SUSUZLUĞUN AYAK SESLERİNİ DUYMAYA 20 YIL KALDI

Uluslar arası Geleneksel Davos Toplantısı yapılalı epey zaman oldu. Ama bu son toplantıda çıkan insanlığı ilgilendiren bir karar güncelliğini koruyor ve öyle anlaşılıyor ki bundan sonra bu konu, bu sorun gündemin baş maddesi olmaya devam edecek. Gazeteleri okuyanlar, ajansları dinleyenler, TV'leri seyredenler hatırlayacaklardır dünya basınında çıkan bir haber heyecan yaratmış, Dünyanın sonu mu geliyor? Demeye vesile yaratmıştı. Haberin genelde başlığı şuydu:
"SUSUZLUK 20 YIL SONRA İNSANLIĞI VURACAK."
Haberin ayrıntılarında deniyordu ki önümüzdeki 20 yıl içerisinde dünyanın bazı yerlerinde, mesela Amerika’da, Hindistan'da Asya içinde buralarda susuzluk başlayacaktır. Tabii haberin kapsamında alınmayan bilgilere göre susuzluk zaman içinde yöresel, bölgesel olmaktan çıkacak, dünyanın ve insanlığın belası bir sorun halini alacaktır. SU HAKKI'nı arayan payına susuzluğun düştüğünü görecektir. Dünyanın Akil Adamları, devlet adamları İsviçre'nin Davos Toplantısı'nda bunu öğrenmiştir.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı da, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DÜNYA BİRİNCİ SU RAPORU'nda bu konuyu, susuzluğa doğru gidişi ele almıştır. Gerek Birleşmiş Milletler'in, gerekse Davos Su Raporları ışığında görünen odur ki insanlık gerek içme, gerekse kullanma suyu açısından sıkıntı yaratacak bir sürece girmektedir. Su sıkıntısı, su yetersizliği yaşamı gerecek, bazı bitkiler kuruyup yok olacak, av ve yaban hayatında özellikle sürüngenler susuz kalacaktır. İnsanlık da suyu kontrollü kullanma sürecine girmiş olacaktır. Ve belki en önemlisi dünyada SU SAVAŞLARI başlayacaktır. Bir gazetenin yazdığı gibi Tek Damlası Altın olacaktır. O zaman herkes "Suyun" önemini anlatmaya yönelecektir. Boşa akan suları önlemenin, depolamanın yoluna gidilecektir. Ve tabii bütün bunlardan SU FAKİRİ olan ülkeler etkilenecektir. Şu noktada Türkiye SU FAKİRİ değilse de SU ZENGİNİ de değildir. Türkiye'de SU İSRAFI vardır. Yağmur sularını depolama, barajlarda toplamaya şimdiye kadar ihtiyaç duymayan Türkiye artık akıp giden suya seyirci kalacak değildir. Mevcut suyu ekonomik kullanmanın yolu bulunacaktır.
Çocukluğumun nehir gibi akan derelerini, kaynaklarını, su kuyularını hatırlıyorum da bugün bunlar üzerinden çok suların kaybolduğunu, yok olup gittiğini görüyorum. İnsanlık ilk önce suyun hayatla bağlantısını, onsuz hayat olamayacağını öğrenmiştir. Bu bakımdan SU AZİZ'dir. Su verene "AZİZ OL" denir. SU NİMETTİR, SU İLAÇTIR. Bunları bir araya getirdiğimiz zaman ortaya çıkan suyun hayat olduğudur. Bütün canlıların hayat bulması suyun varlığına bağlıdır. Hıdırellezlerde insanların dereler, su kaynaklarının başına koşmaları boşuna değildir. Hayat bulmak içindir. Daha doğrusu hayatı görmek içindir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol