SU KITLIĞI DÜNYADA BÜYÜYEN SORUN OLUYOR

Su Savaşları'nın konuşulup tartışıldığı bir dünyada yaşadığımızın henüz farkında, bilgi ve bilincinde değiliz. Oysa sorunun içinde Türkiye'de vardır. Amerika'nın meşhur politikacı yazarlarından Brzezinski su sorununa ilişkin "Türkiye 2025 yılından sonra Batı için Hayati Önem kazanacak" demek suretiyle Türkiye'nin durumuna işaret etmektedir. Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Ergin Yıldızoğlu'nun "SU SAVAŞLARINA DOĞRU" adlı yazısında yer alan bir bilgiye göre, ileri ülkelerin istihbarat servisleri hazırladıkları bir raporda Su Kıtlığı Tehlikesi'ne geniş yer vermişlerdir. Dünya lideri Amerika'nın bu konuda "KÜRESEL LİDER"liğini harekete geçireceği beklenmektedir.
Ergin Yıldızoğlu yazısının "GENEL DURUM KRİTİK" bölümünde dünya sularıyla ilgili şu bilgilere de yer vermektedir:
"Dünyanın toplam su kaynaklarının yüzde 97.5'i okyanuslardaki tuzlu sudan oluşuyor. Tatlı su kaynaklarının toplam içindeki payı yalnızca yüzde 2.5'tİr. Bu yüzde 2.5'lik kesimin yüzde 68.7'si buzullarda duruyor. Bu sular hemen kullanmaya elverişli değil. Kısaca dünyanın toplam su stoklarının ancak yüzde 1 kadarı hemen kullanılmaya müsait tatlı sudan oluşuyor." Dünya sularını kullanmada eşitsizlik bulunmaktadır. Dünyanın su stoklarının yüzde 1'ini oluşturan tatlı suların bir kısmı da kullanılacak durumda değildir. "Ergin Yılmazoğlu'na göre dünya toprakaltı su stoklarının yüzde 68'i tarımda, yüzde 10'u enerjide, yüzde 7'si de sanayide kullanılmaktadır."
Görülüyor ki dünyamızda temiz su kıtlığı vardır. Kirli suları, deniz sularını arıtıp kullanmanın da maliyeti çok yüksek bulunmaktadır. Bugün bir Amerikalı günde 350 litre su kullanırken Afrikalı'dan biri ancak 15-20 litre su kullanabilmektedir. Yukarı da değindiğimiz gibi dünyada su kullanım eşitsizliği bulunmaktadır. Uzmanlar bu durumun ilerde SU SAVAŞLARI'na yol açabileceğini söylemektedirler.
Anlaşılıyor ki Dünya su konusunda bir açmazın, bir çıkmazın içindedir. Bir yanda su kullanım ihtiyacı artmakta, bir yanda da su kaynakları kurumaktadır. Öbür yanda ise bir başka tehlike uç vermiş görünmektedir. Birleşmiş Milletler uzmanlarına göre buzulların erimesinin devam etmesi durumunda denizlerin su seviyesi yükselecek, bu, deniz kıyılarını vuracak, deniz kendisinden alınan yerleri geri alacaktır. Özellikle denizin kendisinden yer alınmasını tarihte de bugün de affetmediği görülüp yaşanacaktır. İznik Depreminde Gölcük denize gömülmedi mi?
Tabiatla(Doğa ile) insanın mücadelesi ezelden beri vardır. İnsanoğlu mücadeleyi kazanmış görünse de aslında kaybeden hep o olmaktadır. Zira, DOĞA KANUNLARI'nın üstünde hiçbir kuvvet ve otorite yoktur. Tanrı bu kuvvetin kendisidir. İnsanlık doğanın kanunlarını yaşayarak öğrenecektir. Ufukta başka çare görülmemektedir. Dünyanın su ile de başı dertte devam edecektir. İnsanlık da buna alışacaktır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol