Balkan Savaşı'nın yüzüncü yılı geride kaldı. Osmanlı Devleti'ni bitiren tarihin bu kanlı savaşı, üzerinde en fazla konuşulan savaş olmuştur. Savaşla ilgili bir hayli de kitap yayımlanmıştır. Bizim şimdi söz konusu edeceğimiz kitap savaşın 100. yılı dolayısıyla yazılan son kitaptır. Şüphesiz bundan sonra da savaş üzerine kitap yazılacaktır. İnsanlığın, özellikle tarihçilerin, araştırmacıların savaş üzerine söyleyecekleri bitmemiştir. Çünkü savaş, önce insan beyninde düşünce ile başlar, dışarıya taşarak, eyleme geçer. Bu nedenle yeryüzünün bütün savaşları düşünülerek olmuştur. Balkan Savaşı' da önce düşünülmüş, planlanmış, sonra Balkan Ülkeleri sonra Osmanlı Devleti ile savaşa başlamışlardır. Balkan Savaşı tahlil edildiğinde ortaya çıkan tablo böyle görünecektir.
"BALKANLAR'DA TÜRK SOYKIRIMI" adlı kitabın yazarı Ali Özsoy hakkında bir bilgi sahibi değiliz ve bu yüzden yazarda ve kitabın içeriğinden söz edemiyoruz. Ancak herkesin düşündüğü gibi Balkan Savaşını çıkaranlar Balkan Türklüğü'ne soykırım yapmışlardır. 8-10 milyon Balkan Türk'ü çeşitli şekilde ölmüş ve öldürülmüştür. "Tarihçe-i ZAĞRA " kitabının yazarı Zağra Müftüsü bu konuya biraz değinmiştir. Ünlü hikâyecimiz Ömer Seyfettin Balkan Savaşı'nda yaşanılanları anlatmıştır.
Balkan Savaşı her yönüyle ders alınacak, unutulmayacak bir savaştır. Rumeli İnsanı, Osmanlı Devleti'ni Balkanlar'a taşımakla, İslamiyet'in Balkanlar'a yayılmasına hizmetle elbette, 'EVLAD-I FATİHAN'dan olduğunu hak etmiştir. Osmanlı Devleti'nin RUMELİ AYAĞI olmuştur. Osmanlı bu ayağı yitirince çökmüş, Balkanlar'dan Anadolu'ya dönmek zorunda kalmıştır. Faturayı Rumeli halkı ödemiştir. Osmanlı Devleti, Anadolu'da kuruluş biçimi ile tarihte benzeri görülmemiş, kendine özgü bir devlet kurmuştur. Geçenlerde bir yazımdan Osmanlı Devleti'nin bu ORİJİNAL'liğine biraz değinmiştim. Egemenliği altına aldığı ülkeleri, çeşitli ırk ve dinlere sahip halkları bir çarkın dişlileri gibi ustaca kullanmıştır. Devlet kendi içinde sistemi oluşturmuş, yönetim biçimini yaratmıştır. Devletin geleceğini, devletin kuralları tayin etmiştir.
Balkan Savaşı ile Rumeli Türklüğünün Balkanlara veda etmesi elbetteki kolay olmamıştır. Yüzyılı aşkın bir süreden beri bu acılı veda devam etmektedir. Düşman kılıcından kurtulup oralarda kalmış olanlar şartlar elverdikçe Trakya'ya Anadolu'ya dönüş yapmaktadırlar. Türk İnsanının göç ve göçmenliği daha ne kadar sürecektir bilinmiyor. Ancak göç ve göçmenlik yaşanması istenen bir olay değildir. O, baştan sona çiledir. Bu çileyi Türk insanı yüzyıllardan beri acılarla yaşamaktadır. Bu satırların insanı da 120 yıl önce Plevne'den Trakya'ya göç etmiş bir ailedendir. Bu bakımdan ülkenin çok insanı göçmendir, Muhacır'dır. Balkan Savaşı bu açıdan bir Dönüm Noktası'dır. Onun iyi bilinmesi gerekir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol