"Çok yardimsever bir toplum olduk!" dedi bir arkadasim.
Bosluguma denk geldi. Anlayamadim birden. Düsünüp kaldim mi, yoksa düsünmenin biçimini bile yakalayamadim mi ne…
"Yani," dedi, "yardim almayi, yardim edilmeyi çok sever olduk."
Jeton bu ya, langirt diye düstü birden.
Birkaç saniye içinde sayisiz "yardim" olayi geldi bellegime. Bir de fikra:
Erzurum'da dadasin biri demi kararinda birakamamis. Asiriya kaçmis. Ardindan, ay isiginda evin yolunu tutmus. Åzehir merkeziymis demek ki, yarim kalan klasik belediye hizmetinin azizligine ugramis. Çukura düsmüs anlayacaginiz. Gecenin bir yarisi baslamis bagirmaya: "Yarim eden yoh miii? Yardim edecah bir Müslüman yoh miii?"
Ordan geçen Erzurum yerlisinden biri duymus sesi. Sesin geldigi yana yürümüs. Asagi bakmis. Suratina içki kokusu vurunca, "Ula, sen içkilisen!" demis.
"Heee!" diye karsilik vermis dadas.
"Ula, bah! Seni kurtariram emme, söz ver bir daha içki içmeyecahcan!"
Bunan üzerine belediye hizmet çukurundaki dadas seslenisini sürdürmüs: "Ula yardim edecah baska Müslüman yohmii?"
Bereket ki bizde yardima muhtaç ne kadar insan varsa, yardim edecek bir o kadar Müslüman var.
"Hep bana" kültürü öylesine yayginlasti ki günümüzde.
Hele de simdilerde ramazan ya. Özellikle büyük sehirler yemek çadirlariyla bezeli. Adina "iftar çadiri" diyorlar.
Sen Eminönü meydanina kur çadiri, kimin yemek yiyecegi belli olmaz.
Günümüzde yardimlar çikar amaçli oldu.
Gerçi, köylü, komsusuna yardimci olmak için can atmiyor. Komsusunun yanar yikilir dökülür isi de olsa görmezden geliyor veya göremiyor. Artik köylük yerlerde komsu komsuya imeceler tarihe karisti. Komsu, yardim amaçli eline keser, kazma, kürek almiyor artik. Yirmi, otuz yil önceleriydi o, en küçügünden, en büyügüne, en önemsizinden, en önemlisine kadar, komsu komsuya dayanisarak yapilan isler.
Åzimdilerde kimse kimsenin yardimina gitmeyi düsünmüyor da…
Bir yerlerden yardim beklemek, yardim almak, yardim görmek beklentisinden de kendini kurtaramiyor bir türlü.
Teknoloji gelistikçe insanlari birbirinden uzaklastirdi inadina. Yakinliklar tükendi.
Teknoloji, insanlarin yüreklerini sagirlastirdi adeta.
Paylasimi bitirdi. Hani, maddi paylasimi bitirdigi gibi manevi, maddenin disinda kalan gönülsel, yüreksel paylasimlar da buharlasti.
Bunu bile bile insanlar, kendileri yardim almak, destek görmek güdüsünden siyrilamadilar.
Devlet kademelerinin isimsiz basliklar altinda yaptigi yardimlara da ayrica akil sir ermiyor hani. Sanki siyasal amaçli gibi geliyor insana. Yardim duygusunu oya çevirmek…
Kusku yok ki, bu yardimlari hiçbir siyasal kisi veya kurum kendi kesesinden yapmiyor. Ya devlet kasasindan, ya sponsor kiyagindan, ya kayirmacilik ayagindan…
Istanbul'da belediyeler yillarca kendine yakin insanlari ve haneleri belirledi ve onlara kömür basta olmak üzere çesitli yardimlar ulastirdi.
Ayni zihniyet simdi ülke geneline yayginlasti.
Vatandasina sosyal haklarini, isine uygun ücreti, insan gibi yasam kosullarini çok gören zihniyetin…
Böylesine kayit disi yardimlari yaparken nelere basvurdugunu, neleri kullandigini, hangi katakullilere saptigini bilemiyoruz tabi.
Böylesi gerekli gereksiz bagislari yapmak yerine, daha bir örgütlü davranarak, gerçek gereksinim sahibi kurum ve kuruluslara daha bilinçli ve sistemli bir katki yapmak daha anlamli, daha mantikli degil midir?
Bakmayin kem-küm ettigime.
Anlayan anlar.
Insanlar verirken de onurlu olmali…
Alirken de onurlu kalmali.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol