TRAKYA’DA ÖYKÜSÜ BİTMEYEN SAVAŞ BALKAN HARBİ VE BOZGUN -2-

Bunlar bilinmedikçe devleti yönetenlerin tutumunu anlamak,devlet yapısındaki çelişkilere "Doğru Teşhis" koymak mümkün değildir.
OSMANLI DEVLETİNİN YAPISI VE POLİTİKASI
Osmanlı Devleti kuruşundan yıkılışına kadar içyapısında az değişikliğe olanak vermiş bir devlettir."Gücünün temeli, ekonomik üretim değil, ekonomik üretim sınıflarının üstüne kendini savaş ve fetihten edinilmiş güçle oturtan bir devlet. Savaş ve fetih ortağı askerler." " Devlet, toplumun üstünde, toplumdan ayrı"dır. Osmanlı Devletinin dayalı olduğu gerçekler bunlardır. "Savaş, fetih ve hazine" politikası devletin en belirgin karekteristiğider. Devletin bu yanına şunun için değiniyoruz: Atatürk'ün kurduğu ulusal devlet biçimi, felsefesi ve Türk halkının özlemlerine uygunluğu daha iyi anlaşılsın diye. Hiç kuşkusuz bir devletin temel politikası "Savaş, fetih ve hazine" esasına dayanırsa izlediği yolun sonunu Büyük Atatürk "kendisine hiçbir şey vermediğimiz, fakat karşılığında çok şey aldığımız" Türk halkının kaderi olarak nitelendirmekte haklı olmuştur. Sonra şu husus gözden kaçmamalıdır. Osmanlı Devletinin politikasındaki unsurlar uluslar arası ilişkilerde ağırlık kazana şeylerdir.Osmanlı Devleti daha kurulusunun ilk yıllarlında başlattığı istilarla kendini bir " Kara Devleti" olarak göstermiştir.Batıya ve Doğuya yönelik tüm savaşlar hazineyi zenginleştirmek amacını güdermek politikası yüzyıllar boyu denizlere açılma unsurunda yoksun kalmıştır.Osmanlı hükümdarı kendi iktidarlarını ve devleti iki kuvvette dayandırmışlardır:DİN ve ORDU ."Sosyal otorite hükümdar ile onun çevresindeki din adamlarının elinde" toplanmıştır."Ordu siyasi güce sahiptir.Ordu yönetimi,hükümet yönetimi ile birdir.Hükümdar Baş komutandır.Devlet oteritesi dışında hiçbir oterite kaynağı yoktur."Devlet askeri devletçilik ilkesine dayalı" oliharşik bir düzendir.Hükümet,kendisini körü körüne iteaate zorunlu tabanın üstündedir.Devlet güvenliği sağlar,adaleti,eşitliği değil.Devlet sultan'a itaatle düzeni korumaya yöneltilmiştir.Devlet (halktan)itaat bekler.Bundan gayrisi için halktan bir şey istediği hatta onunla ilgilendiği yoktur . Fethedilen yerlerdeki halklara karışmamak "devletin temel ilkesidir."İmparatorluk o kadar dağınık elamanlardan bir araya gelmiştir ki devam edebilmesinin tek koşulu, tek yaşama dayanağı halkların kültürlerine milli ve dini duygularına yabancı kalmaktır."Osmanlı Devlet biçiminde "iktidarın paylaşılması " diye bir sorun yoktur. Hükümdar, devlet otoritesi zaafa uğramasın, askeri ve devletçilik yozlaşmasın diye halktan uzakta kalmayı devletin yaşama koşulu arasına koymuştur. Bu nedenle de devletle halk arasında bir ilişki, bir diolog kurulması asla söz konusu değildir. Aksine devlet kadroları daima halka uzak, halka yabancı kalmalıdır ki Osmanlı Devletinin yapısı, karakteri, politikası değişime zorlanmasın. Bir başka dikkati çeken nokta daha var ki,"Osmanlı Devletinin imparatorluk anlayışında milliyet ve ırk politikası yoktur."Ama bu durum giderek devlet yapısında bir zaaf ve maluliyet yaratmış devletin fethedilen ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal gerçeklerine yabancı kalmasına yol açmıştır.
Yazının devamı yarınki sayımızda yayımlanacak...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol