Geçmiste kalan Sarap Kültürü’nün oldugu Kirklareli’nde yasiyoruz. Burasi mitolojide SARAP TANRISI DIONYSOS’a adanmis yerlerdendir. “Hitit Krali Sümer Kralina üzüm verip bugday aldigindan beri Trakya’da bu topraklar sarap yetistirmektedir. Eskiler bunun farkindaydilar. Zaman zaman da yetisen kusaklar bu isin farkina vardilar. Bunun farkina varanlardan biri de bagciligin heyecanini yasayan, Avrupai bir bagcilik yapmayi amaçlamis bulunan Necati Didikoglu’dur.
Geçenlerde Cevat Gürkas, Mehmet Bagci ve ben Necati Didikoglu’nun Mahya Baba mevkiindeki bagsindaydik. Didikoglu 30 dönüm dolayinda bir baglik meydana getirmis. Avrupa bagcilina benzer bir çalisma ve teknikle bir bagcilik yaptigini görünce 1970’li yillarin sonuna dogru Bulgaristan ve Romanya’ya yaptigim on günlük bir inceleme-arastirma gezisinde buralarda gördügüm baglari hatirladim ve kendimi bu baglarin içinde dolasiyor sandim. Bu yil, yanlis bir budama ve yanlis bir ilaç kullanma sansizligini kenara birakirsak, Necati Didikoglu’nun bagi ayni oralarda gördügüm baglara benziyordu. Evliya Çelebi’nin 1660’li yillarda Kirklareli’nde görüp anlattigi, orman misali baglarin içinde insanoglu kaybolup gidecek” mealindeki tespitine uygun bir görüntüye tanik oldum. Karahidir Mahallesinin (Köyünün) eski ve ünlü çiftçilerinden ve de bagcilarindan Mehmet Bagci’da ayni seyi söyledi. Altyapisi, üstyapisi tamamen teknik bir bag gördük. Necati Didikoglu’nun bagi “BÜYÜK SALKIMLI ÜZÜMLER” yetistirmeye namsetti. Üzümler Öküz Gözü cinsi idiler. Didikoglu, bagdan ilk etapta Istanbul’a on ton üzüm sattigini söylüyordu. Tabi daha tonlarca üzüm satma imkani var. Metal direklerle kaldirilmis, çelik tellere sarilmis asma çubuklari üzerinde sarkan siyah salkimli üzümler bana bagciligin geçmisinden çagrisimlar yaptirdi. Manisa kökenli çubuklar 4 bin yil önce de Kirklareli’nin topraklarini tanimislardir. O yillarda yasayan insanlar Kirklareli’nde Manisa kökenli çubuklarla bagcilik yapiyorlardi. Tarihi yazanlar böyle söylüyorlar. Necati Didikoglu’da bag çubuklarini oradan alip dikmis. Belki bu bilgiyi biliyordu, belki de duymustu.
Kirklareli geçmise dönük bagciligi zaman zaman gündeme getirmis girisimlerde bulunmustur. Ama her seferinde girisim birtakim heveslilerin bagciligi ile kalmistir. Fakat su son yillarda eski bagciligi canlandirmaya köklü bir dönüsüm oldugunu gözlemliyorum. Hatta bagcilikla beraber meyveciligin de Kirklareli’nin Meyve Cenneti oldugu zamani hatirlatan çalismalar vardir. Cevizlikler giderek yayilmaktadir. Karahidir neredeyse meyve ve sebze yetistirmekle ünlenen bir sürece girmistir. Bunlar Kirklareli için geçmiste kaybedilen ekonomik kaynaklardir. Tekrar kazanilmalari ilerlemedir.
Kirklareli’nin tarihine dönüs yapmasini yararli ve gerekli buluyorum. Kirklareli o zaman daha güzellesecek ve ekonomik kaynaklari daha çok çesitlenecektir. Tarihi BAÄz BOZUMU, KAKAVA SENLIKLERI gibi dinamik bir etkinlege dönüsecektir. Bag Bozumu kendi tarihi ortami ve sartlari içinde yapilacak, tarihi bilmeyenlerin yapay eklemelerinden kurtulacaktir. Bag Bozumu’nu bagcilik yapanlar gerçeklestireceklerdir.
Sayin Prof. Dr. Mehmet ÖZDOÄzAN Asagipinar ve Kanli Geçit kazilari ile Kirklareli’ne tarihi zenginlik ve derinlik kazandirmistir. Olay Avrupa tarihini etkilemistir. Bunu iyi görmek, Sayin Özdogan’in söylediklerine kulak vermek, yaptiklarina sahip çikmak gerekir. Bütün bu tarihi bilgiler, bulgular, etkinlikler bir araya geldiginde, hepsi tarihi sartlari içersinde tarih zeminine oturtuldugunda Kirklareli kendi Tarihi Kisiligini kazanmis bir kent olacaktir. Ancak her sey tarihi özelligi ile güzel ve ilgi çekici olacaktir. Didikoglu gibi bagciligin heyecanini yasayanlara basarilar dilerim. nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol