"Trakya'da Kültür Varlıklarının Tarihe Etkileri" konferansı gerçekleşti

Kırklareli Şeker Pancarı Depoları Kongre Salonu'nda, "Trakya'da Kültür Varlıklarının Tarihe Etkileri" adlı konferans düzenlendi. 28 Mart Cumartesi günü saat 13.00'da başlayan konferansta, Prof. Dr. Mehmet Özdoğan sunum yaptı. Özdoğan, Kırklareli'de olmaktan dolayı büyük mutluluk duyduğunu, En huzurlu, en stressiz kentin Kırklareli olduğunu belirtti. Özdoğan, Kırklareli'nin kültürel anlamda da çok birçok ile nazaran çok önde olduğunu kaydetti

Kırklareli Kültür Varlıkları Derneği, Pınarhisar Çevre Platformu ve Kırklareli Belediye Başkanlığı'nın katkılarıyla Şeker Pancarı Depoları Kongre Salonu'nda "Trakya'da Kültür Varlıklarının Tarihe Etkileri" isimli konferans düzenlendi.
Birçok katılımcının olduğu konferansa, Kırklareli İl Genel Meclisi Başkanı Cavit Çağlayan, TMMOB Kırklareli İl Temsilcisi Dr. Erol Özkan, Kırklareli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ali Fuat Şeker de katıldı.
"Hep geride kaldığımızı gördük"
Programın açılış konuşmasını Kırklareli Kültür Varlıkları Derneği Başkanı Erdoğan Kantürer yaptı.
Kantürer şunları söyledi; "Kırklareli Belediyesi'nin katkılarıyla ve Pınarhisar Çevre Platformu ile birlikte sizlere düzenlediğimiz bu etkinliğin yararlı olacağını umuyoruz. Buraya gelerek, tarihe, kültüre ve bilgiye ne kadar önem verdiğinizi gösterdiniz.
Kırklareli ve Trakya bu bağlamda çok ileride. Ama diğer taraftan, Avrupa'da ilk üniversite 13. yüzyılda açılmış, Osmanlı'da ilk üniversite 19. yüzyılda açılmış.
Avrupa'da ilk matbaa 15. yüzyılda kurulmuş, Osmanlı'da, o da yalnızca İstanbul da, 19. yüzyılda ilk matbaayı kurmuş.
Avrupa'da ilk gazete 16. yüzyılda basılmış, Osmanlı'da ancak 19. yüzyılda İstanbul da basılmış. Avrupa'da ilk arkeoloji toplantıları 16. yüzyılda başlamış, Türkiye'de ise ilk bilimsel arkeoloji çalışması Osman Hamdi Bey ile birlikte 19. yüzyılın ikinci yarısı ile başlayabilmiş" dedi.
"Burada olmak bana büyük
mutluluk veriyor"
Kantürer'in ardından sözü devralarak sunum yapan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ise şöyle konuştu; "En huzurlu en stressiz kent ve en kültürlü kent. Burada olmak bana büyük mutluluk veriyor. Kendimi artık buralı gibi hissediyorum. Kültür coğrafyalarının kesişme noktası.
Bir yanda Asya'yla Anadolu, öbür tarafta Karadeniz ve Akdeniz havzası.
Bir yanda kültürlerin bağlandığı temas ettiği bir nokta. Böyle noktalar dünyada çok azdır. Bu bölgenin kültür tarihi sadece burası için önemli değil. Bütün bu çevresindeki interlandındaki bölgeleri anlamak için burada ne olduğunu bilmek gerekir.
Ve maalesef Trakya bölgesi dünyada en az araştırılan yerler arasındadır. Ve bütün kültür tarihinin sorunları burada düğümlenip kalıyordu ve birtakım spekülasyonlara yol açıyordu.
Bu nedenle burada ne vardı sorusuyla buraya geldik. İlk başta 1979-80 yılında burada başladığımız zaman, benim esas çalışmalarım Güneydoğu Anadolu'daydı. O zamanlar benim ilgilendiğim dönem ilk üretim dönemiydi.
O zaman en çok tartışılan konu da Avrupa'da üretim toplumları Anadolu'dan bağımsız mı başladı, yoksa Anadolu'dan mı geldi sorusuydu. Bunun düğüm noktası Trakya'ydı.
Ve biz de dedik ki Trakya'da kısa bir araştırma yaparsak bu sorunun çözümünü buluruz. Bu kültür sorununa çok kısa bir çözüm buluruz dedik.
Ya buradan Anadolu malzemesi gelecek, ya Avrupa malzemesi gelecek ona göre de sonucu alırız dedik.
O zamandan beri de buradayız. Daha bir sonuç alamadık. Ama korkunç bir tahribat vardı. Her yer her an tahrip oluyordu. Ve buradaki kültür varlıkları hiç belgelenmeden hiçbir, arkeologun eli değmeden yok olup gidiyordu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol