SİZ ALDIRMIYORSUNUZ AMA BEN SİZİN HİKAYENİZİ ANLATIYORUM

Tarihte yoksulluk hep vardı. Bu gün de var, yarında var olmaya devam edecektir. Her ne kadar yoksulluğu ortadan kaldırmak için çalışmalar yapılıyorsa da yoksulluğu yenmek mümkün olmamıştır. Yeryüzünde yoksulluk kaldıkça da insanlık ona "ATEŞTEN GÖMLEK"  diyecektir. Bir yerde okumuştum bugün dünyanın en büyük ekonomisine sahip Amerika'da dahi milyonlarca yoksul insan vardır. Dünya yoksullukla mücadele etmesine rağmen bu böyle. Bu durumda yoksulluğun kaynağına gitmek gerekir. Geçenlerde Cumhuriyet Gazetesinde "Muhteşem Yoksulluk" başlığı ile bir araştırma-haber çıktı. Haberi Olcay Büyüktaş Akça kaleme almış. Haberin alt başlığında ise deniyordu ki; Ülkemizde nüfusun yüzde 16,1'i yani 12 milyonu yoksulluk sınırını altında yaşıyor. 31 milyon kişi de sağlıklı olmayan şartlar altında, elverişsiz ortamlarda ayakta durmaya çalışıyor. Sorun burada.
Ülkemizde 20 milyon dolayında insan ayda asgari ücret düzeyinde yani 700-800 lira ile geçinmeye çalışmaktadır. 60 milyon insanımız ise borçludur. Bu 60 milyon insanın borç yüzünden çiğden yediğini söylemeye gerek yoktur. 60 milyonun borçlu olması elbetteki bir takım nedenlere bağlıdır. Nedenler ne olursa olsun GERÇEK ÇIPLAKTIR.
Türkiye, nüfusu ile orantılı bir büyük ekonomi midir bilmiyorum. Zenginler Grubu içinde bize yer verdiklerine göre ekonomimizin hatırı sayılır bir gücü ve yüksekliği vardır. Ancak ekonomistler bunun yetersiz olduğunu söylemektedirler. Fakat burada gerçek olan 12 milyon insanın açlık sınırının altında yaşaması, 60 milyon insanın da borçlu bulunmasıdır. Her halde borçlu olan kesim daha çok köylü, işçi ve emeklidir. Ancak varoşlarda yaşayanları da unutmamak gerekir. Varoşlar tarihte hep sorun olmuştur.
Her ne kadar Türkiye Zengin Ülkeler Grubu içinde ise de aslında Türkiye zengin bir ülke değildir. Ülkemiz 340 milyar dolar borçludur. Gazeteler böyle yazıyor, ilgili ve yetkililer böyle açıklıyorlar. Nüfusun yüzde 60'ı da borçlu olduğuna göre fakirliğin adını zenginlik koymak gülünç oluyor. Ancak Türkiye refahı yakalama sürecindedir. Fakat yol uzundur.
Biz bilinmeyen, yaşanmayan şeyleri yazmıyoruz. Devletin İstatistik Kurumu'nun tespitlerini dile getiriyoruz. Bunu düşündürmek için yapıyoruz. Elbetteki ülkemizde milyar dolar sahibi insanların çok olmasını isteriz. Parayı çalıştıranlar için, para ekonomisini bilenler için zenginliğin bir zararı yoktur. Ülke zengin, yurttaşlar zengin, amaç bu değil mi? Refah içerisinde yaşamak CUMHURİYET PROJESİ içinde yer almaktadır. Hedef bu düzeye gelmektir. Fakat gel gör ki durum başka çeşittir. Mesela 31 milyon aile(kişi) çatısı akan evlerde oturmaktadır. 41 milyonun oturduğu konutlarda ise kanalizasyon yoktur. 65 milyon insan bir hafta tatil yapmaktan mahrumdur. 50 milyon insanımız beklenmedik anda çıkan harcamaları yapamayacak durumdadır. 60 milyon yurttaşımız da eskiyen mobilyaları değiştirme imkanından yoksundur.
Görülüyor ki sorunlarımız, problemlerimiz çoktur. Biraz daha gayret, biraz daha tasarruf gerekmektedir. Zengin ülkeler yoksulluğun, fakirliğin üstüne böyle gitmişlerdir. Başkalarının verdikleri balıkları yiyerek değil. Kendileri balık tutarak kurtulmuşlardır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol