TRAKYA’DA ÖYKÜSÜ BİTMEYEN SAVAŞ BALKAN HARBİ VE BOZGUN -27-

Osmanlı İmparatorluğu Balkan Savaşı'nda Selanik, Drama, Manastır, Debre, Kosava, Üsküp, Piriştine, İşkodra, Yanya, Akdeniz Adaları, Edirne, Dedeağaç, Gümülcüne, Sisam, Girit Adaları, Hanya, Kandiye, Resmox" Eyalet ve Sancaklarını düşmana bırakmak zorunda kaldı. Yani toplam olarak bu savaşta Osmanlı İmparatorluğunun yitirdiği 167.312 km2 toprak, 6.582.000 nüfus" olmuştur.
Hiç kuşkusuz bir savaş yalnız toprak kaybıyla sonuçlanmaz veya toprak kazancıyla yetinmez. Savaş, savaşan uluslardan maddi ve manevi çok şeyler alıp götürür, can, mal, toprak kayıpları veya kazançları... Ama bundan öte savaş düzen yıkan, yuva yıkan müthiş bir şeydir. Balkan Savaşı bütün bu zararları yapmış, tarihinin en kanlı savaşlarından biri olmuştur.
SAVAŞ DEĞİL VAHŞET
Osmanlı ordularının gerek Batıda, gerekse Doğudan bozguna uğramaları yenilgiyle savaş meydanlarından çekilmeleri bir talihsizlik olmuştur. Bulgarların kaybı dışında Osmanlı Orduları bu savaşta yaklaşık olarak 200.000'i aşkın asker yitirmiştir. Her ne kadar istatistikler miktarı daha az gösteriyorsa bu rakamın sağlık derecesi tartışma konusudur. Gerçek olan Trakya'nın bir mezarlık haline geldiğidir. Koleradan yalnız 40-50 bin civarında insanımız ölmüştür. Ya Bulgarların katlettikleri? Ya Edirne Savunmasında, Sarayiçi esaretinde ölen onbinlerce asker ve sivil?... Ünlü Türk dostu Pierre Loti, bu savaşta Osmanlıların din ve iman adına 500.000 şehit verdiğini yazmaktadır. İnsanlar savaşa beraber gittiler, düşman önünde tek tek öldüler. Eriyen birliklerden geriye hiç dönen olmadı. Özellikle Bulgarlar Balkan Savaşında Türk'lere korkunç işkenceler yaptılar. Zalimliklerinin, hunharlıklarının bir benzeri dünyada az cereyan etmiştir. Teslim olmak istemeyen Edirne'yi sulara boğmak için Meriç'in yatağını değiştirdiler. İstanbul'un içme suyu bentlerini yıktılar. Sadist, mağrur ve muhteris Ferdinant,"Tarihin anacığı büyük bir hükümdar olabilmek için toprağı insan kanıyla sulamaktan" kaçınmadı.." Dedeağaç'ta bir Bulgar çetesi, üç gün süreyle yakmış, yıkılmış, öldürülmüştür.” Vahşet ve cinayetlerinde o kadar ileri gitmişlerdir ki, “Geçtiğimiz yerlerde beş yıl ot bitmez” demek suretiyle işledikleri cinayetleri tarihe geçirmişlerdir. "Canlı canlı burunları kesilen siviller, askerler, subaylar, dudakları, kirpikleri kesilen insanlar…" Bütün bunlar Bulgar işkencelerinden bazı örneklerdir. "Silah bırakışmasından sonra Edirne'de başlatılan katliam ve yangınlarda 20.000 köylü açlıktan, hastalıktan ölmüş, Selanik'e kaçmak zorunda kalmışlardı."
Bulgarların gerek Kırklareli Bozgun'unda, gerekse Lüleburgaz-Vize yenilgisinde ve Çatalca'ya yaptıkları ileri harekât sırasında bütün Trakya Ovasını mezbahaya çevirdikleri hala anlatılan savaş öykülerindendir. Tarihin en kanlı ve ahlaktan yoksun savaşının Trakya halkında, Trakya'da savaşan Anadolu insanında bıraktığı derin izleri hiçbir şey silemeyecektir.
TÜRK HALKI VE SAVAŞ
"Büyük savaşların kaçınılmaz olayları ve sonuçları vardır. "Savaşa giren bir halk buna katlanmak zorundadır. Gerek "93Harbi" (Plevne), gerekse Balkan Savaşları Balkanlar'da, Trakya'da büyük nüfus dalgalanmalarına neden oldu. Yüz binlerce asker, sivil öldüler. Yüz binlerce insan göç ettiler. Analar, süngülenen bebekler, ihtiyarlar yok olup giden değerler için ağladılar, kahroldular. Bu kanlı Savaşlarda insanımız, halkımız, askerimiz yanlarına "inançlarını, sevgilerini ve de umutlarını alarak" savaşa gittiler, yurtlarından göç ettiler. Yiğitlik üstüne şarkı söyleyerek cephelere koştular. "Şehit" ya da "Gazi" olmak, yurt sevgisiyle, toprakla bütünleşmek en büyük arzuları idi. "Yeryüzünün en döğüşken halkı, askeri neyi savunduğunu bilerek bu toprakları kanlarıyla suladılar. (Devamı yarın)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol