Türkiye'de halkin gerçeklerini bilen, anlatan ve yorumlayan pek az aydin insan vardir. Genelde Türk aydini halkindan, çevresinden kopuk yasayan insandir. Demokrasimizin 60 yillik grafigi bunu yansitmaktadir. Baksaniza bu halk 60 yildan beri kendine benzeyeni seçmektedir. Kimdir o? Kendini halk gibi gören Aydin Tipi. Bulundugu yer Türk Sagi'dir. Oysa halka daha yakin soldaki aydindir. Çünkü onun halk için sorusu ve tepkisi vardir. Bati demokrasileri böyle gelismis, böyle sekillenmistir. Oralarda insanlarin yetkililere, seçilmislere sorusu vardir, tepkisi vardir.
Türk insani tarih boyunca susmus ve susturulmustur. Bunu çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk, gezilerine çikmadan önce mihmandarlarina halki soru sormaya tesvik edin talimatini verirdi. Bu tür temasini yaptigi ilk cografya bölgesi 1930 yilinda çiktigi Trakya olmustur. Bu geziyi anlatan kitaplarda yazildigina göre Atatürk, Alpullu'da, Kirklareli ve Edirne'de halkin yüzlerce sorusuna, yüzlerce sikâyet dilekçesine muhatap olmustur. Bu yöntemi eski Cumhurbaskanlari içersinde Sayin Ahmet Necdet Sezer de uygulamis, halka seslenerek, "Begenmediginiz, uygun bulmadiginiz kararlara yasalar içinde tepki gösterin" demistir. Türk Demokrasisinin Babasi Ismet Inönü yabanci gazetecilerin bir sorusu üzerine "Türkiye'de demokrasi köy kahvelerinde halkin memleket meselelerini konusmaya, tartismaya, irdelemeye basladigi zaman yerlesecektir" diye söylemistir. Bu nedenle halkin konusmasini, soru sormasini tesvik etmek lazimdir.
Türk halki memleket meselelerini konusuyor, tepkisini koyuyor, seçtiklerine soru yöneltiyor mu? Bu tartismali bir konudur. Dün öyle idi bugün halk daha suskundur.
Gerçekte bizim halkimiz tarihten gelen yapisi ve dogasi geregi konusmayi, soru sormayi, tepki koymayi sevmez. Bunun baslica nedeni yanlis yapmaktan, yanlis soru sormaktan ve koyacagi tepkinin sonuçlarindan korkmaktadir. Bu yüzden susmayi yeglemistir. Konusmayi seçilmislere birakmayi daha dogru bularak kendisini kenara çekmistir.
Bu ülkenin iktidari, muhalefeti 60 yildan beri DEMOKRASI demekten usanmamis, yorulmamislardir. Demokrasi Yönetimini kurtarici gibi halka sunmuslardir. Buna karsilik demokrasi yönetiminin zor bir yönetim biçimi oldugunu söylememislerdir. Söyleselerdi halk onlarin israrla niçin demokrasi dediklerini daha iyi anlamis olurdu. Åzüphesiz bir gün demokrasinin de egitim ve kültür isi oldugu gündeme gelecektir. O zaman halk soru sormasini bilecektir. Onlara "Tepkisiz demokrasi" olmadigini gösterecektir. Ünlü eski Yunan devlet adamlarindan SOLON'un, "INSAN ÖÄzRENE ÖÄzRENE IHTIYARLAR" sözünü hatirlatacaktir.
Elestiri yapiyoruz ama bu vesileyle tarihsel bir gerçegi de söylemek gerekiyor. Ileri demokrasi ülkelerine göre büyük KÜLTÜR ve EÄzITIM açigimiz vardir. Bunu kapatmadikça düzlüge çikmamiz mümkün olmayacaktir. Ancak bugünkü egitim anlayisimizla da düzlüge çikmamiz, çagdas düzeyde Egitimli Toplum yaratmamiz mümkün olmayacaktir. Bu nedenle Demokrasi Kültürü edinirken Demokratik Egitim açigimizin da kapatilmasi için bir gayretin gösterilmesi gerekir. Dileriz ve tahmin ederiz ki önümüzdeki zaman içersinde yapilacak olan Anayasa insanimizi çagdas bir zemine oturtacak, onu da demokrasiden sorumlu hale getirecektir. Zira oy atmak yetmiyor, demokrasiyi saglikli biçimde isletmek gerekiyor. Onu da basaracagimiz zamanlar gelecektir. Zira "Demokrasi, sorusu ve tepkisi olan insanlar yönetimidir."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol