Rahmetli Bülent Ecevit 1970’li yıllarda Başbakan iken özelleştirilecek devlet sektörü sırasında Ekonomik Güç olarak Halk Sektörü’nden sözetmişti. Devletin satılacak ekonomik kuruluşlarının Halk Sektörünün eline geçmesine özen göstereceklerini, tekliflerin öncelikle bu sektöre yapılacağını vurgulamıştı. Ancak böyle olmadı. Çünkü halk ekonomik gücü olan bir sektör değildi. Dün olduğu gibi bugün de halk bu imkandan yoksun bulunuyordu. Yani Halk Sektörü içinde yer alan esnaf, çiftçi, orta ölçekli ticaret erbabı borçluydu. Ekonomik zafiyet içersindeydi.
Çiftçiler için de 1960’lı yıllarda böyle bir araştırma yapılmıştı. Bu araştırmayı ilk Köy İşleri Bakanı olan Lebib Yurdoğlu yapmıştı. O sıra Ekonomik anlamda çiftçiler için Beyaz Sayfa açmak düşünülüyordu. Çiftçi rahatlatılmak isteniyordu. Ancak sonuçta görüldü ki çiftçi de esnaf gibi güçsüzdür, borçludur ve bu borçların şöyle veya böyle kapatılması zordur.
Bu araştırma ve çalışmalardan ortaya çıkan şey Türkiye’de HALK SEKTÖRÜ, ESNAF KESİMİ VARDIR FAKAT EKONOMİK GÜÇ DEĞİLDİR. Çiftçi maliyetlerin, giderlerin yüksekliğinden, kendisinin sattıklarının ucuzluğundan şikayetçidir. Esnaf ise marketlerden şikayetçidir. Marketler kentlerde ticari hayatı ele geçirmişler, esnafa giden müşterinin yolunu kesmişlerdir. Bu YENİ DURUM müşterinin de işine gelmiş, yılların Mahalle Bakkalı’nı olduğu yere bırakarak, markete yönelmiştir. Yeni Değişim’de esnaf kaybetmiştir. Bu durumu bazı yazarlar, ekonomistler, siyasetçiler zaman içersinde müşterinin değişmesine karşılık esnafın değişmediğine bağlamışlardır.
“MÜŞTERİ DEĞİŞTİ, ESNAF DEĞİŞMEDİ” olayı önemli bir tespittir. Türkiye’de bazı şeylerin, bazı kesimlerin değiştiği doğrudur. Bunların arasında değişmeyen, zamana uyum sağlayamayan esnaf türünü de koymak mümkündür. Marketler esnafın müşterisini daha ucuz satmak, herşeyi bulundurmakta yönünden kendine çekmiştir ama asıl müşteri kayması esnafın değişmemiş olmasından kaynaklanmıştır.
Atalarımız, “Zaman değişmekle ahkam da değişir” demişler. Doğru söylemişlerdir. Çünkü hayatın hiçbir sahnesinde duragan bir şey yoktur. Her şey değişmekte, hareket halindedir. Bu nedenle DEĞİŞİM’e direnmek olmaz. Siyasi anlamda muhafazakar olursunuz ama ticari ve ekonomik anlamda muhafazakarlık geriye düşmek demektir. Bugün Türkiye’nin en büyük sektörü kaybettiği müşteriyi ve piyasayı ele geçirebilmek için çareler aramakta, sıkıntılar yaşamaktadır. Sermayeden de kaybeden Türk Esnafı şüphesiz çareyi bulacaktır. Çünkü, çareler tükenmez.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol