TÜRKİYE ENDÜSTRİYEL TARIMA GEÇTİ Mİ?

Bugün ülkemizin tarım kesiminde, tarımla uğraşan 5 - 6 milyon insan vardır. Türkiye'yi bunar beslemektedirler. Karasaban kullandıkları zamandaki gibi.. Bugün Etiler'den kalma Karasaban kalmış görünmektedir. Ama belki Anadolu'nun kıyınsında köşesinde kalmıştır. Kalmışsa şayet, o kadar çok önemli değildir.
Cumhuriyeti kuranların tarım kesiminde ilk hedefleri çiftçinin eline demir ağırlıklı bir saban ve tırmık vermekti. Çünkü demir pulluk toprağı daha derinden karıştırıyor, altüst ediyordu. Ağaç arabadan demir aksamlı at arabaya geçiş de Cumhuriyetin eseriydi. Bir bilgiye göre ilk demir aksamlı at arabası 1930 başlarında Konya'da kullanılmaya başlanmıştı.
Kim ne derse desin pullukla sürülen, nadas tarlanın bereketi çok olmuştur. O yıllarda yani Cumhuriyetin ilk ve ilerleyen yıllarında ekinler biçilir biçilmez tarlalar sürülür, anızlar, kelime kalmış yerlerde otlar toprağa gömülür, toprak güneşe bırakılırdı. Yazın bir iki aylık güneş toprağı yakar, yeni bir berekete hazır hale getirirdi. Tarlaların sürülmesi, anızların toprağa gömülmesi, çürümeye bırakılması, toprağın güçlendirilmesi yeni bir bilgi değildi ama faydası daha iyi anlaşılan bir olaydı. O zamanlar anızlar yakılmazdı sonradan anızları yakma cehaleti çıktı. Nadasa bırakılmış toprağın beti bereketi fazlaydı, çiftçi de bunu biliyordu. Çiftçilikte traktör ve diğer ekipmanlar devreye girince çiftçilikte sanki bir devrim yaşandı. Tarlalar daha derinden sürüldü, toprak daha derinden karıştırılıp işlendi. Gübre ve sulama Türk çiftçisi için yeni bir faktör değildi ama yaygın biçimde kullanılması, yapay gübrenin, kaliteli tohumun tarlaya saçılması, bunun makinelerle yapılması bereket daha da artırmıştır. Traktör ve daha doğrusu tarımda mekanizasyon çiftçide bir ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ'ne neden olmuştur. Ancak tarlaya bol gübre atılmasının bol ürün vereceği şeklinde bir algılama yanlış olmuş, zaman içerisinde kireçlenmesine yol açmıştır. Biz çiftçi değiliz ama Türk çiftçiliğinin nasıl ve nereye doğru gelişip, değiştiğini bu vatanın bir insanı olarak merakla izlemeyi faydalı ve gerekli bulmuşuzdur.
Tarım hayatında, tarım kesiminde bu gelişme ve değişim sürecinde çiftçi devletin organları tarafından ne kadar bilgilendirilmiştir, tartışmalıdır. Çiftçi traktör ve ekipmanlarının köyde YENİ AĞALIĞIN, ZENGİNLİĞİN SEMBOLU olarak görmüş, 30 - 40 dönümlük tarlasına traktör satın almıştır. Bu anlayış yüzünden tarım kesiminde mekanizasyon hedefleri aşılmış, İSRAF EKONOMİSİ güdeme gelmiştir. Bundan 7 - 8 yıl önce Kırklareli Vali Yardımcılarından Erdoğan Özdemir'in İlimizde yaptığı bir araştırmada Kırklareli tarımda mekanizasyon hedeflerinin büyük ölçüde aşıldığı, atıl durumda bir makine, ekipman parkı meydana geldiği, bu alanda tarıma gereksiz yatırım yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu süreçte varılan sonuç şu olmuştur:
Ölçüsüz ekipman edinme israf olmuştur. Sulama ve gübreleme bilgisiz ve bilinçsiz olmuştur. Üretim hedeflendiği oranda artış göstermemiş, toprak hastalanmıştır. O kadar ki Kırklareli Toprak - Su kuruluşunun araştırmalarına göre Kırklareli'nde toprağın derinliklerine kadar zehirlendiği, suyun kirlendiği anlaşılmıştır. Ve tabii tarımda milli ekonominin hedeflerine varılamamıştır. Endüstriyel Tarım ortada kalmıştır. ORGANİK TARIM'a geçiş çalışanları içerisinde bütün bu sebepler vardır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol