Soylu; "Önümüzdeki seçim Türkiye'nin ve bu milletin seçimidir"

AK Parti Kırklareli İl Danışma Meclisi Cumartesi günü saat 12.30'da yüksek bir katılım ile gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen danışma meclisinden önce verilen kahvaltıda Demokrat Parti ile Anavatan Partisinden Adalet ve Kalkınma Partisine geçen üyeler ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan bir araya geldi.
Kırklareli Halk Eğitim Merkezi ASO Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleşen AK Parti danışma meclisine AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan'ın da iştirak etti. Kırklareli AK Parti il ve ilçe teşkilatlarının tam kadro katıldığı il danışma meclisinde ayrıca Kırklareli AK Parti il Başkanı Av. Ahmet Zeki Kılavuz bir konuşma yaptı.
Danışma meclisi tarihi bir katılım ile gerçekleşti
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu yaptığı 1 saatlik konuşması ile salonda bulunanları etkilemeyi başardı. Her zamanki gibi hitabet olarak zirveye çıkan Soylu salonda bulunanların birçoğunu ağlatmayı başardı.
AK Parti Genel Başkan yardımcısı Süleyman Soylu'yu ağırlayan Kırklareli AK Parti ile teşkilatı güne kahvaltı ile başladı.

Basına kapalı olarak gerçekleşen kahvaltıda 2014 yerel seçimlerinde izlenilecek yol ve yapılacak çalışmaların masaya yatırdığı bildirildi. Daha sonra öğle namazını kılan Soylu ve Gürşan beraberinde ki heyet ile birlikte Kırklareli Halk Eğitim Merkezinde bekleyen vatandaşlar ile kucaklaştı.
Kırklareli Ak Parti il ve ilçe teşkilatları, gençlik ve kadın kollarının yanı sıra Kırklareli il ve ilçelerinde ki AK Partili Belediye ve Belde Başkanları da katıldı. AK parti Genel başkan yardımcısı Süleyman Soylu Kırklareli il Genel Meclisinin AK partili üyeleri ile yakından ilgilendi.
Bir dakikalık saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasının ardından sırası ile Kırklareli AK Parti il Başkanı Av. Ahmet Zeki Kılavuz, AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu birer konuşma gerçekleştirdi.
İlk olarak kürsüye davet edilen Kılavuz AK Parti olarak Kırklareli'nde yeni bir döneme girdiklerini belirtti. Kılavuz sözlerine şöyle devam etti, "Göreve geldiğimiz günden bu güne kadar eksiklikleri tespit ettik ve bu sayede bazı değişiklikler yaptık. Vatandaşımız ile bir arada olan bir anlayışımızı benimsemiş durumdayız."
"Belediyecilik anlayışında köyleşen bu zihniyetin                artık sonu gelmiştir"
Milletvekili Av. Şenol Gürşan ise konuşmasında şunları söyledi; "Ankara'da Kırklarelili vatandaşların yaptıkları ziyaretlerin önemini geçtiğimiz günlerde şahit oldum. Kırklareli'ne bir şeyler getirmek istiyorsanız yanımda olmalısınız. Geçtiğimiz günlerde Lüleburgaz'dan vatandaşlarımız geldi. Başbakanımız ile buluşturdum kendilerini. Bana söylenen çok aşikâr bir hikâye aslında ihtiyacımız olanın ne olduğunu gösterdi. Lüleburgazlı bir kardeşimiz yanıma geldi. Ve sırf merak ettiği için geldiğini ve aslında Cumhuriyet Halk Partili olduğunu söyledi. Fakat buraya geldikten sonra fikrinin değiştiğini ve bu saatten sonra sadece AK Parti'ye oy vereceğini söyledi. Bu benim bütün Kırklarelili vatandaşlar ile paylaşmak istediğim bir hikâyeydi. Kırklarelili vatandaşlarında asıl ihtiyaçları olan yanımızda olmaları ve bizim onlar için nasıl çalıştığımızı görerek onlara olan borcumuzu nasıl ödediğimizi görmeleri. İnanıyorum ki Kırklareli bizim hizmetimiz ile daha farklı bir yer haline gelecek. Belediyecilik anlayışında köyleşen bu zihniyetin artık sonu gelmiştir."
Hitabet ve topluluğa seslenişleri ile her zaman içindeki millet aşkını ve coşkuyu kelimeleri ile karşısındakine de hissettiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu yaptığı konuşmada yine salonda bulunan herkesi etkilemeyi başardı.
"Yüzyıllardır beklediğimiz sıçramaları art arda                     gerçekleştirmekteyiz"
Soylu konuşmasında şunları kaydetti;
"Yepyeni bir dünyadayız, her an yeni bir anlayışın günümüze sirayet ettiği bir zamandayız. Önümüzde bir süreç var ya bu küreselleşmenin getirdiği imkanlar ile yükselmeye ve hakim olmaya devam edeceğiz büyüyerek yada küreselleşmenin getirdiği şeyleri benimsemeyerek gerilemeye devam edeceğiz. Bunun farkına ve ciddiyetine varmamız gerekmektedir. Türkiye 16 - 17'nci yüzyıllardan 21'nci yüzyıla kadar devamlı bir gerileme dönemi içerisinde olmuştur. Bu gerileme bazı dönemlerde durmuş ve bazı dönemlerde sıçramış olsa da devamlı gerileme devam etmişti. 55 ve 60 yıllarda sıçrama olmuşsa da bir defalık olması sebebi ile pek bir işe yaramamıştır. 21'nci yüzyıl, insanların ellerinde ki çanta ile dünyanın her hangi bir tarafından öbür ucuna ticaretin yapıldığı ve küreselleşmenin her hattı ile yaşandığı bir dünyada Türkiye 2000 sonrasında ilk defa insanını diğer dönem insanları ile farklılaştırıldığı bir dönemi hep beraber yaşamaktayız."
"Ya dünyaya hükmedeceksiniz ya da ucuz bir                         köprü olacaksınız"
"Önümüzde ki seçenekler çok basittir. Ve sadece iki tanedir. Küreselleşen ve git gide yakınlaşan dünyada Türkiye olarak seçimimizi çok iyi bir şekilde yapmamız gerekmektedir. Türkiye üzerinde bulunduğumuz topraklar da söz sahibi olan bir ülke olacak yâda dünya üzerinde olan ve ucuz bir köprü vazifesi gören bir ülke olacak. Ya içimizde bulunan tasavvufu ve yardımseverliği tüm dünyaya gösteriri kalitede bir ülke olcağız yada çok basit bu seçenekler diğer ülkelerin yaşam standartlarına özenen ve imrenene bir ülke olacağız. Bunun seçimini sizler yapacaksınız bizler değil. Nasıl ki her şeye rağmen bizler sayesinde ileriyi düşünebilen bir toplum olmaya başladıysanız yine kendi seçiminizle dünyada bir güç olmak istediğinizin kararını yüne kendiniz verecesiniz. Evet, Türkiye 16'ncı yüzyılın başlarından itibaren devem eden duraklama ve çöküş dönemlerini arkasında bırakmıştır. 2000 sonrasında sizinle birlikte yine sizin bir iktidarınız var. Bu bir sorumluluktur. Yani halkın kendi kendisini yönetmesidir. Yepyeni bir dünya. Yani üretim maliyetlerinin mümkün olduğunca en aza indirildiği, teknolojik yoğunluğun en üst tarafa çıkarıldığı, iletişimin, bilişimin her noktada, bütün denetleme, bütün kontrol gibi üretimin tüm süreçlerinde olduğu, artık dünyada büyük büyük fabrikaların her yerde olmadığı, o fabrikaların bazen küçük parçalarının da başka yerlerde olduğu yepyeni ama yepyeni bir üretim sürecine doğru dünya gitmektedir. Bunun ismi bilgi toplumudur. Bu bir bilgi dünyasıdır, yepyeni bir çağdayız. Niçin siyaset yapıyoruz? Daha iyi makamlarda, mevkilerde olmak için mi? Daha fazla para kazanmak için mi siyaset yapıyoruz? Sadece bir şey için siyaset yapıyoruz. Biz biliyoruz ki insana hizmet önemlidir. Biz siyaset yapanlar biliyoruz ki, biz yaratıcıya ulaşmak için sadece ve sadece insana hizmeti bir araç olarak görüyoruz. Onun için insan bizim için en önemli varlıklardan bir tanesidir. Yoksa daha fazla Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Bakanlık, Milletvekilliği, Belediye başkanlığı yapmak için değil. Onun için rahmetli Özal, sıkıştığında arkadaşlarına 'hizmet bir ibadettir' diye anlatmış. Onun için rahmetli Menderes sıkıştığında anlatmış insanlara 'hizmet bir ibadettir' diye. Siyaseti böyle tanıtıyoruz biz"
"21. Yüzyılın başından itibaren Türkiye'nin iki                          temel politikası var"
 "Bunlardan bir tanesi içeride yenileşme politikasıdır. İkincisi ise etki alanını genişletme politikasıdır. Onun için Afrika'da büyükelçilikler açıyoruz. Onun için Osmanlı'nın olmadığı Güney Amerika'da olmaya çalışıyoruz. Onun için Myanmar'da varız. Onun için ta Haiti'ye ulaşmaya çalışıyoruz. Bu Anadolu'nun bütün aklını, yardımseverliğini, tüm iyiliğini taşımaya, etki alanımızı genişletmeye çalışıyoruz. Onun için Filistin'de diyoruz ki biz varız. Onun için diyoruz k Suriye'nin 130 binin üzerindeki insana sırtını dönmeyen bir devlet değil, tam anlamıyla birlikte onu kucaklayan, o insanların içerisinde bulunduğu durumu, aczi yeti bir fırsata dönüştüren değil bir yardım, kardeşlik, barış, dost ve komşu elini uzatan bir devlet anlayışını, millet anlayışını ortaya koymaya çalışıyoruz. Onun için etki alanını genişleten bir Türkiye. İkincisi ise 'içeride yenileşme', her şeyiyle yenileşme.
Bunun bir tanesi 14 Mayıs 1950'dir. Demokrat Parti'nin beyaz devrimle iktidara gelmesi. O Ezanı Muhammedinin yine milletle buluşması. O geldikten 5 ay sonra ilk Mevlit Kandil'inde Süleyman Çelebi'nin mevlidinin radyodan ilk kez insanlarımızla buluşması. Aynen bugün Kuran-ı Kerim'in okullarda okutulması gibi. Yine 1983 rahmetli Özal'ın seçimi önemli bir seçimdi. Dönüşüm seçimiydi. Bütün zihni duvarlarımızı alt üst etti. 3 Kasım 2002, bugünden görüyoruz ki bu iki seçimden çok daha büyük önemdeydi. 12 Eylül 2010 referandumu artık milletin kendi iktidarını başkalarının tahakkümünden kurtarmak için en önemli adımı attığı bir teşebbüsün gerçekleştiği seçimdi. Ama size bütün kutsallarım üzerine yemin edebilirim ki, önümüzdeki Mart mahalli seçimleri bütün bu seçimlerden önemlidir. Çünkü üçüncü katı çıktık. Zabıta bir şekilde dozerle beraber öbür tarafta o üç katımızı yıkmak için beklemektedir. Bir zafiyetimiz o üç katımızı yıkacak. Bizim bir katımız bir de çatımız kaldı. Bu katımızı çıktığımız, bu çatımızı çattığımız andan itibaren Türkiye artık millet iktidarının bundan sonra dönmeyecek en önemli yolundadır. Önümüzdeki seçim AK Parti'nin seçimi değildir. Önümüzdeki seçim Türkiye'nin ve bu milletin seçimidir. Buradaki belediye başkanlığını almanız AK Parti'ye yeter bir sonuç değildir. Herkese gidip, Türkiye'nin geleceğine ait bütün duyguları o milletle paylaşmanız, bazen yalvarmanız, bazen gözyaşı dökmeniz, bazen o gözünüzdeki sevincin ve gelecek vizyonunuzun onlara aktarılması, bunu nasıl izah ederseniz edin, nasıl yapacaksa yapalım başarmalıyız. Çünkü inanın memleketimizin geleceği de, inanın belki Mısır'ın, Tunus'un, Yemen'in, Suriye'nin, belki Balkanlarda şu anda Türkiye güçlendin diye bekleyen bütün ülkelerin geleceği de önümüzdeki Mart mahalli seçimlerindedir. Çünkü ondan sonra kimseye iştah bırakmayacak, kimseyi heveslendirmeyecek bir seçime, Cumhurbaşkanlığı seçimine giriyoruz."
Konuşmasının sonunda AK Parti'nin başından itibaren Türkiye'de birliği beraberliği ve kardeşliği arzuladığını belirten Süleyman Soylu şunları söyledi, "Hiçbir zaman bu iradeden vazgeçmemiştir. Çünkü temel problem, Türkiye'yi yıllardan beri itilafları üzerinden yöneten bir anlayışı mağlup etmektir. Dün bizi Türk Kürt diye ayıran, Alevi Sünni diye ayıran ve aramızda itilaf çıkarmaya çalışan, sağcı solcu, laik anti laik diye ayıran, irticacı diye ayıran ve bunların üzerinden Türkiye'yi yöneten bir elit anlayışla karşı karşıya kalmıştır Türkiye. Oysa bu dönem bitmelidir artık. Bu dönemin bitmesi için herkesin ezberini bozacak işler yapılmalıdır. Türkiye'de bu demokratik açılımlar, bu demokrasinin derinleşmesi, bu demokrasinin müzakere şeklinde ortaya koyulduğu ki yenidünya buna demokratik müzakere der; burada AK Parti Türkiye'nin belki de 21. yüzyılda yarına hazırlanması için en önemli işlevlerini yerine getirmektedir. Hiç kimse endişeye kapılmasın. Hiç kimsenin bir tereddüttü olmasın. Dün bizi birbirimizden ayırarak, bizi parçalara bölerek, bizi yönetmeye çalışanlara fırsat vermeyelim. Kardeşliğimizi ayırmaya çalışanlara fırsat verilmemesi gerekir. Türkiye'de bir şehidin daha olmaması için hepimiz ne yapılması gerekiyorsa onu yapmalıyız. Ama bunu yaparken de ülkemizi bölmek, parçalamak, bizim enerjimizi azaltmak için her türlü musibeti bu ülkenin başına bela edenlerle de mücadeleye devam etmeliyiz."

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. NEDENSE BU ÜLKEDE BAZI KİŞİLER ÖZELLİKLE SOYADLARININ TAM TERSİ KİŞİLİKLER AHMET TÜRK SÜLEYMAN SOYLU DA BUNLARDAN DEĞİL Mİ.....

  2. ŞENOL DEVRİM DİK DURUŞ ! 22 Mart 2013 Cuma 09:50:39

    SÜLEYMAN SOYLU DP GENEL BAŞKANI İKEN ŞİMDİKİ İKTİDARA SÖYLEMEDİK LAF BIRAKMAMIŞ BİR SİYASETÇİ OLARAK NASIL OLUYORDA PARTİ DEĞİŞTİRİP SİYASET YAPIYOR BU KADAR OMURGASIZLIK OLURMU ORADA TOPLANTIYA KATILAN AK PARTİ ÜYELERİNDEN BİR ALLAHIN KULUDA ÇIKIP SORMAZMI KOLTUK KAPMAK İÇİN BİNBİR KILIĞA GİREN BU TİP İNSANLARA TOPLUMUMUZ NASIL HALA BENİMSİYOR ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL BU YANLIZ AK PARTİ İÇİN GEÇERLİ DEĞİL DİĞER PARTİLERDEDE MEVCUT İLKESİDURUŞUDÜŞÜNCESİ OLMAYAN BU İNSANLAR MALESEF RAĞBET GÖRÜYORLAR.