Maatbayı Avrupa'dan 282 yıl sonra alıp kullanmaya başlayan Osmanlı, 1740'lı yıllarda İstanbul'da kağıt imalatına başladı. Geride bıraktığımız Cumartesi günü kağıt imalatına başlayışımızın 266. yıldönümü idi. Sevinç Özarslan'ın bildirdiğine göre bu imalathane Yalova'da kurulmuştur. Tabii kurulan matbaa bugünkü gibi bir fabrika değil, ilkel biçimde bir imalathane idi. Sevinç Özarslan bu kağıt imalathanesini şöyle anlatmaktadır:
"Osmanlı Dönemi'nde paçavralar, eskimiş ipler ve halatlar su içinde parçalanır, geceleri kireçli suya batırılır, gündüzleri de çimen üstüne serilerek beyazlaştırılırdı. Bunca emeğin nedeni kağıt üretmekti. Ancak kağıt imalatı için bunlar yetmiyor. Paçavralar, halatlar 7 gün soğuk suda bırakılıyor, ki kireç temizlensin. Daha sonra taş havanlarda tahta tokmaklarla dövme işlemi başlardı. Malzeme iyice yumuşayınca kamıştan yapılmış ince eleklere alınarak kurutulurdu. Kabaca tarif ettiğimiz kağıt imalatı böylesine ağır bir işçiliği gerektiriyordu.
Üretilen kağıt tabii ki bugünkü kağıt kadar kaliteli değildi."
Bilindiği üzere Avrupa matbaa bulunup hizmete girmesi ile gazete, kitap ve dergiler basılmaya başlamıştı. Matbaa bulunmazdan önce bunlar elle yazılırdı. Bu yüzden kitap ve gazeteler sayılı üretilir, belli kişilerin elinde kalırdı. Matbaanın bulunması ile imalat şekli kalkmış, seri imalat başlamıştı. Avrupa'da insanların okumaları matbaa ile başlamıştı. Okuma, becerilerinde aydınlanmayı, dünyayı doğayı anlamayı, algılamayı mümkün kılmış, insanların, toplumların bilgilenmesi süreci başlamıştır.
Ancak, Osmanlı'da matbaa hemen hizmete girmemiştir. Hizmete girdikten sonra Avrupa'daki gibi seri kitap ve gazete, dergi basımına geçmiştir. Avrupa milyonlarca kitap basıp bunları insanlara ulaştırırken, okumalarını sağlarken Osmanlı bu süreçte bastığı 25 bin kitabı büyük merkezlerde tutmuş, bu yüzden kitaplar şehirlerde belli kişilerin elinde kalmıştır. Ve yine 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildiğinde Osmanlı'dan kalan 12 milyon insanın yüzde 92'si okuma yazma bilmiyordu. "BU CEHALET, BU KARANLIK" Osmanlı'nın tarihini de okuyup öğrenelim. Osmanlı'nın yanlışlarından ders alalım. İyi tarafları varsa yaşatalım. Kağıt imalathanesini kurmuş da kağıt fabrikasını niye kurmamış, bilelim. Gerçekte insanımızın yalnız tarihi değil, hayatın her alanına ilişkin bilgileri, gerçekleri bilmeye ihtiyacı vardır. Cumhuriyeti kuranların hedefi bu idi. Ancak zaman içersinde hedef şaşmıştır. Bir köhne zihniyet gelip aydınlığın ortasına yerleşmiştir. Durum o hale gelmiştir. Ki, şair Mülayim Tirfil'in dörtlüğündeki gibi olmuştur. Ne diyor, benzeri olmayan bu şair?
Altından kalem yapsam/ Mürekkebi beyninden alır,
Beyninde mürekkep yoksa/ Kalem oyuncak kalır.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol