Kültür ve Turizm Bakanliginin son yaptirdigi bir arastirmaya göre ülkemizde evlerin yüzde 2'sine gazete girdigi, ailelerin yüzde 98'inin gazete okumadiklari anlasilmistir. Arastirma 12 Ilde, 2 bin 727 kisinin katilimi ve yüz yüze gelmek suretiyle yapilmistir. Halkin yüzde 79'u televizyonlardan ne ögreniyorsa onunla yetiniyor. Çünkü, insanlarimizin yüzde 56'si 24 saatin 4 saatini televizyon basinda geçirmektedir. Anketin diger sorularina verilen yanitlar da maalesef içaçici degildir.
Evlere gazete girmiyor da kitap giriyor mu? Hayir. Kitabin K'sinin dahi köylerle alakasi yoktur. Dünyanin kitap okudugu bir zamanda bizim "KITAP OKUMAZ" bir halk olusumuz düsündürücüdür ve hazindir. Ancak ne yapalim ki " PEYGAMBERIN ÜMMETI, MUSTAFA KEMAL'IN Milleti KITAP OKUMUYOR." Bu bir gerçek isin ilginç tarafi insanlari kitap ve gazete okumaya tesvik edecek, onlara bu aliskanligi verecek hiçbir sey de yapilmiyor.
Bir toplum okumuyorsa, cahil demektir. Peki bu halkin cehaleti kime yariyor? Bu cehaleti kimler sömürüyor? Öyle ya cahil insani kandirmak, yönlendirmek kolaydir.
Bu baglamda bir hususa açiklik getirmek gerekiyor. Günde dört saat televizyon basinda oturup neyi izliyorlar acaba? Bir defa kültür sanat türü konusmalari, tartismalari izlemedikleri kesindir. Bunun disinda izlenmeye kalan dizi filmlerdir.
Toplumun bu durumu vahimdir. En fazla okuyup düsünmemiz, analizler yapmamiz gereken bir çagda görsel ve isitsel bilgilerle yetinmek, bilmem ki ne anlama gelir? Herhalde olayin cehaleti ögrenmekten öte bir anlami yoktur. Sakalli Celal de zaten "CEHALETIN KITABI YOKTUR" demistir.
Toplumun bu duruma gelmesine bir tarih vermek gerekirse sürecin çok partili hayata geçisle basladigini söylemek dogru olur. Çünkü çok partili hayatta ikbal ve iktidara seçimle gelmek gerektigi için seçilmek isteyenler HALKA GÖRE POLITIKA ve SÖYLEMLER'le, yönetim biçimiyle toplumu bu noktaya getirmislerdir. Halk okumak istemiyorsa kapat Halkevlerini, Halkodalarini… Halk egitim, ögretmen istemiyorsa kapat Köy Enstitülerini.. Halk kütüphanelere gitmiyorsa kütüphane açmayi verirsin. Birakirsan halki kendi haline o da televizyon basinda 4 saat 5 saat oturur vaktini geçirir. Åzimdi biz toplum olarak, halk olarak bu noktadayiz. Internet sayfalarini da baska türlü kullandigimizi söylemek zordur. Çünkü biz bilgiyi kullanmiyoruz, kullanmayi bilmiyoruz. Hatirlarim bahçemde çalisirken bir tanidik, "Ne ekersen ek hocam, sen ekici ol da bilici olma" demisti. Oysa hem ekici hem de bilici olmak zorundayiz. Dünya bunu böyle yapiyor. Bilerek ekiyor, bilerek üretiyor, ekonomiyi takip ederek ürününü degerlendiriyor.
Peki bu durumdan halk mi sorumlu? HAYIR. Halki yönetenler, yönlendirenler sorumludur. Halka gerçekleri söylemekten kaçinanlar sorumludur. Halk gerçekten korkarsa da gerçegi söylemekten kaçinmamak gerekir. Çünkü GERÇEK bir gün, biz kabul etmesek de o kendini bize kabul ettirecektir.
Basa dönersek, diyecegimiz odur ki halkin istedigi gibi degil, gerçeklerin istedigi gibi olacagiz. Halk okumuyorsa okutacagiz. Isiktan kim korkar ki halk da korksun. Karanlik ilk etapta isimize yarar ama sonuçta bize zarari olur. Öyle degil mi?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol