Osmanli'nin 400 - 500 yil hâkimiyeti altinda yasamis olan Balkan Devletleri Egitim ve Kitap Kültürü bakimindan Osmanli kullarindan çok ilerde bir konuma gelmislerdir. Yani, Osmanli çökmekte olan devletin çatisi ile ugrasirken Osmanli Devleti'ni meydana getiren degisik irklardaki uluslar kurtulus için egitimi, kültürü, bilgilenmeyi öne çikarmislardir. Ne yapmislardir? Okul açmislar, ögretmen yetistirmisler, kitapliklar meydana getirmisler, kitaba ulasamayan kesimlere kitap ulastirmislardir. At sirtinda Gezici Kütüphanelerle köylere ve tabii özellikle kendi köylerine, Rum ve Bulgar köylerine kitap götürmüsler, kitap okumayi zorunlu kilmislardir. Çünkü hedefleri Osmanli'nin egemenliginden kurtulmaktir. 1789 Fransiz Ihtilali'nin yol açtigi milliyetçilik ve Ulus Devlet olma ülküsü onlarda bilgilenme, bilinçlenme ihtiyacini dogurmustur. Bunun için egitime ve okumaya yönelmislerdir.
Geçmiste Trakyali yaslilar Silahli Kuvvetlerin ünlü komutanlarindan Orgeneral Salih Omurtak'in ikide bir "Izin verseler 24 saat Sofya'da sabah kahvemi içerim" dedigini anlatirlar. Salih Omurtak Pasa'nin bu söylemi Ismet Inönü'nün, bir sekilde kulagina gitmistir. Bunun üzerine Inönü, Milli Savunma Bakani, Genel Kurmay Baskani ve muhtemel bir savasta kendilerine görev düseceklerle bir seri görüsmüs ve hepsi de Salih Omurtak Pasa'nin istegini yerine getirecek güç ve imkânlara sahip oldugumuzu söylemislerdir. Fakat savas bilgi ve tecrübesi olan Inönü bir de durumu zamanin Milli Egitim Bakani ile görüsmüs ve ondan Bulgarlarin egitim durumu hakkinda bilgi almistir. Milli Egitim Bakani, Bulgarlarin egitim ögretim yönünden çok ileride olduklarini, bilgili ve egitimli bir halka sahip olduklarini söyleyince bu durumda ilgililere, "Bulgaristan'a gireriz, fakat oradan çikamayiz" demis, Balkan Savasi'ni da egitimsizlikten yitirdigimize gönderme yapmis, olayi kapatmistir. Çünkü 1830'lu yillardan beri kitapçi, yani Dimov gibi kitapçilarin at ve merkep sirtinda köylere kitap tasidiklari bilinen bir gerçekti.
Trakya illeri ne zaman kütüphane görmüstür? Edirne ve Tekirdag'da Cumhuriyetten önce belki medrese kitapliklari vardi ama Kirklareli kütüphaneyi 1950'li yillardan sonra görmüstür. Bugün birakin köylerde kitaplik bulunmasini, birçok Ilçe Merkezinde kütüphane yoktur. Mesela Kirklareli'nin Vize, Kofçaz, Demirköy ilçelerinde kütüphane yoktur. Bazi kasabalardaki kütüphaneler ise kadrosuzluktan kapanmislardir.
Kasaba ve Ilçe Merkezlerini kütüphanelere kavusturamamis bir Türkiye, köylere kitap tasiyan gezici kütüphaneleri kaldirmis, köylerde okullari kapatmis, ögretmenleri geri çekmistir. Oysa ülke nüfusunun yarisina yakini köylerde yasamaktadir. Cumhuriyet döneminde köylere kitap, Atatürk'ün 1932 yilinda açtigi Halkevi ve Halkodalari ve Cumhuriyet ögretmeni ile girmistir. Halkevleri ve Halkodalari kapatildiktan, tasimali egitim basladiktan itibaren yaklasik 20 yildan beri köyler, kirsal kesim insanlari kitap yüzü görmez olmuslardir. Görülüyor ki dün de komsu ülkelerle aramizda egitim ve kültür açigi vardi, bugün de vardir ve bu açik giderek büyümektedir. Bunun üzerinde kimse durmamaktadir. Bugün dünyanin en seffaf ülkesi kabul edilen Finlandiya'nin da 1910 yillarinda bütün köyleri kütüphanelere sahipti.Halki okutmadikça, egitmedikçe Türkiye'nin imajini, vizyonunu bozan olaylarin önünü almamiz mümkün olmayacaktir. Ileri ülkeler halklarini egiterek düzlüge çikmislardir. Bunun iyi bilinmesi gerekir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol