"Ulusal Bir Mesele" bakış açısıyla çözüm getirilmelidir"

CHP Tunceli Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Gürsel Erol, CHP Kırklareli İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Son dönemde daha da şiddetlenen ve büyüyen terör olaylarını anlatmak, çözüm yollarıyla ilgili üretilen fikirleri partililere aktarmak adına Kırklareli'ni ziyaret eden Erol, geçmişten günümüze terörün ne boyutlara ulaştığını değerlendirdi 

07 Mart 2016 Pazartesi günü saat 11.00'da CHP Tunceli Milletvekili ve PM Üyesi Gürsel Erol, CHP Kırklareli İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Doğu illerinde yaşanan olayları, batı illerinde yaşayan partililere anlatmak ve çözüm yolları üretebilmek adına gezdiğini söyledi. Ziyarette ilk olarak CHP Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur bir konuşma yaptı. Başkur, "Şu an aramızda PM üyemiz, Tunceli Milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol, kentimizi onurlandırdılar. Sol dendiğinde bana göre akla gelen önemli kentler var. Bir tanesi yaşadığımız kent Kırklareli ise, bir diğeri de Tunceli'dir. Değerli arkadaşlar kendilerinden vekilimiz bahseder, bahsetmez bilmiyorum ama o Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün önemli silah arkadaşlarından Diyap Ağa'nın torunudur" diyerek sözü Gürsel Erol'a devretti.
"Bu mesele hepimizi ilgilendiriyor"
Kırklareli ziyaretinde ev sahipliği yapma teklifini Kabul eden İl Başkanı Ünal Başkur ve yalnız bırakmayan parti üyelerine teşekkür ederek sözlerine başlayan Erol, şunları söyledi
"Sayın Başkanımız konuşmasının başında benim Diyap Ağa'nın torunu olduğumu ifade etti ama ben size Diyap Ağa'nın kim olduğunu anlatmak istiyorum. Bu anlamda 1919 yılında yaşanmış bir gerçeği size anlatmak isterim. 1919 yılında Atatürk Erzurum Kongresi'nden, Sivas'a geçerken, Vahdettin Elazığ Valisi Ali Galip beyi arayarak talimat verir. Atatürk'ün Erzurum'dan Sivas'a geçerken, yerel milisler tarafından önünün kesilerek, suikast sonucunda öldüreceğini söyler. Diyap Ağa, Rus Savaşı'nda Sivil Milislerin başında Albay Rütbesi ile savaşan birisi. Bölgede son derece bilinen, silahlı gücü olan, aşiret anlamında çok büyük birisi. Elazığ Valisi Ali Galip bey, Diyap Ağa'ya bir teneke altın verir. Verme gerekçesi, Atatürk'ün Erzurum'dan Sivasa geçerken suikast sonucu öldürülmesi. Ama bu bilgi Atatürk'e çoktan gitmiştir. Diyap Ağa, Dersimli milisleri yanına alarak, Erzurum'dan Sivas'a geçerken, Atatürk'ün yolunu keser. Atatürk'ün emir subayı; "Paşam Dersimli milisler yolumuzu kesti. Çatışalım mı?" diye sorunca Atatürk de; "Dersimlilerden bize zarar gelmez, çatışmayın" diye talimat verir. Bunun üzerine Diyap Ağa Atatürk'ün yanına giderek, Ali Galip beyden aldığı bir teneke Atatürk'e verir. Der ki; "Paşam İstiklal Savaşı'nda bu altınlar size lazım olabilir, bunlar bize sizi öldürmemiz için verilen altınlar. Bunları size getirdik. Bizim dışımızda da yerel milisler size suikast düzenlemek toplanmış, tutulmuş olabilir. Sivas'a kadar size eşlik etmek isteriz" der ve Sivas'a kadar eşlik eder. Sonra TBMM açılınca, o günkü adıyla Dersim Milletvekili olarak Atatürk Diyap Ağa'yı meclise çağırır.
Bir konuşmasında, bir önerge verilir Kürt Meselesi ile ilgili tartışma açılır. Diyap Ağa söz isteyerek kürsüye çıkar, beyler der; "Diyanetimiz bir, dinimiz bir, felsefemiz bir, kuranımız bir, peygamberimiz bir. Niye bu ayrılık, gayrılık?" diye bu olaya bakış açısını daha 1920 yılında ortaya koyar. Ben Diyap Ağa'nın torunuyum ve Atatürkçülük, Atatürk ve Cumhuriyet geleneğinden gelen bir ailenin bireyiyim. 1919'larda büyük dedemizin Cumhuriyetin değer yargılarına olan bakış açısı neyse, 96 yıl sonra ben onun torunu içerisinde aynı siyasi çizgide, aynı parlamentoda aynı mücadeleyi vermekteyim. Bölgeyle ilgili aslında benim bu gezilerimdeki amaç, sorunun doğuda olduğu, çözümün ise batıda olduğu konusundaki bir söylemle, ülkemizde yaşanan sorunla ilgili kendi bakış açımı ve bu olayla ilgili süreci anlatmak adına bir gezi programı düzenledik.
"Dünden bugüne büyüyerek
devam eden bir mesele"
"PKK terör örgütünün ilk eylemi, 1984 yılında Eruğ katliamıyla başlar ve 2016 yılına kadar toplam 10 bin kamu görevlisi şehidimiz var, bölge insanı ile birlikte 40 bin can kaybı var. Bölgede 3 bin 428 köy boşaltılmış ve yaklaşık 4 milyon insan göçe zorlanmışlar. Bu işin bir de ekonomik boyutu var. 1.5 Trilyon Dolar terörle mücadelede bir kaybımız var. Bu resmi ağızdan, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un açıkladığı bir rakam. 1.5 Trilyon denildiği zaman, parasal olarak boyutları algılanamayabir ama 1.5 Trilyon dediğiniz zaman akla bin tane Boğaz Köprüsü geliyor, 833 tane MARMARAY geliyor, 375 tane Atatürk Barajı'nın maliyeti geliyor. Yani müthiş bir kaynak harcaması. Ayrıca bu süreçte 6 Cumhurbaşkanımız değişmiş, 10 Başbakanımız değişmiş, 11 Genelkurmay Başkanımız değişmiş ve 20 hükümet değişmiş. Her parti kendi bakış açısıyla bir müdahale etme politikası geliştirmiş ama hiçbirisi başarılı olamamıştır. Ve bundan kaynaklı benim bu sorunla ilgili bir tespitim var. Bu sorun yalnızca bir siyasi partinin ya da bir hükümetin çözebileceği bir sorun değildir. Bu sorun artık bir ulusal meseledir. Ve ulusal bir değer yargısıyla görülmelidir ve ulusal bir mesele bakış açısıyla çözüm getirilmelidir."
Erol'un konuşmasını tamamlamasının ardından toplantı basın mensuplarına kapalı olarak devam etti.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol