TOPRAK ALTINDAKI SERVETIMIZ YALNIZ MADENLER MI?

Geçenlerde Cumhuriyet Gazetesinde madenlerimizle ilgili bir haber çikti. Haberde “2.5 trilyon dolar yer altinda, deniyordu. Ikibuçuk trilyon dolar dedigi Türkiye’nin yeraltindaki madenlerin parasal degeridir. Arastirmayi yapan ise cumhuriyetin önemli kurumlarindan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlügüdür. Bilgilenmek bakimindan haberin önemli bir bölümünü buraya almak istiyorum.

“.. Türkiye’de yeraltinda bulunan en yüksek maden rezervi 15.8 milyar ton ile Dolomit. Cam ve seramik endüstirisinin vazgeçilmezleri arasinda yer alan dolomit, nadir ve çok degerli bir kireç tasi olarak biliniyor. Bunun yani sira Türkiye’de 13.9 milyar ton mermer, 12.3 milyar ton linyit kömürü, 5.7 milyar ton kayatuzu, 1.2 milyar ton yüksek kalorili taskömürü, 3 milyar ton bor, 1.5 milyar ton ponza, 1.9 milyar ton bilster bakir cevheri bulunuyor. Bu yeralti kaynaklarinin bugunkü piyasa degerinin ise 2.5 trilyon dolarin üstünde oldugu hesaplanmistir. Türkiye’de ayrica 700 ton altin rezervi bulundugu tahmini yapilmistir. Bunun yaninda 1926 ton da gümüs madeni belirlendigi hesaplanmistir. Ayrica 650 renkte mermer bulundugu ortaya çikarilmistir.

“Dogal tas zengini de olan Türkiye dünya bor rezervlerinin yüzde 72’sine sahip bulunmaktadir. Bu zenginlikle dünyada ilk sirayi almaktadir. Bu miktarla dünya tüketimini en az 400 yil karsilayabilecektir.”

Görülüyorki ülkemiz maden yönünden oldukça zengindir. Bu zenginligi bizim yanimizda uydular vasitasiyla basta Amerika olmak üzere, baska ülkeler de tespit etmis olmalidirlar. Acaba bu maden zenginliginden dolayi mi “Türkiye, Türklere birakilmayacak kadar önemli bir ülke”demektedirler? Ancak bugün itibariyle bu madenlerin tümünü isletip piyasaya sürmüs degildir. Madenlerimizi isletmekte kullanilan teknigimizin zayif oldugu söylenmektedir. Bu yüzden bazi madenlerimizi yabancilar isletmektedirler. 1970’li yillarda Demirköy’ün Sivriler bölgesinde paravan bir Türk sirketin arkasina gizlenmis bir yabanci sirketin burada kaçak altin aritma tesisi kuruldugunu Cumhuriyet Gazetesi vasitasiyla kamuoyunu duyurmus, bilgilendirmis, kapatilmasina sebebiyet vermistik. Igneada, Mert Gölü kiyisinda kumda altin arama ve aritma tesisi kuruldugunu yine o yillarda Cumhuriyet’te biz yazip kapanmasini saglamistik. Bu nedenle madenlerimizi kimlerin islettigini, nasil islettiklerini bilmek ve dikkatli olmak zorundayiz.

Türkiye’nin topraga gömülmüs serveti yalniz madenler degildir. Devletin bir yil ile yirmi yildan beri yapimlari devam eden yada yapimlari durmus, yapimlarindan vazgeçilmis besbinin üzerinde insaati oldugu, bu yarim insaatlara 150 milyar dolar para harcandigi bundan bir süre önce ortaya çikarilmistir. Plansiz yatirim, ödeneksiz temel atmalar elbetteki Israf Ekonomisi’nin bir yüzüdür. Bu “Seçim Yatirimlari”nin ülkenin paralarini çarçur etmekten öte ekonomik bir anlami yoktur. Bundan dolayi Cumhuriyet Hükümetleri zaman zaman Tasarruf Genelgeleri yayinlamaktadirlar. Israfi yapan genelgeyi yayinlayan kurulus oldugu için tasarruf istegi de amacina ulasmis olmuyor. Madenlerimiz öyle, yatirimlarimiz böyle sürüp gidiyor. Hayirlisi.

nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol