Ölümsüz yaşamı cephelerde buldular. İnandılar ki cephede ölen bir insan ulusunun bağrında sürdürür yaşamını, uğruna savaştığı şey için ulusu savaşı sürdürür. "Türk halkı Türk soyundan gelenler bu gerçek uğruna ölümü küçümsedi. Şehit oldular, gazi oldular birlikte gittikleri savaşlarda tek tek öldüler. Ölürken dünyanın ve savunmaya değer şeylerin daha büyük, daha kutsal olduğunu kanıtladılar. "Dünyaya, ülkelerine, gelecek kuşaklara selamlarını bırakıp gittiler. "Yalnız bir gerçeği anlamadılar." “Uluslar birbirleriyle boy ölçüşmekten vazgeçmedikçe yeryüzünde her zaman savaş olacaktır. "Çünkü ne yöremizde, ne de dünyamızda "Savaş Fikri, Savaş Düşüncesi" kalkmamıştır.
Türk halkı "93 Harbi", "Balkan Savaşı da dahil, bütün savaşlara yarınlara duyulan korkularla, bunalımlarla girdi. Ama kendi geleceğine, hayata olan bağlılığına sonsuz bir güveni vardı. Bunu hiçbir zaman yitirmedi. Belki her şeyini yitirdi, fakat "ÖZ"ündeki ateşi, onu canlı tutan "Yaşama Kıvancı"nı asla kaybetmedi. Savaşların, coğrafi koşulların, sosyal ve ekonomik bunalımların, yıkılışların içinden bir "Kurtarıcı"ya, "Karanlıkları aydınlatıcı bir ışık"a olan inancı daima saklı kaldı. "Açlığa, yoksulluğa katlanmak pahasına doğanın ona verdiği bir hakkı" sonuna dek savundu. Bazen hayal kırıklıkları, bazen umutsuzluklar, bazen yaşama kıvancı gerçek oldu. Tüm bunları halkımızın yüzünden okumak mümkün "Ama şu da bir gerçek olarak ışımıştır ki, halkımıza mutluluklar, felaketler birer birer gelmemiştir. Savaş, ölümler, göçler, yıkıntılar, ıstıraplar, ekonomik çöküntüler getirmiştir. Ama bütün bunların içinde Türk halkına, Devletine kuruluş felsefesi, Temel ilkeleri doğrultusunda verilen emirleri yerine getirmek bir görev olmuştur. Ve bu halk, "Savaşın yüklediği olağan üstü kurallara, subay, asker, sivil olarak sonuna kadar bağlı kalmıştır. Tabii ki her savaşta olduğu gibi Balkan Savaşı’nda da "kazançla kayıp aynı arabada seyahat etmiştir." Dünyanın hiçbir yerinde "Kitle kahramanlıkları doğal olmadığına" göre, Balkan Savaşı'ndaki bozgun ve yenilgilerin asker ve sivil halk dışında kalan nedenleri vardı. Tarih bir kez daha tanık olmuş ve kaydetmiştir ki, bu savaşı Türk Askeri kaybetmemiştir. Savaşı askerin dışında kalanlar, askeri meydana getiren halka, yabancı olanlar, halktan kopuk yaşayanlar, devleti Türk halkına dayandırmayanlar, savaş politikasını ekonomik unsurlardan yoksun bırakanlar yitirmişlerdir.
BALKAN SAVAŞI'NIN ÇÖKERTTİĞİ ZİHNİYETLER
Balkan Savaşı'nın niçin yitirildiği konusunda şimdiye dek çok şeyler söylenmiş ve yazılmıştır. Kimileri sonucu, kadrosuzluğun yetersizliğine, askerin eğitimsizliğine, ulaşım ve haberleşme olanaksızlığına ve örgütsüzlüğe bağlarken Mustafa Kemal, eski bir zihniyetin varlığına bağlamıştır. Bu konuda Ölümsüz Mustafa Kemal diyor ki:
"Balkan Harbi, Türkiye'deki eski zihniyetin çöküşüdür. Türk ordusunun başında bulunan eski komutanların iflasıdır."
"Bir tarafta iktidarda bulunan bazı kişilerin yetersizliği, diğer taraftan kof bir kumanda kadrosu ile, memleketin en değerli kısmı, orduyu kullanmaya dahi muktedir olunmadan düşmana terk edilmiştir."
(Devamı yarın)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol