Osmanlılar Türk'ü Etrak- i Bi İdrak (İdraksiz, anlayışsız) olarak tanımlayıp vasıflandırıyorlardı. Mustafa Kemal Atatürk ise ONUNCU YIL NUTKU'nda söylediği gibi, Türk'ün UNUTULMUŞ ZEKASI'ndan söz ediyordu. Mustafa Kemal biliyordu ki "TÜRK ZEKİDİR" bir gün bu unutulmuş zekânın ufukta güneş gibi parlayacağından söz ediyordu. Nitekim uzak görüşlü Mustafa Kemal'in dediği uç vermeye başladı. Roman yazarı Orhan Pamuk'un, Kimya Profesörü Aziz Sancar'ın NOBEL ÖDÜLLERİ almaları bunun göstergesidir. Rahmetli Yaşar Kemal de Fransa'dan edebiyat, Candan Erçetin de sanat ödülü almıştı. Başka alanlar da olmuştur. Bu demektir ki Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediğinin gerçekleşmesi için Yüzyıllık tarihinde Türk insanının da, Türk aydınlarının da potansiyel bir yaratıcılık, zekâ çalışkanlığı yaratmıştır. Çalışmayan, çalıştırılmayan zekâlar çalıştırılır olmuştur. Bugün uygarlıkta ileri ülkelerde, Amerika ve Avrupa Birliği gibi devletlerde YARATICI ZEKA'ya sahip insanlarımız iş bulmaktadır.
NOBEL ÖDÜLÜ alan Aziz Sancar okuma yazması olmayan bir ailenin çocuğudur. Okumuş, öğrenmiş, azmetmiş, okumak için Amerikalar'a kadar gitmiş, üniversiteler bitirmiş, keşiflerde bulunmuş, bütün engelleri aşarak NOBEL ÖDÜLÜ'ne ulaşmıştır. Şimdi ne diyor Aziz Sancar, gençlere tavsiyelerde bulunuyor. Hükümetlere kız çocuklarını okutun diye çağrılar yapıyor. Bu çağrıya kulak vermek gerekir.
Atatürk'ün Türkiyesi var olmak, uygar olmak, sanayileşmiş bir ülke olmak için kendine bir hedef seçmiştir. Türkiye istikrar içersinde kalkınacak, Cumhuriyetin belirlediği hedeflere ulaşacak, uluslararasındaki konumunu koruyup daha da sağlamlaştıracak, dünya sorunları üzerinde söz sahibi olacaktır. Bunları yapmak, bunları gerçekleştirmek, her türlü geriliği, bağnazlığı geride bırakarak çağdaşlaşmanın basamaklarını birer birer çıkmayı başaracaktır. Buna inanmak gerekir. Ancak şuan ülkemiz bir tehlike ile karşı karşıyadır. Toplum gergindir ve tansiyonu yüksektir. Bu nedenle iç barışı gerçekleştirmek, zorundayız. Sokaktaki gürültünün ne anlama geleceğini iyi anlamamız, sağduyulu hareketlerle kalabalıkları sakinleştirmemiz gerekir. Lafı uzatmaya gerek yok. Büyüklerimiz neyin nasıl yapılacağını bizden daha iyi bilirler. Taşrada yaşayanların ilgisine ve aklına seçimden seçime itibar vardır. Biz yine konuya dönelim, Aziz Sancar'ın Nobel Ödülü kazanmasının Atatürk Devrimi açısından ne anlama geldiğini biraz daha açalım.
Yüzyıllardan beri evrensel kültür yaratma imkânını bulamamış olan Türk Aydını, Cumhuriyetin getirdiği düşünce ve ifade serbestliği NOBEL kazananlara BİLGİ UFUKLARI'na yol açmıştır. Gevelemeye gerek yok. Osmanlı Türk'e eğitim verseydi insanlarımız bilgisiz, ilme, kültüre ilgisiz kalırlarmıydı? Onlar da elin oğlu gibi bir şeyler yaratırlardı. Bazı kesimler Laik Cumhuriyet'in ufuk açtığını söylemeseler de bu böyledir. Kadınsız Osmanlı Toplumuna benzer tarafımız var mı? NOBEL ÖDÜLÜ almaya başlamış olan aydınlarımız, bilim insanlarımız bu başarıya motive olmuşlardır. Öyle görmek gerekir. Türk toplumu artık kurak ve çorak değildir. Tabanda bir şeyler uç vermeye başlamıştır. Yüz yıla yaklaşmış cumhuriyetimiz olgunlaşmıştır. AKİL İNSANLAR yetiştirmiştir. Zaman zaman karamsarlığa düşsek de gerçek Cumhuriyetin epey mesafe aldığıdır. Bu süreçte, yani Cumhuriyet yıllarında yorulanlar, beyin hastalığına tutulan kesimler, marjinal topluluklar vardır ama genelde grafiğin çizgisi geçmişi bilenler için bir başarı göstergesidir. Gönül daha ileride olmamızı ister, buna da gücümüz olmuştur fakat 1950'den sonra demokrasi yapma, demokrasiyi öğrenme süresi uğradığı kesintiler yüzünden buna imkân vermemiştir. İçedönük tartışmalar zamanın boş geçmesine neden olmuştur. ZAMAN KULLANMA BİLGİMİZ varsa onu da gözden geçirmemiz gerekir. Zamanı da israf ettiğimizi bilmiş olalım.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol