TRAKYA’DA ÖYKÜSÜ BİTMEYEN SAVAŞ BALKAN HARBİ VE BOZGUN -17-

Nitekim Bulgarların General İvanof Komutasındaki 3. Orduları Edirne üzerinde tazyikini arttırınca Genel Karargâh Havsa'ya taşındı. Savaş başladığı halde birliklerin "Kesin Savaş Durumları" henüz belli değildi. Batı Cephesinde Ali Rıza Paşa Komutasındaki İkinci Ordu 20 Ekim'deki Bulgar saldırısı önünde bozulmuş ve çekilmeye başlamıştı. Bu bozgunda Mestanlı, Piriştine düşmüş, 22 Ekim'de de kuvvetlerin büyük bir kısmı Kosova' dayenilgiye uğramıştı. Batı Cephesinde bu vahim yenilgiler sürüp giderken Anadolu'dan toplanan eğitilmemiş, doğru dürüst silah kullanmasını bilmeyen yedek birlikler cephelere gönderiliyordu. Sirkeci- Karaağaç Demiryolunda günde 15-20 tren asker getiriyor, cephe gerisine göçmen taşıyordu. İstanbul'dan itibaren Çorlu, Muratlı , Lüleburgaz, Pehlivanköy, Kırklareli istasyonlarında indirilen yükler ve birlikler başıbozuk bir düzen içinde manda ve at koşulu arabalarla, çok kötü hava koşulları altında çeşitli yönlere gönderiliyorlardı. Durumu görenler bu birliklerin savaş yeteneği bulunmadığını derhal anlayabilirlerdi gerçi asker ölüme gitmekten korkmuyordu ama "düşmanı yenme inancı"nı yitirmiş görünüyordu. Fakat yine de savaş ve bunun sonunda " Zafer" elde etme umuduyla hazırlıklar hızla devam ediyor, siperler kazılıyordu. Ortalıkta soğukkanlılıktan çok "endişeli bir telaş" görülüyordu. Bunun bir savaş için iyiye işaret sayılmadığı açıktı. Telaş ve endişenin doğa koşullarından, ikmal ve iaşe yetersizliğinden, askerin eğitimsizliğinden, ulaşım ve haberleşme olanaksızlığından ileri geldiği belliydi. Savaşın başlamasından bir gün sonra hüküm sürmeye başlayan yağışlı, fırtınalı soğuk hava hala devam ediyordu. Trakya'nın kara iklimi Anadolu'nun güneyinden gelen redifleri çok rahatsız ediyordu. Asker de, iyi beslenememekten, mevsimin üstünde hüküm süren soğuklardan, yol yürümekten ileri gelen açık bir yorgunluk, bezginlik görünüyordu.
Batı Cephesi’nde bozgun işaretleri taşıyan yenilgiler alındıkça düşmanın tazyikini Doğu Cephesi’ne ve özellikle Edirne üzeine intikal ettirdiği anlaşılıyordu. Gerçi o sıralarda Edirne’de “İsmail Paşa Komutasında Onuncu Tümen ile iki redif tümeni bulunuyordu” ama bu kuvvetler yetersizdi. Keşif yapan birliklerin karargahlara ilettikleri haberlerden General Kotiçe Komutasındaki Bulgar Ordusunun Edirne - Kırklareli Hattı arasında bir yarma yapmak üzere Kızılağaç Büyük Derbent yığınak yaptığı istihbar edindiği için Kırklareli’nin Kayalı (Bedre- Petra) Köyü’ndeki Süvari Tümeni ileri harekat emri almıştı. Düşmanın sınır boylarındaki köy ve kasabalar üzerine yoğun topçu ateşi açtığı da gelen haberler arasında idi.
Trakya’da Balkan Savaşı’na katılan ve bugün hayatta kalmış ihtiyarların naklettiklerine göre, halkın düşmandan herhangi bir korkusu yoktu. Halkı korkutan ortalıkta görülen, halkın malumu olmayan telaş, endişe, soğuk hava, yiyecek sıkıntısı ve yolları tıkayan araba kafilelerinin çamur deryasında kalmaları, cephelere gerekli malzemenin yetiştirilmeyişinden doğacak fena durumdu. Bir savaşı yitirmek için bu nedenler ve koşullar herhalde yeter ve artar bile... İkmalini yapamayan bir orduya zeval erişir.
KIRKLARELİ MEYDAN MUHAREBESİ
VE BOZGUN
Balkan Savası’nın kaderini Kırklareli Bozgunu tayin etmiştir. Ordunun yanlış emir ve taktiklerle yanıltılmış olmasının yanında savş koşullarının aleyhte bulunması bozgunun önemli etkenleri arasında yer alır.
Bulgarlar Ekim ayının 20’sinden itibaren topçu ateşi ile sınır boyu köylerini yoklamaya geçmişti.
Yazının devamı var...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol