Mevlüt Yaprak’in yazdigi “Vahit Lütfi Salci’nin Izinde” kitabinin içinde bizden de bilgiler vardir. Malatya’dan gelen Halkbilimci yazar Cahit Öztelli, Kirklareli’nde Vahit Lütfi Salci’nin (Vahit Dede’nin) çuval dolusu bilgi ve belgelerini alip götürmüs, Eskisehir’den Trakya’ya gelen Dr. Mevlüt Yaparak ise Vahit Lütfi Salci’yi anlatmistir. Peki Kirklareli’nde yasamis olan, Trakya’nin hemen hemen tüm Alevi-Bektasi köylerinde dostlari olan Vahit Lütfi Salci’yi Trakya’dan ya da Kirklareli’nde biri çikip niye anlatmamamistir? Hasan Akarsu’nun mektuplastigini söyledigi Kirklareli’den Ali Coskun niye yapmamistir? Ali Coskun yillarca Atatürk’ün kurdugu Halkevi’nin Edebiyat Kolu Baskanligini yapmis ve yillarca yaninda bulundugu Vahit Dede’yi ölümünden sonra anlatmamistir? Çünkü Vahit Dede’yi anlamamislardir. Onun içtigi sarabiyla mesgul olmuslardir. Ali Coskun’un Vahit Dede’yi anlamamasi normaldir. Çünkü o, Akarsu’nun adini andigi sair Ismail Alabayirli’nin meslegini kastederek, “Marangozdan sair mi olur” diye yazi yazmistir. Bunlari niye yaziyorum? Bunlari, Vahit Lütfi Salci’ya “Bugün de variz, Yarin da variz” diyenlerin hiç de onun yaninda yarina kalacak çapta adamlar olmadigini belirtmek için yaziyorum. Bundan dolayi Cahit Öztelli Anadolu’dan gelerek Vahit Lütfü Salci’nin notlarini, arastirmalarini alip gitmis, Dr. Mevlüt Yaprak Eskisehir’den gelerek Vahit Lütfi Salci’nin Trakya’da izine düsmüs kitabini yazmistir. Bence ikiside Vahit Dede’yi unutulmaktan, karanlikta kalmaktan kurtarmislardir.
Bana göre Vahit Lütfü Salci Trakya’nin gelmis geçmis Alevi-Bektasi büyüklerinden, kültür adamlarindan biridir. Yazmakta oldugum kitapta Vahit Lütfü Salci’nin 67 yillik ömründe su sifatlari tasidigini anlatmisimdir:
Rahmetli Salci müzikologtu, Halk Kültürü (Fokrolist) ustasi idi. Arastirmaci yazardi, Sairdi,Bando-Orkestra Sefiydi, Cemiyetçi, Halkevici, Bestekar, Memur ve Sigirtmaçti.
Karstan Moskova’ya 3.5 ayda yaya olarak gitmistir. Müzik ögrenimi için degil Moskova Belediye Orkestrasinda keman çalmak için gitmistir. Müzik ögrenmesine gerek yoktu, çünkü kendisi müzik yapiyordu, marslar besteliyordu. Sürgünler (Vahidin Marsi) Avdet, Sürgünlerin dönüsü ve Galiçya gibi askeri marslar yazip bestelemistir. Vahit Lütfi Salci’nin büyük kültür adamligi bu çalisma alaninda verdigi eserlerle orantilidir.
TEVFIK BEYBABA ise Abdulhamit zamaninda Kirim Bahçesaray’dan gelmis Kirklareli’nde Arizbaba ve Tekkeseyhler çiftliklerini satin almis bir mücadele sairdir. Trakya’yi onun aydinlatip Bektasi yaptigi söylenir. 1877-1878 Osmanli-Rus savasinda Trakya’yi isgal eden Ruslar’in Babaeski’de Kilise yapmalarini engellemistir. Abdülhamit tarafindan Afrika’ya sürgün gönderilmis, orada ölmüstür. Kizi Hürmüz Hanim Trakya’nin ilk kadin sairidir. Oglu Muhittin Özenbas, Trakya- Pasaeli Cemiyeti kurulmazdan önce Kirklareli’nde Kuvayi Milliye Cemiyeti’ni kuranlardan ve baskanlarindandir. Istiklal Madalyalidir. Bu nedenle büyük bir Alevi- Bektasi Babasi’dir. Vahit Lütfü Salci’nin onun hakkinda bilgileri ve notlari vardir. Tekirdag Kilavuzlu Köyünden Arastirmaci yazar Refik Engin’de Tevfik Beybaba’ya iliskin oldukça kalin bir dosya bulunmaktadir. Tabii Tevfik beybaba dosyasinin kalin çizgileri ve ayrintilari ise bizdedir. Alman Bilgin Hans Joachim Kissling 1950’li yillarda Trakya genelin’de Alevi Bektasi köylerinde yaptigi kapsamli arastirma sirasinda elbetteki Tevfik Beybaba ve Vahit Lütfi Salci’nin izlerine rastlamis, bu bilgileri kitaplarina geçirmistir.
Sonuç itibariyle sunu demek istiyorum; Trakya’da bu iki büyük Alevi- Bektasi sairden Tevfik Beybaba’ya hiç el atilmamistir. Vahit Lütfü Salci hakkinda yazilanlar ise yüzeyseldir, önbilgiler niteligindedir. Bizim ise bu konuyu ele almamiza zaman yetecek midir bilmiyorum.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol