SU FAKIRI TÜRKIYE SU SATIN ALABILIR

Küresel isinmanin etkileri bu yaz daha bir baska hissedildi. Asiri sicaklardan tahmin edilen üretim hedeflerine ulasilamadi. Türkiye genelinde bugday üretimi 18 milyon tonda kaldi. Ayçiçeklerinde yag oraninin düsük gerçeklestigini söyleyen, çiftçiler bu yil elde edilen tarim ürünlerinde sikintilar yasanacagini, saman fiyatinin bugday fiyatini geçecegini söylemektedirler. Bu demektir ki hayvancilik özellikle besi hayvanciligi bundan etkilenecektir. Amerika müthis bir kuraklik yasamaktadir. Barajlarda, göletlerde sular buhar olup gitmektedir. Sonuç itibariyle halkin önüne çikacak olan gida maddelerindeki fiyat artislari ve su sikintisidir.
Aslinda dünyada içme ve kullanma baglaminda Su Sikintisi vardir. Bu yüzden suyun gelecekte yaratacagi sikintilar üzerine planlar yapilmakta, önlemler düsünülmekte, SU SAVAÅzLARI ihtimaline karsi hazirliklar yapilmaktadir. Türkiye bu gelismelerle ilgili olarak SU KANUNU çikarmaya hazirlanmakta, suyun her damlasinin parali olmasi için planlar yapilmaktadir.
Geçen haftalarda Cumhuriyetin Bilim Teknoloji ekinde Türkiye'nin SU SORUNU üzerine yapilmis bir arastirma yazisi vardi. Arastirma yazsinda Türkiye'nin akarsulari, yeralti su depolari, kaynaklari üzerine görüs ve düsünceler dile getiriliyordu. Türkiye'nin SU AÇIÄzI üzerinde duruluyordu ve deniyordu ki Türkiye bir takim akarsulari, dere ve nehirleri birlestirebilir. Trakya'yi sulamak için Meriç Havzasi'nda bir göl meydana getirilebilir, su satin alabilir. Çukurova Üniversitesinden Tarimsal Yapilar ve Sulama Bölüm Baskani Prof. Dr. Riza Kanbur, Türkiye'nin 112 Milyar metreküp tatli su kaynagi oldugunu, ancak bunun 50 milyar metreküpünün kullanilabildigini belirterek, "Bir ülkenin gelismesi için toprak ve su kaynaklarina yatirim yapilmasi gerekir. 21.nci yüzyilin en degerli madeni sudur. Ülkemizin gelecegi için suya yatirim yapilmasi gerekir" diyordu. Ve ekliyordu: "Türkiye'nin 26 milyon hektar sulanabilir tarim arazisi oldugunu, bunun ancak 5 milyon hektarinin sulandigini vurguluyordu. Kisi basina 1500 metreküp su düstügünü açikliyordu."
Mezopotamyalilar tarimda ilk sulamayi yapmis çiftçilerdir. Osmanlilar bunu pek düsünmemislerdir. Gerçi bir takim hastaliklari su ile tedavi etmislerdir ama bu Osmanlilar'da SU KÜLTÜRÜ oldugu anlamina gelmez. Sadece su ile temizligi öne çikarmislardir. Hamamlar, çesmeler bunu göstermektedir. Suyun tarim arazilerine akitilmasini Cumhuriyet gündeme getirmistir. Ankara'da Çubuk Baraji, saniyorum Cumhuriyetin ilk baraji olmustur. ToprakSu Teskilati 1960'li yillarda kurulmustur. Edirne ve Istanbul'a içme suyu götürme isini Mimar Sinan düsünmüs, su kanallari insa etmistir. Fakat dünyanin en uzun içme suyu kanalini Romalilar Trakya'da yapmislardir. Bugün Trakya'da ona yakin Sulama Baraji, bine yakin Sulama Göleti vardir. Bu sayede ne kadar tarim arazisi sulaniyor bilmiyorum ama 1960'li yillarda (Tarim Bakani mi Enerji Bakani mi oldugunu simdi pek hatirlamiyorum) Burhan Isil, Trakya topraklarinin yüzde 63'ünün sulanabilir arazi oldugunu söyledigini hatirliyorum. Istranca Daglari'nin da (yanlis degilse) 3,5-4 milyon metreküp suyu rezerv olarak tuttugu bilgisini Toprak Arastirma raporlarinda okumustum. Bu durumda Kirklareli su zengini mi su fakiri mi bu bilgilerle bunu söylemek mümkün degildir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol