ÜNİVERSİTELERDE YAPILAN BİR ANKETİN SONUÇLARI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR

Türkiye'de üniversitelerin ciddi biçimde sorunları olduğu bilinen bir şeydir. "Her il'e bir Üniversite" amacıyla açılan üniversiteler ciddi sorunlarla karşılaşmışlardır. Bina, araç gereç yetersizliği ve de öğretim üyesi yetersizliği sorunların başında gelmektedir. Geçmişte İlkokullular "BİR MÜDÜR BİR MÜHÜR" le açılmışlardı. Bazı İllerde bazı üniversitelerin böyle sıkıntılarla açıldıkları basında yer almıştı.
Üniversiteler İlkokul değildir. Bilim yuvalarıdır. Açılacak üniversite için öncelikle öğretim yapılacak binalara öğretim elemanlarına, öğrenci yurtlarına, pansiyonlara ihtiyaç gösterir. Açılacak üniversitede ilim yapılacaksa, iyi öğrenci yetiştirilmesi düşünülmüşse bu imkanlar elde olmadıkça üniversite açma halkı aldatmaktır. Çünkü eğitim öğretim ortamı yaratmak zordur.
Üniversitelerimiz öyle veya böyle açılmış, öğretim yapmaya başlamışlardır. Ancak üniversiteler yer ve hoca yetersizliği ile açılmışlardır. 5-6 yıl önce tanıştığımız bir üniversite hocası bize Türkiye üniversitelerinin öncelikle öğretim elemanı sıkıntısı çektiğini, şuan üniversitelerin 150 bin dolayında öğretim üyesine ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Bu elemanları istesende hemen temin etmek, yetiştirmek mümkün değildir. Öğretim elemanı yetiştirmek için en az 20 yıla ihtiyaç vardır.
Üniversitelerimizin sorunları yalnız bunlar da değildir. Üniversitelerin idari sorunları da vardır. Yardımcı Doçent sorunu üniversitelerde eleştiri konusudur. Doktora Tez Sorununu da eleştirenler vardır. Nitekim yakın bir zamanda üniversitelerimizde yapılan bir ankette bu şikayetler su yüzüne çıkmıştır. Cumhuriyet Gazetesi’nin son BİLİM TEKNOLOJİ sayısında Orhan Bursalı yazdığı "FIRSAT BULSALAR YÜZDE 84'Ü ÜNİVERSİTEDEN KAÇACAK" başlıklı yazısında bu ankete değinmiş, açıklamarda bulunmuştur.
"ÖĞRETİM ELEMANLARI DERNEĞİ" tarafından yapılan ankette 1955 akademisyen ile görüşülmüştür. Akademisyenlerin yüzde 84'ü üniversitelerden ayrılmak istediklerini, yüzde 59'u ise üniversite değiştirmeyi düşündüklerini söylemişlerdir. Maaşlarının azlığından yakınılmıştır.
Görülüyor ki üniversite açmak ilkokul açmaya benzemiyor. İlim yuvaları açılmadan önce ön bir çalışma gerekiyor. Ne kadar ve ne gibi imkanlar olduğunun bilinmesi gerekiyor. Öğrencilerin YÖK'ten de yakınmaları var. Gerçekte ülkemizde herkes, herkesten, her kurumdan şikayetçidir. Bir kez taşlar yerinden oynamamış olsun. Şikayetler, sızlanmalar başlar. Bizim öyle bir yapımız vardır.
Bu vesileyle Kırklareli Üniversitesinden de söz etmek istiyorum. Üniversitemizin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Sayın Mustafa Aykaç'ı geldiği zaman A.Ü. Açıköğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi Öğretim Görevlisi Münür Saygın ile ziyaret ettik, kitabımızı imzalayıp verdik. "Kırklareli bu kitabın içinde" dedik, kartını aldık. Fakat bir daha ne o bizi gördü ne de biz ikinci defa üniversiteye uğradık. Üniversite hakkındaki bilgilerimiz bizim gazetede çıkan haber ve Sayın Rektörün açıklamalarındaki bilgilerden ibaret. Ancak şunu söyleyebilirim ki Sayın Prof. Dr. Mustafa Aykaç üniversiteyi kurmakta başarılı olmuştur. Sezarın hakkını Sezara vermek gerekir. Kırklareli kendilerine fazla imkan verememiş dahi olsa Sayın Aykaç kuruluş itibariyle örnek olacak bir üniversitenin peşindedir. Kendilerine, yardımcılarına, mesai arkadaşlarına başarılar dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol