Tarihler Roma halkının üçte birinin kölelerden oluştuğunu yazarlar. Tarihte UZAK TRAKYALI olarak anılan Spartaküs Türkiye Trakya'sının bir kasaba pazarında Romalılara KÖLE olarak satılmıştır. Köleliğin aşağılık bir iş, bir çalışma, yaşama biçimi olduğunu gören Spartaküs günlerden birgün Roma'ya karşı ayaklanmış, daha sonra kölelikle mücadele ÖZGÜRLÜK KAHRAMANI olarak tarihe geçmiştir. Bizim ilk bilgilerimize göre Spartaküs Pınarhisar'ın Poyralı Köyü ile İslambey Köyü arasında tarihte yaşamış ve yöreye kendi adlarını vermiş olan PARPARA KAVMİ'ndendir. Bulgarlar Spartaküs'ü bir Bulgar kahramanı olarak bir yere büstünü koymuşlarsa da bunu Kahramanlara ihtiyaçları olduğu için yapmışlardır. Neyse, Spartaküs dünyada kölelikle mücadele tarihinin ilklerinden biridir. Birçok kez filmlere konu olmuştur. Kırklareli onun bir yere adını vermekte veya büstünü koymakta gecikmektedir.
Tarihte kölesi olmayan toplum ve devlet yoktur. Mesela Mezopotamyalılar Dicle-Fırat arasında kalan arazilerde, bataklıklarda Afrika'nın yoksul ve fakir zencilerini köle olarak çalıştırmışlardır. Gemiler Asya'nın yoksul insanlarını Avrupa'nın zengin ülkelerine köle olarak taşımışlardır. Zaman içersinde Kölelik bir ticaret nedeni olmuştur. Özellikle Akdeniz ülkeleri daha uygar ülkeler oldukları için yoğun biçimde köle çalıştırmışlardır. Esir alıp satan pazarlarda dünyanın yoksul insanları satılmayı, takas edilmeyi beklerlerdi. Mesela 1700'lü yılların sonuna doğru Afrika pazarlarına getirilen esir köle sayısı 6-7 milyon dolayında idi. Özellikle kadın ve çocuk köleler daha yüksek fiyata alıcı buluyorlardı. Batı uygarlığının temelinde köle ticareti vardır. Osmanlılar da Köle Ticareti yapmışlardır. Ancak Osmanlıların köle ticareti yaptıkları çok geç kitaplara geçmiştir. Ehud R. Toledano adlı bir yazar "OSMANLI KÖLE TİCARETİ" adını taşıyan kitabında buna değinir. Batılı ülkelerde zaman içersinde cazip ve karlı ticaret konusu haline gelen kölelik Osmanoğulları’nı da etkilemiş, onlar da bu işi yapmışlardır. Bursa'nın ticaret hayatında köle pazarları vardır.
Kitapta anlatıldığına göre Osmanlılar Afrika ile Kafkas ülkelerinden köle ithal etmişler, buralardaki köle pazarlarının müşterisi olmuşlardır. Afrika ülkelerinden zencileri toplayıp pazarlamışlardır. Bu karlı işi yıllarca sürdürmüşlerdir. Kafkaslardan Çerkez ve Gürcü köleleri toplayıp getirmişler büyük kent merkezlerinde köle satışı yapmışlardır. Osmanlı pazarlarından köle satın alanlar daha ziyade ekabirler, zenginler, sosyeteye mensup olanlar, bağda, bahçede, işyerlerinde çalıştırma ihtiyacı duyanlar köle almışlardır. Ancak zaman içersinde dünyada olduğu gibi Osmanlılarda da köle ticaretine karşı olanlar çıkmış, insan hakları kapsamında köle ticareti giderek ilgi nedeni olmaktan çıkmıştır. Ancak sanayileşme ilerleyip yaygınlaşınca bu kez Emek Sömürüsü başlamıştır. İşsiz ve yoksul insanlar maden ocaklarında, ormanlarda, fabrikalarda ve yol yapımlarında, bataklıkların kurutulmasında, yük indirip bindirmede ileri ülkelerin sömürüsü olarak kullanılmışlardır. Asyalı ve Afrikalı yoksullar modern çağın köleleri gibi çalıştırılmışlardır. Sonuç itibariyle kölelik yüzyıllarca sürmüş, 20. yüzyılın başlarında ortadan kaldırılmıştır. Köleliğin kaldırılması insanlığın kurtuluşu olmuştur. İnsan Hakları kölelikle mücadele ile ortaya çıkmıştır.
Huzurlu bir yıl dileği ile yeni yılınız kutlu olsun.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol