TRAKYA İÇİN ÇOK PROJELER YAPILDI AMA

Trakya, Avrupa'nın güneyinde, Asya'ya en yakın bir yerdedir. 24 bin kilometrekare büyüklüğündedir. Stratejik konumdadır. Osmanlı Sultanı I. Murat zamanından beri Türkler'in mülküdür. Gerçi zaman zaman işgal edildiği, el değiştirdiği olmuştur ama sonunda yine Türkiye'nindir.
Tarihlerde Trakya, "Bizans'ın Ambarı" olarak anılıyordu. Daha sonra Trakya "İKİNCİ ÇUKUROVA" diye söylendi. Bu maksatla projeler geliştirildi. Buna bağlı olarak Su Kaynakları, akarsular tespit edildi. Roma, Bizans ve Osmanlılar'ın Trakya'da neler yaptıkları, neler ürettikleri araştırıldı. Trakya'nın toprak ve hava şartları üzerinde araştırma yapıldı ve Trakya'da sulama baraj ve göletler yapılması öngörüldü. Bu arada projelerin gerçeklemesi için Almanya Tarım Teşkilatı yardımda bulundu. Dünya Bankasından krediler sağlandı. Toprak Araştırma Merkezleri kuruldu. Barajlar ve göletler yapıldı. Bugün itibariyle Trakya'da ona yakın Sulama Barajı, 100'e yakın da Sulama Göleti yapılmıştır. Buna göre sulama kanalları gerçekleştirilmiştir. Devlet, Trakya Ovaları'nı Çukurova yapmak için milyarları akıtmıştır. Fakat 1980'li yıllara doğru görülmüştür ki Trakya'ya özgü Tarımsal Projeler değişmiş, İstanbul'dan Çorlu ve hatta Lüleburgaz Karıştıran'a kadar Trakya'nın bu bölümü Sanayi Bölgesi oluvermiştir. Birinci Sınıf araziler birtakım Ali Cengiz oyunları ile fabrika inşaatlar tahsis edilmiştir. Böylece Trakya yapısal değişikliğe uğramıştır.
Bir ülke, bir ülkenin bir bölgesi elbette sanayiye tahsis edilecek, orada fabrikalar inşa edilecektir. Kalkınma tarımla değil, sanayileşme ile olur. Sanayileşmeye uygun yaşam, çağdaşlaşma anlamına gelir. Ancak sanayi birinci sınıf araziler üzerinde değil, üçüncü, dördüncü sınıf araziler üzerinde görülür. Bu verimsiz topraklar orada kurulacak sanayi ile ekonomik hale getirilmiş olur. Şimdi ne oluyor buralarda? Trakya Kalkınma Ajansı girişimleri teşvik etmek, parasal özendirmelerde bulunmak suretiyle kalkınmayı desteklemeye çalışmaktadır.
Trakya nasıl kalkınacaktır? Arazilerini sanayiye tahsis eden çiftçiler, toprak sahipleri şimdi fabrikalarda ırgat olmaktan nasıl kurtulacaklardır?
Trakya'nın bugünkü karmaşık durumu ERGENE OLAYI ile daha iyi anlaşılmaktadır. Bugün Ergene Trakya'nın kanalizasyonu olmuştur. Kentlerin ve fabrikaların atık suları Trakya topraklarını ve Ergene'yi zehirlemiştir. Ergene, o ışıltılı suların aktığı Trakya'nın İncisi Ergene, eski haline zor dönecektir. Sayın Hakan Dedeoğlu, Sayın TEMACILAR ve ÇEVRECİLER, "Hükümet Ergene bizim işimizdir" deyince devre dışı kalmışlardır. Şu bir gerçek ki belediyelerin, beldelerin, fabrikaların atık suları arıtılmadıkça Ergene Trakya'nın Kanalizasyonu olmaktan kurtulamayacaktır. Bu vanalardan kirli sular değil, temiz suların akması gerekir. Bunun için arıtma tesisleri kurulması, bunların sıkı denetimleri Trakya için hayati önem taşımaktadır.
Görülüyor ki bin yıllık Bizans, 700 yıllık Osmanlı İmparatorluğunu besleyen tarihi Trakya ve onun incisi ERGENE nereden nereye gelmiştir? Ülkemizin geleneksel hastalığıdır: Önce sorun yaratır, sonra o sorunu çözmeye çalışırız. Bu iş mi yani? Bu ekonomik kaynakları, doğal imkan ve güzellikleri israf etmektir. Vazgeçelim bundan. Günübirlik kararlar, uygulamalar, girişimler ekonomik yönden bize ağır faturalar ödetmektedir. Daha akıllı, daha gerçekçi ve daha ekonomik hareket etmeye, düşünüp yapmaya çok ama pek çok ihtiyacımız var.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol