlı farklı etkinlikler var.
Tam olarak bilmiyorum ama önceleri Kırklareli Valiliğinin himayesinde yürütülen dernek çalışmaları bu yıl tamamen valilikten bağımsız, tam adı gibi ''sivil toplum kuruluşu'' olarak faaliyetlerini sürdürüyor ki sürdürüyor. Dernek Başkanı Sayın Taceddin Özeren, yanında bir avuç gönüllü, öyle güzel hizmetlere imza atılıyor ki. Allah başarılarını daim etsin.
Hani Yunus odun taşıma hizmetinde bulunduğu Taptuk Emre Dergahı'na hiç eğri odun getirmez de sebebi sorulunca: Şeyhim burada her şey o kadar doğru ki ben bu Dergaha eğri odun getirmeye utanırım der ya, işte öylece bu derneğin çatısı altında da her işin başı sevgi, buraya sevgiden başka bir şey girmez çıkmaz.
Bu yıl ki faaliyetlerinde Üniversite öğrencilerine yönelik çalışmalara ağırlık veren dernek, yeni talepler oluşmasıyla hizmetlerine yenilerini eklemeye devam ederken, Üniversiteliye bakış açımızı değiştirdi ön yargılarımızı kırdı. Geçen yıl ''yazarlık kursu'' için gerekli on iki mevcudu sağlayamadık. Bizzat ben bir Üniversite yetkilisine; öğrencilere nasıl ulaşabiliriz diye sorduğumda aldığım cevap şuydu: Öğrenciye güvenmeyin, yarın tatilde çeker giderler yarı yolda kalırsınız... Oysa bu yıl büyük çoğunluğunu Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu, aralarında benim gibi fosilleşmiş küçük bir grubun da olduğu bir yazarlık okulumuz var ki anlatamam. Bıkmış, derslerde lakayt davranır sanılan öğrencilerle; Üniversite özgürlüğünde ama bir askeri birlik benzeri ciddiyetle öyle faydalı, öyle güzel gidiyor ki... Her ders vermeye gelenin söylediği şu: Bu kurs çok üst düzeyde, başka yerlerde bu tür kurslarda bütün dersleri bir kişi verir, burada her konuya ayrı hoca. Böyle küçük bir ilde böylesine heyecanlı, öğrenmeye azimli bir öğrenci topluluğu keyif ve gurur verici...
İşin sırrı sevgi. Kimse kimseyi derse zorlamıyor, dersi sevdiriyor. Gerek teknik dil bilgisi veren akademisyen, gerekse her biri kendi alanında üst düzey başarılı hocalarımız, gururla başları yukarı kalkması gerekirken, tevazu ile öne eğilen başları karşısındakileri adeta büyülüyor. Gerek dersler gerekse seminer ve kaynak eser okuma vb. her türlü etkinlik herkes tarafından can kulağı ile dinleniyor, nasıl dinlenmesin ki: Düzinelerce kitabı yayınlanmış Ali Erkan Kavaklı, 28 Şubat sürecinde işinden olanların acılarını empati yoluyla ağlayarak yazarken, onların ağzından yazdığı bir veda mektubunu bugün okurken halâ göz yaşına boğuluyorsa, televizyon dalında bir çok başarıya imza atmış Sadık Yalsızuçanlar mahcup bir delikanlı heyecanıyla konuşup kendisine sunulan plaketi alırken bir Mevlevi edasıyla ellerini önüne bağlayıp başı öne eğik beklerken onu dinleyenlerin başka türlü davranması mümkün müdür. Sadece ders değil, Niyazi Mısri'yi anlatmaya çalıştığı yaklaşık iki saat boyunca adeta nefessiz, göz kırpmasız dinlendi. Meryem Aybike Sinan hanımefendi ki tam bir hanımefendi. Karşısındaki genç kız öğrencilere örnek model. Saatler süren ders ve sunum boyunca ağzından sevgi saygı çerçevesi dışında bir kelam çıkmazken, mükemmel havayı bozmak ne mümkün. Onların Mevlâna, Yunus felsefesiyle Aşk'ı sevgiyi bambaşka bir açıdan öyle bir anlatışları var ki anlamamak mümkün değil.
Kısacası şu ki sevgili hemşerilerim; İlimizde güzel şeyler oluyor, emeği geçenlerden Allah razı olsun. Kim olursanız olun, eğer varsa ön yargılarınızı dışarıda bırakıp gelin, size hitap edecek bir hizmet mutlaka vardır, yoksa talep edin. Kim bilir belki de hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir hizmet fikri de sizden çıkabilir, ne dersiniz neden olmasın.
sairmehmet39@hotmail.com
 0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol