Başta Önadım Medya Grubu çalışanları olmak üzere tüm basın emekçilerinin Basın Bayramını yürekten kutlar, şiddet ve bölücülük içermediği sürece sansürsüz basın dilerim.
Uzmanlar mübarek Ramazan ayının ilk haftasının sıcak geçeceğini tahmin ederken, başlamasıyla birlikte yarısını serin ve esintili geçirdik. İçinde bulunduğumuz şu günlerde havaların mevsim normali olarak ısınmasıyla oruçlular biraz daha zorlanır oldu ama Allah kolaylığını veriyor. Yazımın oruçla ilgisi yok, tutmak isteyen için zaman, mekân, mevsim farketmez özür durumu hariç o her türlü şartta tutar. Tutmayana zaten zorlama yoktur.
Tarihimiz açısından Ağustos ayı zafer ayı olarak bilinir, ya Temmuz? Birçok savaşın ve bölgemizin işgalinin yaşandığı ay. Dedim ya orucu isteyen tutar, tutan da kendini mümkün mertebe korur, işini yaşamını ona göre düzenlemeye çalışır. Adeta gölgeden başımızı çıkarmaya korktuğumuz şu günlerde savaş yapmak zorunda kalan insanların halini düşünmek bile kötü ediyor insanı.
Yakın tarihimizde Kıbrıs Barış Harekâtı 20 Temmuz günü başlamıştı, mevsimin sıcağına bir de Akdeniz ikliminin sıcağı eklenince düşünün artık. Savaşa katılanların savaştan sonra anlattıklarına göre her yer alev alev yanıyormuş. İstanbul'da birlikte çalıştığımız bir Kıbrıs Gazisi abimiz vardı, bazen işten eve onun savaş anılarını dinleyerek yaya olarak yürür yolun nasıl bittiğini anlamazdık. Hatırlıyorum da küçük çocuk ta olsak her şeyin farkındaydık. Orak mevsimiydi, tek iletişim aracı sayılan radyo tarlaya gidip gelirken can kulağıyla dinlenir, ajans (haber) saatlerinde iş bırakılır; ordumuz büyük yararlıklar gösterdi haberleriyle gururlanır teselli bulunurdu. Gösterilen sebebi mazluma yardım, asıl sebebin ise NATO'ya girebilmenin şartı olduğu söylenen, yüzlerce Mehmetçiğimizin o yaban ellerde şehit olduğu Kore'ye askerimizin gönderilmesi kararı Temmuz ayında alınmış, bizim ve dünyanın başına büyük belâ olmuş 1. Dünya Savaşı Temmuz ayında başlamış, kaç cephede kaç Temmuz boyunca askerlerimiz ve insanımız adeta cehennemi yaşamış, bu savaş sonrası ilimiz Yunan ordularınca Temmuz ayında işgal edilmiş vb.
Atalarımızın seferlerle şanla şerefle geldiği, yüz yıllarca huzur içinde yaşadığı, yaşattığı topraklardan Osmanlı-Rus savaşıyla başlayan, birinci Balkan Savaşıyla devam eden büyük bozgun halinde geri dönüşleri başlar ve ikinci Balkan Savaşı sonrası yerleşmeye çalıştıkları yanık yıkık yeni yerlerinde bu kez Birinci Dünya Savaşının ardından iki yıl sürecek Yunan işgal dönemini yaşarlar.
Balkan bozgununda göç yollarında doğan, Yunan işgali başladığında altı yaşlarında olan rahmetli babam anlatırdı; Yunan'ın geleceği haber alındığında herkes ekin biçmek üzere tarlasındaymış, köyün korucusu bölgeye hakim bir taşlığın üzerine çıkıp zamanın haberleşme tekniği olan yüksek sesle; heeey komşular, Yunan'ı karşılamaya gidilecek diye haber vermiş. Köylü toplanıp önde Yunan bayrağına benzer alaca bir çaput, köyün girişinde karşılarlar. Köyün merkezine geldiklerinde Yunan komutan bir konuşma yapar. Bu topraklara neden Rumeli derler bilir misiniz, buralar bizim atalarımızın toprakları, bundan sonra bu topraklarda siz ve biz barış içinde yaşayacağız, kimseye bizden zarar gelmeyecek der. Orta yere büyük bir ateş yaktırır ve kimde ne silâh varsa getirip kendi rızasıyla ateşe atsın, zaten bundan sonra ihtiyacınız da olmayacak der. Yıllardır savaşla bozgunla telef olan köylünün zaten seçme şansı da yoktur ya. Amma velâkin silâhlar toplanıp tüm kontrol sağlandıktan sonra Yunan gerçek yüzünü gösterir; on yaşın üzerindeki kız çocukları, genç kadınlar tecavüz korkusuyla dışarılara çıkamaz olurlar ve daha neler neler...
Hangi biri anlatılsın ki; bizim evimiz askeri birliğe yakındır, Yunan askeri de oraya yerleşmiş. Altı yedi yaşında olan babam, hayatında görmediği yavrulu evcil domuzu taşlamayı çok sever ve bu taşlamanın birinde her nasılsa küçük yavrulardan biri ölür. Ana domuzun feryatları üzerine mesele anlaşılır ve domuz yavrusuna karşılık babamı öldürmek üzere aramaya başlarlar. Babası Çanakkale Şehidi olan babam Çanakkale Gazisi babalığı ve anası tarafından ekinlerin altına saklanmak suretiyle kurtarılır, süngüyle her yeri deşerler bulamazlar ama artık bu yeni yerlerinde de duramazlar. Tarlaya gitmek üzere izin alırlar, daha dün aralarındaki savaş yüzünden doğdukları toprakları terk etmek zorunda kaldıkları eski komşuları Bulgarlara sığınır, Yunan işgali boyunca orada kalırlar.
Bu günlerde oruç tutmak ya da hayatın zorlukları beni bunalttığında bunları düşünür halime şükrederim, acizane tavsiyem olur... sairmehmet39@hotmail.com 0 539 839 75 78
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol