TENCERE DİBİN KARA -2-

Kesilen sakal misali; her girişimden sonra gürleşerek artan Ak Parti oy ve desteklerini azaltmaya, yok etmeye yönelik olduğu anlaşılan 17 Aralık operasyonları birçok alanda değişime uğrayacağımıza işaret ediyor. Yapılanların nihai hedefinin ekonomik ve siyasi açıdan yönetilemez bir Türkiye, itibarı sıfırlanmış Ak Parti ve taraftarı işadamları, buna paralel Erdoğan'sız Ak Parti, Erdoğan'sız Türkiye. Bu makam ve dünya Sultan Süleyman'a kalmamış Erdoğan'a kalmaz, onsuz günleri de göreceğiz elbet. Bu millet, yerine daha iyi birini bulduğu gün istemese de onu gönderir ancak; bu gün yapılmak istenen yöntemle başarılabilecek Erdoğansız bir yönetim çobansız sürüye benzer ki amaçlanan da buysa...
Geçenlerde Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü'nde yazılı, Atatürk'ün daha önce duymadığım bir sözünü okudum; sanıyorum yöneticilere yönelik: ''Çok çalışınız ve halka doğruları söyleyiniz''. (Ben doğru söylediğine inananlardanım da) farzedelim ki Başbakan doğru söylemiyor: Allah aşkına karşı tarafta doğru söyleyen var mı?
Benim asıl merak ettiğim Atatürk'ün kurduğu ve ilkeler partisi diye bildiğimiz CHP'nin yolunun dini ağırlıklı bir oluşum olan 'hareket'le nerede, nasıl kesiştiğidir. Her ne kadar o onların kavgası bizi ilgilendirmiyor gibi açıklamalar olsa da icraatlar ortada. CHP lideri çeşitli gruplarla yakınlaşmalarını; 'bu iktidar tarafından haksızlığa uğrayan herkese kapımız açık' diye özetledi de bu her yöne çekilebilecek ifadede ölçü, sınır ne? Bir yandan; yasadışı yapılanmalar varsa ortaya çıkarın derken, öbür tarafta görev yerleri değişen polislere; hakkınızı mahkemede arayın çağrısı... CHP genel başkanının söylem ve eylemlerini üst üste koyunca; bırakın CHP kökenli olup Ak Parti çatısı altında siyaset yaparken bu süreçte ayrılanları, Sayın Kılıçdaroğlu'nun ifadesi ile ''Karadeniz Delikanlısı Erdoğan Bayraktar'' ben geliyorum dese kabul edilecek gibi görülüyor. Öyle ya; Ak Parti tarafından haksızlığa uğradığını söylüyor. Yapma Sayın Kılıçdaroğlu, delikanlı sözünü bu kadar ucuzlaştırma. Sanırım sadece bizim kültürümüze ait olan bu söz; yiğitlik, mertlikle eş anlamlıdır ve Kılıçdaroğlu da dahil hepimiz biliriz ki; delikanlı adam kendi zorda kalsa da arkadaşını yoldaşını, kendisine güvenen sıradan insanı bile yolda bırakmaz satmaz. Bu sözlerimde asla sayın Bayraktar'ın payı yok. O kendine ve davasına o kadar güveniyor ki; yaptığımız işler yasal deyip istifayı kabullenmek istemiyor ancak anlaşılamayan bir şekilde; Başbakan da istifa etmeli diyor. Sonradan anlaşıldı ki (iddialara göre o gece birileriyle görüştüğü için) aslında istifa değil görevden alınmış. Bir gün önce "suçsuzuz"dan, Başbakan da istifa etmeli ye, bir gün önce devlet millet parası yiyen hırsızdan Karadeniz Delikanlısı'na. Anlayan varsa beri gelsin. Hem kesin olarak bilinir ki; böyle bir delikanlıdan kimseye hayır gelmez.          
Sanki fırtına öncesi sessizliğe bürünen CHP yolsuzlukla mücadele adına söylenmedik söz bırakmazken, bu arada daha önce partiden ihraç ettiği, yolsuzlukla suçladığı Sarıgül'ü, adeta koltuğunun altında yolsuzluk dosyasıyla parti içinden itirazlara rağmen aday gösterdi. Hedef belli de MHP'li Mansur Yavaş ile hangi alanda anlaşılıp aday gösterildi bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var. Efkan Alâ'nın içişleri bakanı yapılması üzerine Sayın Kılıçdaroğlu: Bunu soracak bir Ak Partili milletvekili yok mu diyor. CHP de var mı? Sarıgül'e, Yavaş'a karşı olanların, adaylık bekleyenlerin nasıl sineye çektiklerini gördük. CHP sözcüsü Ankara aday adayı Sayın Muharrem İnce her konuda gümbür gümbür konuşurken, bu konuda parti içinde gerekli olanları konuştum dedi dışarıya karşı bir şey aksettirmedi ama belli ki her şey başarıya endekslenmiş kırgınlıklar ertelenmiş, olası bir başarısızlık durumunda...  
 CHP tabanında veya ülke genelinde seçmen üzerinde nasıl etki yapar zaman gösterir, bu konuda söz, tahmin etmek haddime değil ancak; CHP'nin siyasi kazanç uğruna katı şekilde savunduğu ilkelerinden, hatta neredeyse ''biz Atatürk'ün partisiyiz'' güvenli limanından bile vazgeçtiği bir dönemde AK Parti seçmeninin de buna birbirine daha fazla kenetlenme olarak cevap vermesinden daha doğal ne olabilir ki.
Önce Sarıgül Kılıçdaroğlu'na bir fırsat verme adına parti kurma çalışmalarından vazgeçmişti, şimdi Kılıçdaroğlu Sarıgül için istifa edebilirim diyor. Ne genel ne de siyaset kültürümüzde yerleşik olmayan bu erdemli davranışı özledik; zira herkes işi ondan daha güzel yapabilecek olana yerini bırakabilmeli ancak, eğer bunlar kendi normal seyrinde devam eden işlerse ne alâ, iddia edildiği gibi senaryo ise yazık.
 Sahi neydi yaşadıklarımız? Ben, aman bir hata yapmayayım düşüncesiyle yazdıklarımı ertelerken: Siyasette, yargıda, basın yayında ne kural kaldı ne sınır. Söz konusu menfaat olunca ne ülkeye sadakat kaldı ne ilkeye. Ben ki; kendi halinde yazan biri, benim yazım yanlı olsa ne olur yanlış olsa ne olur.
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol