TARIH ILE BERABER GEZMEK DERLER YA

Geleneksel Cumartesi Gezilerimizin geçen Cumartesi'ne ait olani Trakya'nin derinliklerine, Åzarköy, Mürefte, Uçmakdere, Hayrabolu'ya yaptik. Bundan önceki bir yazimda Pehlivanköy'deki ilk duragimizi anlatmistim. Buradan Uzunköprü'ye uzandik. Ancak Uzunköprü'den teget geçtik. Yolumuz üstünde bir iki köyde mola verdik. Emirali Köyü'nde kahve önünde birkaç kisiyle sohbet ettik. Talat Heral, Kirim'dan göçmen gelenlerle sohbet etti. Geçmisten söz ettiler. O yörede Tatarli Köyü oldugunu Talat Heral söyledi. Galiba daha önceleri buralara gelmis. Emirali Köyü'nde konusurken kadinlari çalistirmadiklarini ögrendik. Tutucu olduklari anlasiliyor. Ancak son yillarda biraz liberal düsünmeye baslamislar. Yasaklarin kalkmaya basladigini söylediler. Balkan köylerinde oldugu gibi Trakya'nin derinliginde, ovalarinda, yol üstünde kalan köylerinde de KADININ ADI YOK. Kadin hiç görmedik. Kahvelerde de yaslilardan baska kimseler yoktu. Sorduk, islerinde güçlerinde olduklarini söylediler. Selahattin DEMIRACO mola verdigimiz köylerde epey notlar tuttu. Gezi ayrintilarini yazacak herhalde. Tabii TALAT HERAL ilginç buldugu görüntüleri objektifine almayi ihmal etmedi. Bizim önemsemedigimiz seyler onun için önem tasiyor. Fark burada. Pehlivanköy'ü, Uzunköprü'yü, Hayrabolu ve Malkara'yi daha önce görmüstüm. Ahi Evren'in Malkara'da I. Murat'a Ahilik yetkisi verdigini okumustum. Istanbul Halk Kütüphanesi Müdürü iken, Beyazit Devlet Kütüphanesi Müdürlügü'ne atanan Ayten Åzan buralidir. Ayten Åzan, Istanbul Halk Kütüphanesi Müdürü iken orada konferans vermis, ayrica bir panele katilmistim. Cumhuriyet Gazetesi'nden tanidigim Naim Arabacilar buralidir. Yolda, ugrak yerlerimizde hep dikkatimi çeken sey bereketli topraklar, sararmis ekinler oldu. Bizans'i, Osmanli Devleti'ni besleyen Trakya topraklari iyi islense Türkiye'yi de besler. Trakya'ya, Istranca eteklerinden Tekirdag Ganos Daglari'na kadar engebesi az bir yurt parçasidir. Åzarköy ve Mürefte'ye kadar bu böyledir.
Åzarköy ve Mürefte'yi, Uçmakdere Köyü'nü ilk defa görüyordum. Talat Heral buralari gezip görmüs. Dedim ya Talat Heral bir gezginci, yasadigi cografya bölgesini iyi tanimak isteyen biri. Yurt ve insan sevgisini böyle dile getiriyor olsa gerek. Biz Talat Heral ile önde konusurken arkada oturan Selahattin Demiraco ne gibi notlar aldi bilmiyorum. Benim not alma adetim olmadigi için ayrintilari onun yazilarindan ögrenecegiz.
Åzarköy'e yaklasmaya basladigimizda agaçsiz Trakya Ovasi bitmeye, ormanliklar, çamliklar uç vermeye basladi. Buralarda deniz iklimi etkili. Tabii tarlalarda, yamaç arazilerde bagliklar da dikkatimizi çekti. Åzarköy, Mürefte baglik yerler. Üzüm ve sarap buralarin kültürünü ve ekonomisini olusturuyor. Ve tabii turizm de halkin geçiminde rol oynuyor. Çünkü buralari sayfiye yerleri. Insanlari Selanik Mübadil Göçmenleri. Denizin dilinden, bagin üzümünden anliyorlar. Insanlarda yasama sevinci var.
Åzarköy'de Yakup Önal'in çikardigi ÅzARKÖY'ÜN SESI Gazetesi'nde birkaç yil yazi yazdim. Åzarköy'ün sorunlarini Yakup Önal'in yazilarindan ögrendim. Ancak Yakup Önal'i görme imkanimiz olmadi. Mürefte'ye geçtik. Kiyilarda denize giren pek azdi. Tatilciler, yazlikçilar henüz gelmemisler. Yazlik evlerin panjurlari kapali. Zeytinlikler içersinde yazlik evler harika bir görüntü yansitiyordu. Uzaktan Marmara Adasi'ni gördük. Tabii biz Marmara Adasi’ni cografya kitaplarindan biliyoruz. Gördügümüzün Marmara Adasi oldugunu Talat Heral söyledi. Deniz ortasinda bir kara parçasi..
Ilginçtir, Åzarköy ve Mürefte'de yemek yiyecek lokanta bulamadik. Içkili ve eglence türü yerler. Bu bir noksanlik midir bilmiyorum. Balkan Savasi'nda Bulgar 4. Ordusu’nun buralarda bulundugunu, 1912'de Åzarköy ve Mürefte'yi yerle bir eden depremi anlattim. Ve yolumuzu buradan UÇMAKDERE'ye uzattik. Uçmakdere harika bir yer. Onu da anlatacagim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol