Ögrencilerin girdikleri Yüksek Okul ve Üniversite sinavlarinda SIFIR çekmeleri fazla bir tepki yaratmadi. Ne veliler ne de Milli Egitim ve üniversiteler olay üzerine bir açiklama yapmadilar, bir tepki koymadilar. Turgut Özal bir vesileyle "ALIÅzIRSINIZ" demisti ya gerçekten insan istemese de, gönlü kabul etmese de bir takim seylere alisiyor ve sonra Umur-u Adiye'den diyerek geçip gidiyor. Nitekim son Yüksek Okul sinavlarinda 50 binin üstünde ögrencinin sifir çekmesi de unutulup gitti. Oysa bu Egitimde Alarm anlamina geliyordu.
Bu ögrenciler niye sifir çekti? Geçmis sinavlarda da çekilen sifirlarin nedeni arastirilmadi ve onlar da unutulup gitti. Bir Romali sair der ki, "SIZ ALDIRMIYORSUNUZ AMA BEN SIZIN HIKAYENIZI ANLATIYORUM." Yetkililer bu egitimin reform istedigini, reforma ihtiyaç duyulduguna isaret etmesine ragmen sonucu herkes seyretti. Daha geçenlerde gazeteler, yetkililer uluslararasi testlerde Türk ögrencilerin matematikte Dört Islem'i yapamadiklarini yazdilar. OECD Ülkeleri arasinda yapilan arastirma ve yoklamalarda da ülkemiz ögrencilerinin okuduklarini anlamadiklari ortaya çikmistir.
Türk Milli Egitiminde reform ihtiyaci 1950'li yillarda duyulmus, yerli ve yabanci uzmanlarin katilimi ile aylarca süren bir Egitim Reform Raporu hazirlanmistir. "EÄzITIM MILLI KOMISYON RAPORU" olarak anilan ve tarihe geçen ve egitim sisteminde yeniden yapilanmayi öngören bu rapor çok övgü almistir. Raporda Halkevlerinin, Köy Enstitülerinin tekrar açilmalari yer almistir. Fakat ne hikmetse 1950 iktidari ve ondan sonra gelen sagci ve koalisyon hükümetleri, iktidarlarin hiçbiri bu Egitim Milli Komisyonu Reform Raporu'nu gündeme getirmemistir. Ama belli zamanlarda Egitim Åzuralari toplanmis gelen ve giden Milli Egitim Bakanlari kendilerince egitimde birtakim kararlar almislar, fakat egitimdeki gerileme bir türlü durdurulamamistir. Bugün yerli ve yabanci egitim uzmanlari bu gerilemeye dikkati çekmektedirler. Durdurulmasi için de bir isaret görmüyoruz. Bu demektir ki ögrencilerin sifir çekmeleri artarak devam edecektir.
Egitim bir süreçtir ve kademeler birbirinin üstüne bina edilmistir. Temel, Zorunlu Ilkögretimdir. Sonraki ögretim ve egitim kademeleri birbirinin üstünde bina edilmislerdir. Tipki apartman katlari gibi.. Ancak Yüksek Okullar üniversitelere bagli oldugu için SIFIR OLAYI daha bir nezaket göstermektedir. Kaldi ki yillardan beri üniversite sinavlarina giren ögrencilerde de sifir olayi dikkati çekecek kadar rakamlara ulasmistir. Bu demektir ki sorunun bir ucu üniversitelere dayanmaktadir. Durum vahim fakat ümitsiz degildir.
Ancak bir zamanlar ilkokullarin altyapilari hazirlanmadan ögretime baslanmasi alay ve elestiri konusu olmus, "BIR MÜDÜR BIR MÜHÜR" hikayesi ortaya çikmistir. Ögretmen yok, sinif yok ama müdür ve mühür var. Bugün ülkemizde bazi üniversitelerin durumu da buna benziyor. Anadolu'da birçok üniversitenin ögretim üyesi sikintisi çektigi basinda yer almaktadir. Hatta yakinda basina yansiyan bir bilgiye göre üniversiteler için acilen 26-27 bin ögretim üyesine ihtiyaç vardir.
Ne diyelim? Istim arkadan gelsin.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol