YENİ BİR TARTIŞMA KONUSU/TAŞRADA EDEBİYAT VAR MI?

Bir süre önce İstanbul'da "TOPLUMSAL HAKLAR ve ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ" tarafından Kadir Has Üniversitesinde düzenlenen "Taşradan Geliyorum Taşradan… Taşra ve Edebiyat Sempozyum"u konusu konuşulup tartışıldı. Doğrusu ya ilginç bir konu, ilginç bir tartışma. Konuyu tartışan yazarlar, edebiyatçılar sonuçta şunda karar kıldılar ki, "Türkiye'de edebiyatın merkezi, taşrası yoktur. Olsa olsa, tüm varlığı ile kağıdın yüzeyidir, kalemin kağıda değdiği yerdir edebiyatın merkezi. Çünkü masanın başında, kelimelerin arasında yaşar durur yazar".
Türk edebiyatı büyük kentlerde oluşmuş bir edebiyattır. Bu edebiyatın yazarları, şairleri, öykücüleri taşrayı malzeme olarak kullanmışlardır. Taşra, büyük kültür merkezinin uzağında kalan yerlerdir. Sözgelimi, İstanbul'a göre Kırklareli, Edirne, Tekirdağ taşradır. Bu yerleşim birimlerinde yaşayanlara TAŞRALI denir. Taşralı, büyük kültür merkezi insanlarına, özellikle aydınlara, sosyete kesimine göre Kır İnsanı'dır, kaba saba görgüsüz bir tiptir. Bu özelliğinden dolayı yazarlar Taşralı'yı yazdıkları eserlerde çok kullanmışlardır.
TAŞRALI KIZ bizim roman yazarlarımızın önde gelen kahramanıdır. Bütün bunları dikkate alarak ve söylemek gerekirse Taşra'da yani büyük merkezlerin, kentlerin dışında kalan yerlerde edebiyat yoktur. Divan Edebiyatı'nda taşranın konusu dahi geçmemiştir. Bilindiği üzere Divan Edebiyatı bir anlamda Saray Edebiyatıdır. Bugün bu edebiyat okullarda öğretilmektedir ama o kadar işte… Bu edebiyatın organik bağı yoktur. Taşra ile organik bağı olan sadece HALK EDEBİYATI'dır. Halk Edebiyatı bir başka ifade ile TAŞRA EDEBİYATI'dır. Şiir ağırlıklı bir edebiyattır, anonim tarafı olan bir edebiyattır. Bu durumda Türk edebiyatının merkezi vardır ama taşrası yoktur. Taşra edebiyatı genelde Köy Enstitüsü yazarlarla uç vermeye başlamıştır. Son yıllarda Köy Enstitüsü çıkışlı yazarların ortaya çıkması Taşra Edebiyatı'nın oluşmasına neden olmuştur. Bu açıdan bakıldığında edebiyatımızın merkezi de taşrası da vardır. Mesela Trakya'da şiirde Fatma Hürmüz Hanım, Roman ve Hikayede Hatice Opak Bilgin, Keşanlı Safiye Erol, Çorlulu Memduh Şevket Esendal, Hasan Öztürk, Ulaş Işıklar ve yetişmiş şairlerle vücut bulmuştur. Yani bize göre edebiyatın merkezi de taşrası da vardır. Önümüzdeki yıllarda Taşra Edebiyatı ile merkez edebiyatı memleketi kucaklayacak olgunluğa gelmiş olacaktır. Çünkü taşra kabuk değiştirmekte, yeni yeni girişimlerde bulunmaktadır. Taşra tarih olmuştur. Yazmak için her taraf birdir. Ancak konular değişebilir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol