TRAKYA'DA BIR SEYYAH TALAT HERAL

Geleneksel Cumartesi Gezilerimizi bu kez Trakya'nin derinligine, güneyde kalan köy, kasaba ve ilçelerine yaptik. Dr. Alev Karaca bu geziye de katilamadi. Fakat yolculugumuzda, Åzarköy'e yaklastigimiz bir sirada telefonla görüstük. Rahatsizmis. Geçmis olsun dedik. Talat Heral, Selahattin Demiraco ve ben Cumartesi sabah saat 10.30'da yola çiktik. Ilk duragimiz Pehlivanköy oldu. Tabii nereden nereye gidecegimizi yine Aziz Dostumuz Sayin TALAT HERAL tespit etti. Bu gezi boyunca gördüm ki Talat Heral'in Trakya'da gitmedigi yer, arabasini sürmedigi yol yok. Nereye gelmissek, nerede durmussak bir tanidigi, bir bildigi çikiyor. Ancak Talat Heral'in gezileri amaçli ve bir tutkuya bagli. Görmek, bilgilenmek, tanimak ve ilginç tespitleri fotograflamak onun büyük tutkusudur. Talat Heral bir kültür insani, Kitap bilgisi genis. Dis ülkelerde gördügü, gittigi yerler var. Konusmalarimizda yeri geldigi zaman bu bilgileri bize de aktariyor. Tabii ben de Demiraco da TRAKYALI YAZAR olarak bildiklerimizi aktariyoruz. Bu süreçte Selahattin Demiraco da Trakya'yi dolasan, yazdigi kitaplari okuyucularina ulastiran biri olarak yeri geldikçe ifadeden geri kalmiyor. Sayin TALAT HERAL ne kadar Trakyali bir seyyah ise Yazar ve Åzair Selahattin Demiraco da o kadar Trakya'da BILGI ELÇISI'dir. Onun da gitmedigi yer yoktur. Pehlivanköy'e geldigimizde kahvenin önünde oturan yurttaslardan bazilari ile hemen konusmalara dalip notlar almaya basladi. Talat Heral'de bir binanin anlinda yazili PAVLI PANAYIRI'nin 100 yil, yazisini görüp, resim çekti. Bizi de fotograf karesinin içine dahil etti.
Bizim görüstügümüz Pehlivanköylüler ilçenin eski adinin yani PAVLI adinin nereden geldigini bilmiyorlar. Onlara bu ismin nereden geldigini izah ettik. 1930'lu yillarda Trakya Müfettisi olan Atatürk'ün yakin silah arkadasi Kazim Dirik'i biliyorlar. Görmemisler ama adini, Pehlivanköy'e hizmetlerini çok duymuslar. Ben de onlara Trakya genelindeki hizmetlerinden söz ettim.
Pehlivanköy "Pehlivanlar Diyari" olmanin ötesinde tarihsel olaylarin, dinsel inançlarin odaklanip dügümlendigi, Balkanlara kadar uzayip gittigi bir yerdir. Isa Peygamber'in Anadolu'daki Sen Paul Taraftarlarinin sürgün edildikleri yer burasidir. Olay bin yil önce cereyan etmistir. Hiristiyanlikta TANRI'NIN DOSTLARI tarikati olan BOGOMIL tarikati da buralarda dogup Balkanlara uzanmistir. Pehlivanköy'ün tarihi köprüsü ise bir baska mitolojik olaydir. Bu köprünün mitolojik hikayesini YÖRE Dergisi'nde yazmistim. Bu baglamda hep düsünmüsümdür, her ilçenin, sehrin köyleri ile birlikte Yerel Tarihi yazilmis olsa insanlar yasadiklari yörenin tarihini bilmis olurlar. Ancak tarihten kopuk yasadigimiz için bu mümkün olmuyor. Kahvenin önünde oturan yurttaslardan Ahmet Kesebir'e bunu sordum. Bilemedigini söyledi. Kirklareli Eski Milletvekili Merhum Av. Abdurrahman Altug'dan baskasinin adini veremedi. Oysa Pehlivanköy'ün ünlü bir sairi vardir. ULUÄz TURANLIOÄzLU. Cumhuriyetin daha ilk yillarinda Avrupa'ya gönderilmis Hüseyin Akinci vardir. Yasi epey ilerlemis olan bu Cumhuriyet Insani Avrupa izlenimlerini yeri geldikçe hep anlatir. Onunda hikayesini bir ara yazmayi düsünüyorum. Çünkü gittigi ülkenin kralini insanlar arasinda yürürken görmüs. "Bu gördügün KRAL" demisler. Ilginç degil mi?
Ahmet Kesebir'in son cümlesi su oldu: "Üç Pomak bir hükümet kurar" özdeyisini söyledi. Bu ülkenin fakiri çok deyip seçim sonuçlarina gönderme yapti. Bizim insanimiz konusursa akilli konusur, kendine benzeyeni iyi anlatir ve ona daha yakindir. 60 yillik demokrasi bunu anlatmiyor mu?
Pehlivanköy'den Uzunköprü'ye dogru yola çiktik.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol