TRAKYA’DA ÖYKÜSÜ BİTMEYEN SAVAŞ BALKAN HARBİ VE BOZGUN -8-

Devleti Osmaniye kurtulacaktı. Dikkat edilirse III. Selim'den beri sürdürülen tüm yenileşme Hareketlerinde ekonomiye, halka dönük bir "durum alma" yoktur. Hukuk Reçeteleri" ile çatının tedavisi yoluna gidilmektedir. Devleti bu Reçeteler mi kurtaracak, yoksa batılılaşmanın karşısında olanlar mı? veya bir büyük devletin himayesi mi?
Abdülhamit, şahsi idaresini İmparatorluk sınırları içinde geçerli hale getirdiği ve büyük sosyal, siyasal patlamalara neden olduğu zamanlarda Avrupa’da "ekonomik emperyalizm, yeni topraklara karşı duyulan şiddetli iştiha" devrin karekterisliği idi. Bunu gerçekleştirmek amacıyla büyük ülkeler Kuvvetler Dengesine aldırmaksızın savaşı ve himayeciliği geçer duruma getirmişlerdi. Rusya Balkanlara, sıcak denizlere göz dikmiştir, Almanya Önasya pazarını ele geçirmenin peşinde. İngiltere Orta Doğu’yu kontrol altına alabilmek için Kıbrıs'a göz dikmiştir. İtalya Kuvvetleri Dengesi'nde bir yer aramakta, Kuzey Afrika'da ki Osmanlı topraklarına göz kırpmaktadır.
Yüzyıllarca usul-i meşveretle idare olunan yerde hukuk kurallarına dayalı bir düzen bulunmadığı gerçektir. Yenileşme Hareketleri bu kuralları getirmekte, "binay-ı devleti ta'mir"de işi bitirmektedir. Gerek devlet çatısını tamir ve gerekse Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek gibi yerlerdeki isyan ve ayaklanmaları yatıştırmak için olsun Osmanlı Devleti artık meşruti monarşiydi. Devlet Balkanlar’da kaynaşmaları yatıştıracak bir takım ıslahatları yapmakla yükümlüydü. Ama ne var ki içerde savaş istekleri, dışarıdan savaş tazyiki, "Karadağ isyanı, Bosna Hersek kargaşalıkları, Bulgaristan ve Girit’te ki huzursuzluklar" 31 Mart 1877’de İngiltere Almanya, Fransa, Rusya, İtalya Avusturya, Macaristan ülkelerinin imzaladıkları, Balkanlar’da ıslahat yapılmasını isteyen tekliflerini Osmanlı Hükümeti’nin reddetmesini zorunlu kıldı. Bundan sonra Balkanlar, Rusya'nın kışkırtması ile hızla büyük bir savaş ortamına girdi. Tarihimizde "93 Harbi" , "Plevne Savaşı" diye ün yapan ve halk belliğinde halk türkülerinde ifade bulan savaş böyle başladı. Bu savaş her ne kadar Balkan ülkelerini himaye, onlara bağımsızlık kazandırmayı amaçlamış görünüyorsa da aslında asıl büyük amaç, Rusya’nın Balkanlar’da kuvvetler dengesini kendi lehine çevirmek, uzun vadede Türkleri Avrupa’dan kesin olarak atmak. 1699 Karlofça Antlaşması’ndan beri uygulanmak istenen plan bu idi.
Osmanlı Hükümeti Balkanlar’da statü değişikliğini, ıslahat yapmamayı reddedince savaşı kabul etmişti. Bu savaş için 165 bini Bulgaristan’da olmak üzere yaklaşık yaklaşık olarak 250 bin asker hazırdı. "Bosna’dan Tesalya’ya kadar olan topraklar, Karadağ, Yukarı Tuna havzası, Vidin, Rusçuk, Siliste, Varna, Şumnu, Tuna boyu, Balkanların güneyinde Sofya, Filibe, Edirne’ye kadar tüm Balkanlar savaş alanı görülmüşken ordularımızın bozgunu karşısında İstanbul'a kadar bütün Trakya bu savaşın kanlı ve vahşi sahnelerine tanık oldu. Balkanlar’da Hıristiyan halkların çoğunlukla bulunduğu ülkeler Rusya, Romanya bu savaşa bütün kuvvetleriyle katıldılar. Rusya, Kafkaslar’dan da bir cephe açmıştı. Gerek Balkanlar’da, gerekse Kafkaslar’da Türk Orduları İmparatorluğu savunmak için büyük savaşlar verdiler. 24 Nisan 1877 tarihinde başlayan savaş, Balkanlar'da bütün cephelerde şiddetle devam etti. Özellikle Gazi Osman Paşa’nın yönettiği savaş, Plevne’de dünya savaş tarihine örnek bir savunma olarak geçti. Aynı yiğitçe savaş Kafkas Cephesi’nde de geçti. Fakat her iki savaşı da yitirdik. Kafkaslar’da Rus Ordusu Erzurum'a kadar ilerledi. Balkanlar düştü. Edirne elden çıktı. Ordunun bir kısmı Kuzeye, Kırklareli'ne çekildi. Bu savaş elbette ki bir Bozgun değildi. Göğsümüzü şişirecek sahneleri olmuştur...
Yazının devamı var...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol