TOPLUM BILIMCILER BU DURUMA NE DIYORLAR

Ülkemiz son 7-8 yildan beri sosyal bir deprem yasamaktadir. Cumhuriyetin bütün kurumlari, kuruluslari yerinden oynamistir. Belli ki birileri Cumhuriyet ile hesaplasmaktadir.
Åzüphesiz ülkenin sartlari agirlasmistir. Bir baska anlamda agirlastirilmistir. Sorarsaniz Avrupa Birligi üyeligine hazirlanmaktayiz. Oysa Avrupa Birligi Türkiye ile müzakereleri kesmeye hazirlanmaktadir. Türkiye'yi yönetenler de bunu beklemektedirler. Çünkü Türkiye, Avrupa Birligi'ne girmeye hazir degildir. Çikarilan Uyum Yasalari pek uygulanmamaktadir. Zira Türkiye'nin gündeminde baska sorunlar vardir.
Sorunun en önemlisi toplumun rahatsizligidir. Toplumu tetikleyen, geren toplumsal siddeti körükleyen gruplar vardir. Türkiye buna daha ne kadar dayanir bilemem. Çünkü siddetin, toplumsal olaylarin temelinde ne yattigi henüz bilimsel olarak tespit edilmis, ortaya çikarilmis degildir. Sosyal Pedagoglarin, toplum bilimcilerin olaylara nasil baktiklari belli degildir. Bu olaylarin giderek dozunu artirmasi bir toplumsal iyilesmenin sancili isareti midir yoksa toplumsal bir çöküntünün ayak sesleri midir? Bu belli degil. Ancak yabanci gözlemciler Türkiye'nin Misir'a benzeyecegi uyarisinda bulunmakta bir sakinca görmüyorlar.
Türkiye, Misir'a ne durumda benzer? Türkiye bir Islam Cumhuriyeti olur mu demek isteniyor? Gerçi Türkiye'yi Araplara benzetmek isteyen bir zihniyet yillardan beri ülkenin havasina, suyuna, topragina sinmis gibidir ama gözlemciler bunun Misir'a benzemeyecegini söylemektedirler. Hatta daha ileri giderek, daha iyimser bir ifade ile Türkiye'de Islamcilarin bu laik zemin üstünde siyaset yapmaya razi göründüklerine isaret etmektedirler. Ancak siyaset esnafinin bu özelligine teshis koyacak, tespitte bulunacak olanlar yine de Sosyal Pedagoglardir. Fakat ne gariptir ki toplum bilimcilerden ses çikmamaktadir. Åzerif Mardin gibi yazarlar "Mahalle Baskisi"ndan söz etmislerdir ama tartismanin boyutunu kisa tutmuslardir.
Gerçekten toplumdaki çalkantilar bir Degisim isareti mi yoksa Bozularak Degisim'in meydana getirdigi dalgalanmalar midir? Bu soruyu yurttaslarimiz da kendi kendilerine sormaktadirlar. Ortada bir tedirginlik, hatta bir korku vardir. Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz? Zira Türkiye'de geçmise göre bir eksen kaymasi oldugu gözden kaçmamaktadir. Eksenin Dogu'yu isaret ettigi görülmektedir. Devleti yönetenlerin de sik sik Ortadogu'yu turlamalari buna sebep gösterilmektedir. Ortadogu'da ticaretin, istikrarin disinda Türkiye'nin ne gibi bir beklentisi olur? Ayni sey Bati için de söz konusudur. Bizim Bati dünyasinda da komsularimiz, ticaretlerimiz vardir. Hatta Avrupa Birligi ile Gümrük Birligi anlasmasi yapmisizdir.
Konuyu özetlemek gerekirse herkesin üzerinde ittifak ettigi sey ülkemizde ciddi bir rahatsizligin yasandigidir. Rahatsizligin bir nedeni de bunun neye delalet ettiginin bilinmemesidir. Toplumu rahatlatmak için bir otoritenin, bir karizmasi olanin bunu söylemesi gerekir. Gidisata bir teshis koyamayan yurttaslarin böyle bir söyleme ihtiyaçlari vardir. Bilmem anlatabildik mi?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol