8 Mart Dünya Kadınlar Günü geride kaldı ama kadınların sorunları hala güncelliğini koruyor. Özellikle ülkemizde kadın sorunu çok daha önem taşımaktadır. Zira Cumhuriyet Osmanlı Devleti’nden çok az sayıda okumuş kadın devralmıştır. 90 yıllık Cumhuriyet sürecinde hala okuma sorununu kökten çözmüş değiliz. Sanıyorum bu gün itibariyle ülkemizde on milyonun çok üstünde okuma yazma bilmeyen kadın vardır. Bunlar hayata Kör Bakanlardır. Hayat onlar için de ne ifade etmektedir?
Bizim ülkemizde kadın bağlamında CUMHURİYETİN KURTARDIĞI KADIN VAR, KURTARAMADIĞI KADIN VAR? Kurtarılmış Kadın çalışan kadındır. Türkiye'de iş hayatına, sosyal hayatta yaşayan kadın yüz kişiden 26 kişidir. Demek oluyor ki Türk kadınının çoğunluğu sosyal ve ekonomik hayatın dışındadır. Bu tür kadınlara tam özgür kadın diyemeyiz. Bu kesimin kadını Kurtarılmayı bekleyen kadındır. İyi de bu kadın nasıl kurtarılacaktır? Hayat onun için ağır şartlar içermektedir. Belli ki okuma yazması da yoktur. Belki yokluk şiddete dönüşmüştür. Eşinden dayak yiyordur, olumsuzluklar bir değil, birden fazladır.
Türkiye'nin ebedi ve ezeli önderi Mustafa Kemal Atatürk ulusu bütünleştirmeyi öne çıkarmış, kadını kapı arasından dünya sahnesine çıkarmış, kadın- erkek nimette ve külfette eşittir demiş, kadının iradesini TBMM'ye yansıtmıştır. Fakat ne var ki kadın iş ve sosyal hayatta, siyaset sahnesinde etkide bulunacak bir güçte değildir. Erkek hala öndedir, krallığını korumaktadır. Kadın cinayetlerinde erkeğin güç gösterisi vardır. Erkeğin, aileyi derleyip toparlayan kadına şiddetini anlamak mümkün değildir. Medeni dünyada kadın erkek beraberindeki uyuma, anlaşmaya bakacak olursak cinayetlerde eğitimsizliğin, bilgisizliğin, kadına bir başka gözle bakışın payı bulunduğunu görürüz. Buna Asyatik kültür ve geleneği de eklemek gerekir. Avrupa niye bizi BİRLİK KAPISI'nın dışında tutuyor. Herhalde Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı Asya Kültürü'den arınmamızı bekliyordur. Kim bilir?
Bunlar bir kenara, iktidar da kim olursa olsun Türk halkını ileri bir uygarlığa götürmeye niyetimiz, Cumhuriyet Projemiz varsa ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE'ye dönmek zorundayız. Mustafa Kemal'in yakın silah ve mesai arkadaşı, Türk Devrimi'nin İKİNCİ ADAMI İSMET İNÖNÜ de gerilikten kurtulmak, uygar bir ulus olabilmek için Atatürk'ün fikir ve düşüncelerini işaret etmekte ve şöyle demektedir:
"TÜRK ULUSUNUN EN ZENGİN ULUSAL ZENGİNLİĞİ, ATATÜRK'ÜN FİKİR VE DÜŞÜNCELERİDİR. BU ULUSAL ZENGİNLİĞİN GERÇEK VE TEK MİRASÇISI TÜRK GENÇLİĞİDİR."
Dünyada insanı, halkı, ulusu kurtaran kahramanlardır ama unutmayın ki bu kahramanlar kurtarıcı fikir ve düşüncelerin sahibi oldukları kurtarıcılardır. Kahramanlar ölür fakat düşünce ve fikirler ölmez. Ulusal bu fikir ve düşüncelerin ışığında ilerlerler. Yani bir anlamda kurtarıcı olan önderin kurduğu sistemdir. Bugün ülkemizde Atatürkçü dediğimiz bu sistemi savunmaktadır. O sistemi ilmi rehber kabul etmiş, temeli kültür olan laik Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Ülkemizde kadın cinayetlerini, gerilik kültürünü ortadan kaldıracak olan radikal önlemler değil, güçlü bir eğitimdir. Güçlü eğitim, Etkili eğitim zihniyet değişikliğini yani Kafa Değişikliği'ni gerçekleştirecek olandır. Mustafa Kemal Atatürk, Türk insanında KAFA DEĞİŞİKLİĞİ'ni yapacak olan çalışmaların eğitim ve kültür olduğunu düşünmüştür. Biz bu gerçekleri bilmediğimiz, anlayamadığımız için çaresiz durumdayız.
Her vesileyle söylüyoruz, yazıyoruz ve tekrar ediyoruz, bizi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra kurtaracak olan bu büyük insanın fikir ve düşünceleri ile etkili ve yaygın bir eğitimdir. Gençlik bir eğitimden geçerken yetişkinler için de HALK EĞİTİM'ini düşünmek gerekir. İki kere iki dünyanın her yerinde 4'tür. Bunu bilelim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol