Eskiden, mektep görmüs olanlara (Münevver) diyorlardi. Simdi Münevverlere AYDIN, mektebe OKUL diyorlar. Zaman degisiyor, ahkam da (kurallar da) isimler de degisiyor. Ve tabii aydin kisinin konumu ve tanimi da degismis oluyor.
Osmanli'da aydin, sorun degildi. Çünkü Osmanli'yi, Padisah ve çevresi yönetiyordu. Onlar da Sarayin Okulu Enderun'dan yetisiyorlardi. Sonra fazla okumus insana da ihtiyaç yoktu. Cahiller de imparatorlugu yönetebiliyorlardi. Türkiye'de AYDIN SORUNU 1839 yilindan sonra ortaya çikmistir. Çünkü Avrupa'nin etkisi ve dayatmasi ile Osmanli'da egitim hareketleri, basin hayati baslamistir. Buna bagli olarak okullar açilmaya baslanmistir. Yaygin olmasa da Aydinlanma sürecine girilmistir.
Türkiye'de ciddi biçimde Aydin Sorunu cumhuriyetin ilani ile gündeme gelmistir. Cumhuriyeti kuranlar dairelerde çalisacak okumus memur, okullarda egitim görmüs ögretmen bulmakta zorluk çekmislerdir. Bu ihtiyaç cumhuriyet hükümetlerini ciddi önlemler almaya, okumus insan yetistirmeye, aydin kisi bulmaya götürmüstür. Zaman içersinde de AYDIN'in kendisi tartisilir olmustur. Kime Aydin denecegi tartisilmaya baslanmistir. Bu süreçte birçok aydin insan türü ortaya çikmistir. Cumhuriyetin Aydini, cumhuriyetten yana tutum ve davranis gösteren kisi olarak belirlenmistir. Ancak Toplumun Aydini, Halkin Aydini kimdir sorularina hemen yanit verilememistir. Fildisi Kule'de oturan okumus da kendisini aydin olarak tanimlamistir. Okul ve medrese görmüs olanlar da kendilerince aydin olarak nitelendirilmislerdir. Fakat bütün bunlarin içinde HALK AYDINI kavrami önem kazanmis, AYDIN insana yeni tanimlar getirilmistir. Batili düsünürler AYDIN'i halka ragmen düsündügünü, dogru ve gerçek bildigini söyleyen kisi olarak tarif etmislerdir. Yani söylenecek ve söylenmesi gereken sey halki rahatsiz etse de, halkin hosuna gitmese de, oy kaybina neden olsa da halka söylenmelidir. Bunu söyleyebilen kisi AYDIN'dir.
Ancak bugün Türkiye'de cumhuriyet halka ragmen, halka dogruyu söyleyecek aydini yetistirmis degildir. Daha dogrusu halka dogruyu söyleyen, söyleyebilecek aydin cumhuriyetin hedefledigi kadar degildir. Bundan dolayi aydin, halktan, halk aydindan kopmustur. Yeni bir AYDIN tipi olan Müsteri Aydini çikmistir. Oysa Atatürk Halkevlerini halk-aydin beraberligini, Halk-Aydin dayanismasi gerçeklesmesi amaciyla kurmustur. Ancak Halkevleri ülkenin seçilmisleri tarafindan kapatilmislardir. Nedeni ilk bakista Atatürk ve cumhuriyet kurumu olduklari için kapatilmislardir diye düsünsek bile aslinda halkin uyanmasini, bilgilenmesini istemedikleri için kapatilmislardir. Bu durumda Halkevlerini, Köy Enstitülerini kapatanlara AYDIN demek mümkün degildir. Daha dogrusu onlari, Batili toplumlarda görülen aydin tipine benzetmek AYDIN'a hakaret olur.
Bugün Türk toplumunun elbet aydin insanlari vardir, ancak onlar halktan kopukturlar. Bu nedenle halkin aydini degildirler. Onlara Bati'da MÜSTERI AYDINI denmektedir. Müsterileri dolayisiyla halktan insanlarla konusmak elbet okumus kisiyi HALK AYDINI yapmaz. Halk Aydini ayri bir aydin tipidir. Cumhuriyeti kuranlar bu aydin tipini köye göndermeye çalismislardir. Fakat Atatürk'ün ölümünden sonra baslayan KARSIDEVRIM bu yolu kapamistir. Halka siyaset ve ticaret için gideceklere yol açilmistir. Halk da çok partili hayatta onlari çok iyi tanimis, bugün onlardan da partilerinden de sogumustur. Oysa aydinlarin halka verecekleri bir hesap ödeyecekleri bir fatura vardir. Onu bir gün halk onlardan soracaktir. " O gün / Tarafsiz aydinlar / Kitaplarinda, siirlerinde / Yer almayanlar / Her gün ekmek getirenler onlara / Süt getirenler / Çörek ve yumurta getirenler / Giysilerini dikenler / Arabalarini sürenler / Köpeklerine, bahçelerine bakanlar / Onlar için çalisanlar / Gelip soracaklar / Ne yaptiniz / Aci çekerken yoksullar / Içlerindeki sevgi / Ve yasam sönüp giderken” “Ne yaptiniz" diye soracaklardir.
" Tarafsiz aydinlari / Güzel yurdumun aydinlari / Cevap veremeyeceksiniz / Yiyip bitirecek sizi / Bir sessizlik kuzgunu / Yüreginizi bitirecek / Zavalliliginiz / Susup kalacaksiniz / Kendi utancinizla"
Sözümü Guatemalali sair Otto Rene Castllo'un Türkçe'ye çevrilmis bir siirinden alinti ile bitirdim.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol