SURİYE SAVAŞININ İNSANİ VE AHLAKİ BOYUTU

Mustafa Kemal, "Savaşmak gerekmediği halde savaşmayı istemek bir cinayettir" der. Suriye'deki iç savaşı, iç çatışmayı isteyen halk değildir. Halk savaşmaya, çatışmaya zorlanmıştır. Çünkü Suriye halkı iktidarda olanları istemediği halde onlar gitmemekte direnmektedirler. Diktatör neye gitmez, halk neye gitmesini ister? Üç yıldan beri bu iç savaş devam etmekte, aynı ulusun insanları birbirleriyle kıyasıya savaşmaktadırlar. Bu İÇ SAVAŞ nedeniyle Suriye'de 100 bin kişinin öldüğü söylenmektedir. Bir milyonun üstünde Suriyeli'nin ise ülkelerinden göç ettikleri belirtilmektedir. Bunların bir çoğu Türkiye'ye sığınmışlardır. Ülkemiz onlardan 3 binini vatandaşlığa kabul etmiştir.
Suriye diktatörü ülkesi insanlarına acı çektirmektedir. Bu utanç verici bir olaydır. Maddi manevi yıkıntıya neden olmaktadır. Bundan en büyük zararı da çocuklar ve kadınlar görmektedir. Bu iç savaş nedeniyle bugün Suriye'de on binlerce insan yaralıdır, defoludur, berelidir. Yokluk, yoksulluk kapıya dayanmıştır. Evler yıkılmış, işyerleri yok edilmiş, insanlar can derdine düşmüşlerdir. Gazeteler on bine yakın kadının pazarlandığını, fuhuşa sürüklendiğini yazmaktadırlar. Aynı durumlar Irak'ta, Mısır'da olmuştur. Sormak lazımdır, insanlar neye ölüyor, neye öldürülüyorlar? Koltuğunu korumak, çıkarlarını, ikbal ve iktidarını sürdürmek isteyenler için ölen Suriyeliler bu durumu çocuklarına, kadın ve kızlarına, gelecek kuşaklara nasıl izah edeceklerdir?
1950'li yılların başlarında Birleşmiş Milletler Teşkilatı üye ülkelerde Fikir ve Makale yarışması açmıştı. Uluslararası dayanışma, dayanışma fikrinin gelişmesi ile ilgiliydi. Bu yarışmaya ben de girmiş ve kazanmıştım. Orada savunduğum fikir, savaşı insan beyninden yok etmekti.
Amerikalı General Ayzenover "Savaş isteyen çocuğu beşiğinde öldürmeli" diyor. Öldürmek, cinayettir. Onu tarihte, Yunanistan'da Ispartalılar yapmıştır. Ben dahil, yarışmaya girenlerden 150 kişi savaş düşünmeyen, savaş istemeyen Devlet Adamı yetiştirilmesi gerektiğini önermiş, bu maksatla onların okuyup yetişeceği BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÜNİVERSİTESİ kurulmasını önermiştik. Bu Üniversite Japonya tarafından kurulmuştur. Dünyada insanoğluna yakışan barışık yaşamaktır. Suriye lideri Beşir Esat koltuğunu korumak ve devam ettirmek için ülkesinde böyle bir kaos yaşanmış, olmayı düşünmüş olabilir. Netekim ülkesini cehennem ateşine çevirmiştir. Yüz binlerce insana ölüm ve ıstırap, acı getirmiştir. Peygamber'in yaşadığı Ortadoğu bugün ateşler içersindedir. Araplar birbirini yiyorlar. Birbirlerini öldürmek, yok etmek Peygamber'in ümmetine yakışmıyor. Bu noktada Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünmek gerekir. Ülkelerde barış, dünyada barış istemeli ve bunun için mücadele vermeli. İnsanda savaş fikrini çağrıştıran, savaş düşüncesinin doğmasına neden olmuş fikir ve düşüncelerden arınmak gerekir.
Biliyorum, dünyamızın insanları savaşla beraber yaşamaktadır. Onun kafasından savaş düşüncesini atmak kolay olmayacaktır. İnsanlık daha yüzyıllar boyu ezelden beri düşlediği barışı göremeyecek, kan ve gözyaşı dökerek, acı çekerek, barışı özleyerek yaşamaya devam edecektir. Ta ki içindeki Şeytanı öldürünceye kadar…

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol