Yazima baslik olan söz Romali bir saire aittir. Onu Vize’de yapilan bir panelde bildiri sunarken söylemistim. Vize’nin tarihi anlatiliyordu ama toplantida Vizelilerden kimse yoktu. Fakat yinede konusmacilar Vize’yi anlatmaya devam ettiler.
Kirklareli’nde de bu panaldeki duruma benzer sahneler yasanmaktadir. Kirklareli’nin sorunlarinin görüsüldügü, tartisildigi, çarelerin önerildigi toplantilarda evin sahipleri yoktur. Fakat karanliktan sikayetleri vardir. Ne var ki kalkip mumu yakacak bir Kirklarelili yoktur. Iste Kirklareli böyledir. Düsünür söyler fakat harekete geçmez. Parasi vardir ama yatirim yapmaz. “Gel, senin sorunlarini anlatacaklari dinle” dersin gelmez. Peki sen bir gayretin içinde olmazsan senin oturdugun yer nasil kalkinir, nasil karanliktan, ekonomik bunalimdan çikar. Söyler misin?
Devletin rakamlarina göre Kirklareli Türkiye’de Süper Kalkinmis on Il’in içinde yer alir. Ancak Il içi kalkinmislik farkliligi Kirklarelini sorunlu bir yer haline getirmistir. Merkez Ilçe Kirklareli, Kofçaz, Demirköy, Pehlivanköy Ilin geri kalmis yada az gelismis yerleridir. Buralarda issizlik, yoksulluk sorundur. Fakat Kirklareli’nin asil sorunu kendi içindedir. Kirklareli kendi içinde muhalefet barindirir. Birilerinin gelip kendisini kurtarmasini bekler. Sorun buradadir.
Gözlemcilerin, Kirklareli üzerine arastirmalari olan bilim adamlarinin tespitlerine göre Kirklareli’nin asil sorunu iç dinamiklerini harekete geçirememesidir. Yani çare arayip imkanlarini kulanamamasi yada kullanmak istememesidir. Oysa Kirklareli’nde akil vardir, düsünce vardir, bilgi vardir. Bunlarin yaninda olmayan sey cesaret, vizyon ve daha ileriye gitmek.. Temelde galiba mevcut olani kaybetme korkusu yatmaktadir. Olabilir. Ne de olsa savaslarda her seylerini kaybetmis insanlarin torunlaridirlar. Yillar boyu göç ve göçmenlik hikayeleri dinlemisler göç ve göçmenlikte kaybettiklerinin muhasebesini yapmislardir. Tabii kolay degil bir yerde yeni girisimler için durup düsünmek gerekir. Ya kaybedersem. Bu yüzden Kirklareli’nde girisimciligi düsünenler korkak, paralari ürkektir. Bu ruh hali, bu saplanti yalniz Kirklareli’nde degil, az veya çok Trakya’nin her tarafinda vardir. Fakat bir yerde çemberin kirilmasi, Ergenekon çikisi yapilmasi gerekir. Mustafa Kemal milli mücadele hareketini Ergenekon’dan çikisa, kurtulusa benzetmistir. Aksi takdirde Kirklareli bu tutum yüzünden çok seyini kaybetmistir, kaybetmeye de devam edecektir. Eski evleri, eski isyerlerini yikip, ölü arsalar üzerine insaatlar çikmak kalkinma degildir. Ancak fiziki bir degisimdir. Kirklareli’nde degisimin biçimi ve rengi budur. Katlarin modern arabalarin yaninda yeni bir sey yoktur. Yeni birseyin olmasi yeni girisimlerin olmasina, güçlerin birlestirilmesine, yeni bir vizyon yaratilmasina baglidir. Ancak Kirklareli’nin bu kisir döngüden çikmasi, çemberi kirmasi çok zor olacaktir. Tarimsal alanda, sözgelimi bagcilikta, seracilikta, besi ve süt hayvanciliginda, cevizlikler yetistilmesinde bazi olumlu hareketler ve yatirimlar oldugunu da bu vesiyleyle söylemek gerekir. Heralde bu baglamda Kirklareli üzerine düsüncesi, bilgisi olanlarin daha çok toplantilar yapmasi, daha çok tartismalara yol açmasi, söylemleri daha net ve daha anlasilir söylemeleri gerekecektir.
Hep söylüyoruz, yaziyoruz ve diyoruz ki, kendini kurtarmak isteyene Tanri’da, kullarda, akil da, para da, bilim de, idare de yardim eder. Disardan “KURTARICI” beklemek insanin kendisine güvensizliktir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol