25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla düzenlenen panelde konuşan Kırklareli Valisi Esengül Civelek, şiddetin tüm insanlığın ortak sorunu olduğunu belirterek “Şiddet, dil, din, ırk, milliyet, sınır, coğrafya, eğitim tanımıyor. Şiddetin türü, tipi, ülkeden ülkeye değişse de sonuçta üzülerek ifade ediyorum ki şiddetin mağdurları kadınlar ve çocuklar” dedi.
Kırklareli’nde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Bütüncül Yaklaşım” konulu bir panel gerçekleştirildi. 24 Kasım Perşembe günü 16.30’da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü görselinin izlenmesiyle başlayan panelin açılış konuşmasını Kırklareli Valisi Esengül Civelek, yaptı. Vali Civelek, “Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü dönemimde birlikte çalıştığım ancak müsteşarlığa geçerken makamı devrettiğim Genel Müdür arkadaşım ve Genel Müdür Yardımcısı arkadaşım da bugün bizlerle birlikteler. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü ancak yarın var olan yoğun programımız nedeniyle bugün kadına yönelik şiddetin önlenmesi, mücadelesi, şiddetin olumsuz etkileri, şiddet mağdurlarına karşı devletimizin sağladığı destekler ve yasal haklar konusunda sizleri bilgilendirmek üzere kadına yönelik şiddet konusunda özellikle de bilinç arttırmak, farkındalık ve duyarlılık yaratmak üzere bir aradayız. Gerek uluslararası yükümlülüklerimiz gerekse ulusal düzeyde gerçekleştirdiğimiz tüm yasal düzenlemelere rağmen dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddet ciddi bir toplumsal sorunumuzdur. Şu anda, şu dakikalarda belki çok değişik yerlerde hemcinslerimiz şiddete maruz kalıyor olabilirler” dedi.
Şiddet, dil, din, ırk, milliyet, sınır, coğrafya, eğitim tanımıyor
Şiddetin tüm insanlığın ortak sorunu olduğunu belirten Vali Civelek, “Şiddet, dil, din, ırk, milliyet, sınır, coğrafya, eğitim tanımıyor. Şiddetin türü, tipi, ülkeden ülkeye değişse de sonuçta üzülerek ifade ediyorum ki şiddetin mağdurları kadınlar ve çocuklar, aramızda beyler var. Üzerlerine alınmasınlar ama uygulayıcısı da erkeklerdir. Kadını fiziksel, ruhsal, sosyal, ekonomik açıdan olumsuz etkileyen şiddet, şiddetin her türü ve tehditi kadınların bir şekliyle korkmasına, güvensizlik duymasına ve toplumsal yaşamın her alanında başarısız olmasına neden oluyor. Şiddet korkusu kadınları öyle bir baskı altına alıyor ki kadın kimlik sorunu yaşıyor. Kadın kendisine olan özgüvenini kaybediyor. Kadın kendisini geliştiremiyor. Hepimizin barındığı, beslendiği, kendimizi fevkalade güvende hissettiğimiz ailenin içinde var olan şiddet ise fazlasıyla gerek çocuklar, gerek kadınlar için inciticidir, yaralayıcıdır. Bir çocuğun kadına yönelik, annesine yönelik şiddeti her gün aile içinde babasından bir davranış olarak görmesi gerekmiyor. Bir kez bile annesine karşı uyguladığı aşağılayıcı davranışı gören çocukların bütün bir yaşamı olumsuz etkileniyor. Ailede tanık kız çocuğu var ise, şiddeti bir kader olarak kabul ediliyor. Çaresizlik içerisinde öğreniyor ki babam da annemi döverdi. Bu benim kaderim. Eğer şiddete tanık erken çocuk ise ailesinde, çevresinde gördüğü şiddetle ilgili ileriki yaşamında uyguladığı, başvurduğu şiddeti yaşadıklarından dolayı meşru göstermeye çalışıyor. Yapılan çalışmalardan biz şunu biliyoruz. Şiddete tanık olan çocuklarımız ruhsal davranış bozukluğu sergiliyor. Kendileriyle ve çevreleriyle barışık değiller. Derslerinde başarısızlar ve ileriki yaşamlarında da şiddet uygulamaya, şiddete başvurmaya meyilliler. Oysa biz çocuklarımız için, gençlerimiz için her platformda onları umudumuz olarak, geleceğimizin teminatı olarak tanımlıyoruz. Ama şunu biliyoruz ki şiddet ortamında büyüyen çocuklarımız her zaman için bizi endişelendiriyor. Peki değerli katılımcılar şimdi birlikte çalıştığım arkadaşlarım da bunu çok iyi bilirler. Kadın ne yapıyor da şiddete maruz kalıyor? Şiddetin nedeni ne olabilir? Neden şiddet yaşanıyor? Şiddetin nedeni ne olursa olsun, şiddet kabul edilebilir bir olgu değildir. İster yemeğini güzel pişirmesin, ister ütüsünü iyi yapmasın, ister kayınvalidesiyle, görümcesiyle iyi geçinmesin, ister ekonomik yoksunluğu dır dır dır dır her gün söylensin bunlar şiddetin nedeni olamaz. Çünkü şiddetin nedeni yoktur. Kadına yönelik şiddet yasalarımızda bir suçtur. İnsan hakkı ihlalidir. Peki biz ülke olarak uluslararası sözleşmelere taraf olduk. Ulusal düzeyde de yasalarımızda öyle güçlendirmeler yaptık ki şiddetin önlenmesi, şiddetle mücadele edilmesi ve şiddet mağduru kadınların korunması için. Ama bizim kadınlarımız ne yapıyor? Utandıkları, çekindikleri, korktukları için yaşadıklarını, başlarına geleni maruz kaldıkları şiddeti kimseyle paylaşmıyor. Ne anneye söyleyebiliyor, ne babaya söyleyebiliyorlar, ne de en yakın arkadaşlarına anlatabiliyorlar. Şiddet içlerinde bir eziklik, bir incinme, bir yara olarak kalıyor. Biz bütün bu düzenlemeleri yaptık. Ama bu anlayış kadınımızın yasal süreci, yargısal süreci başlatmaması da şiddetle mücadelenin önünde bir engel oluyor” diyerek düşüncelerini aktardı.
‘Topyekün seferberlik halinde
sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz’
Son olarak devlet politikalarıyla birlikte iş birliği içinde mücadele etmeleri gerektiğini söyleyen Vali Civelek, “Değerli katılımcılar kadına yönelik şiddet ailenin dolayısıyla toplumun yapısını bozuyor. Şiddeti toplumsal birlikteliğimize, toplumun daha iyi sağlık düzeyine ve sürdürülebilir kalkınmamıza tehdit olarak görmemiz gerekir. Anayasamızın 41. maddesinde belirtildiği üzere aile toplumun temelidir. Aileyi oluşturan bireylerin, kadının çocuğun korunması, maddi, manevi gelişimleri ve kişisel güvenlikleri anayasamızda güvence altına alınmıştır. Ailenin korunmasına ilişkin her türlü tedbiri almak da devletimizin görevidir. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet politikasıdır ve azimle, kararlılıkla bu politikanın uygulanmasında tüm kamu kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, STK’lar, medya, özel sektör topyekün seferberlik halinde, iş birliği, güç birliği halinde bu sorumluluklarını yerine getirmek durumundadır. Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken birbirimize sevgi ve saygı duyarak, barış, huzur, refah içerisinde yaşadığımız yarınlar diliyorum” şeklinde konuştu.
Vali Esengül Civelek’in konuşmasının ardından Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nden Erdoğan Kara, Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden Burcu Devrim Kahraman, Kırklareli Barosu’ndan Avukat Sevda Tandoğan, İl Emniyet Müdürlüğü’nden Ragıp Tunç, birer sunum yaptı.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol