"UYAN ÇAKIRIM UYAN UYANMAN ZAMANI GELDİ"

Hayatta insan zekasının beklenmedik zamanda parladığı, yaratıcı olduğu anlar vardır. Burdan zekanızda şimşek çakar gibi bir durum, bir düşünce meydana gelir ve işte o zaman ne düşünmüşseniz o bir eser olarak ortaya çıkar.  İnsanın böyle zamanlarına "YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR" derler. Örneğin Fransız Milli Marşı böyle bir zamanda yazılıp bestelenmiştir. Mehmet Akif, Türk Ulusal Marşı'nı kendisinin yaratıcı bir an geçirdiği zaman yazmıştır. İnsanlığın Büyük Eserleri'ni meydana getiren yazarlar, sanatçılar ve onlar böyle zamanlarda yaptıkları ile zirveye çıkarlar. Ancak bazı kimseler her zaman YARATICIDIRLAR. Atatürk bunlardan biridir. Kısa ömründe hep yaratıcı olmuştur. Bizim kuşağın tanıdığı, yeni kuşakların ise hiç bilmedikleri Karahıdırlı Halil Tekin Bucaklı böyle biriydi.
Halil Tekin Bucaklı benim çok yakından tanıdığım bir "DÜŞÜNEN ADAM"dı. Devletin üst düzey bürokratlarından biri idi. Kırklareli'nde" KARAHIDIRLI HALİL BEY" olarak anılıyordu. Oysa Karahıdırlı değildi. Vize'dendi. Eşi Karahıdır Köyünden (Mahallesinden) idi.
Kırklareli'nde KARAHIDIRLI, Ankara'da "FRANSIZ HALİL" olarak söylenen Halil Tekin Bucaklı idareci idi. Fakat şairliği de vardı. Onun bu tarafını bilen çok azdı. "Trakyalı Dertli Mustafa "diye imza kullanıyordu. 1954 yılında Şeker Hastalığından gözleri kör olunca ona 22 yıl kitap okudum. Zira kendisi kitap okuma tiryakisi idi. Kitabı çocuklar gibi seviyor, okşuyor, öpüyordu. Mesela çok kitabım onda kalmıştır. Geri vermemiştir. Biz onun bu yanını anlayışla karşılardık.
1953 yılıydı. Atatürk'ün naaşı Ankara Etnografya Müzesi'nden alınıp Anıtkabir'e taşınacaktı. Onun için cenaze töreni düzenlenmişti. Atatürk'ün naaşının Ankara Etnografya Müzesi'nden Anıtkabir'e taşınmasını radyoda ünlü şair Behçet Kemal anlatıyordu. Halil Tekin Bucaklı bir tören sırasında Ankara'da bir yere oturmuş, ÇAKIRIM ŞİİRİ'ni yazmıştı. Şiir "UYAN ÇAKIRIM UYAN/UYANMAN ZAMANI GELDİ" adını taşıyordu. Çocuklarının dahi bilmedikleri bu şiiri saklamam, arşive koymam için bana vermişti. Bir ON KASIM'da Atatürk 'ü anarken okumuş, Yerel Gazetelerde yayınlamıştık. şiir "ÇAKIRIM" diye başlıyordu.
"Bırakın dostlar, İlişmeyin
Uyuyor işte.
Ne süslü yorgan ister
Ne atlas örtü.
İçimin ateşidir: Bakın rengine.
Yeter     O'na bu örtü,
Süslüdür üstü.
Sarılmıştır o işte
Dengine."
Bu şiir iki sayfadır. 1957 yılında Ankara Ordanat Okulu'nda Yedeksubay öğrencisi iken sıra arkadaşım rahmetli Opera Bestekarı Nüvit Kodallı beste yapması için vermiştim. Kodallı bu şiiri "ÇAKIRIM ORATORYASI" adı ile besteleyecekti. Fakat mümkün olmadı. Besteleseydi Ankara Opera Sanatçısı Özcan Sevgen okuyacaktı. Bu ünlü şiir şöyle bitmektedir:
"Uyan, Sen, aydın günümüz bizim.
Uyan, şu devranda ünümüz bizim.
Uyan, Sen: has bahçe gülümüz bizim.
Binbir çeşit karanlığa
Yanan nurumuz, günümüzde bizim.
Uyan, uyan canımız uyan
Uyan, sen bizim özbabamız uyan,
Uyan ÇAKIRIM uyan
Uyan, zamanın geldi. 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol