Bu hafta Allahü Teala kısmet ederse sizlerle Yüce Peygamberimiz Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi ve Sellem'in etkileyici birkaç menkıbesini paylaşmak istiyorum sonra da çok önemli bir soruyu cevaplayacağız inşaAllah.
Şeybe bin Osman, büyük düşmandı Efendimize. Müşrik saflarında müminlere karşı dövüşüyor, özellikle de Resulullah'ı gözetliyordu devamlı.
Çünkü babasını ve amcasını kaybetmişti o harpte. Onların intikamını alacaktı.
Nihayet bir fırsatını buldu.
Baktı, Efendimiz yalnızdı.
Bundan iyi fırsat olmazdı.
Arkadan sessizce yaklaştı.
Ve içinden "Tamam, şimdi işini bitireceğim!" dedi.
Kılıcını kaldırdı.
Tam vuracaktı.
Birden hızla uzaklaştı oradan. Çünkü bir "ateş çukuru" belirmişti önünde. Bir adım atsaydı, içine düşecekti.
Peygamberimiz onu gördüler ve "Yâ Şeybe! Yanıma gel" diye seslendiler.
Bu ulvi davete icabet etmemek, elinde değildi. Mıknatısa tutulmuş gibi çekildi. Az önce öldürmek için yaklaştığı şahsa, şimdi "köle gibi" yaklaşıyordu.
Çünkü sevmişti Onu.
Hatta âşık olmuştu.
Efendimiz ona bakıp:
"Haydi gel, sen de bizim safta savaş!" buyurdular.
Hiç itiraz etmedi.
Hemen kabul edip:
"Emredersin yâ Resulallah!" dedi. Kılıcını kaldırıp saldırdı kâfirlere. Çünkü o, bir sahabi idi artık. Resulullah'la omuz omuza çarpışıyordu.
Hem kâfirlere karşı.
Öyle kararlıydı ki:
"Önüme babam çıksa, öldürürüm!" diyordu.
Peygamber Efendimiz, Rum imparatoru Herakliyus ile mektuplaşırlardı. Hediye gönderirlerdi birbirlerine. Bir gün Herakliyus'tan bazı hediyeler gelir.
Hepsi de kıymetlidir.
Ama biri farklıdır:
Bir "hekim"...
Herakliyus, bir "doktor" göndermiştir. Bu kişi Resulullah'a gider.
Ve "Efendim, İmparator beni size hizmet için gönderdi. Hastalarınıza bedava bakacağım" der.
Efendimiz memnun olur.
"Hoş geldiniz!" buyurur.
Ona bir ev verirler. Her gün nefis yiyecek getirirler.
Adam yer, içer, hasta bekler.
Ama hiç gelen olmaz.
Günler, aylar geçer.
Hiç kimse uğramaz.
Artık canı sıkılmaya başlar.
Resulullah'a gidip "Efendim! Buraya hizmet için geldim. Çok da rahat ettim. Ama bugüne kadar tek bir hasta gelmedi. Müsaadenizle gidebilir miyim?" der.
Efendimiz "Sen bilirsin. Daha kalırsan, sana hizmet ederiz. Gidersen de uğurlar olsun. Ama şunu bil ki yıllarca kalsan sana hasta gelmez" buyururlar.
Doktor hayret edip:
"Neden?" deyince;
"Çünkü benim Eshabım hasta olmaz. Zira dinimiz, bize hasta olmamak yolunu göstermiştir. Eshabım temizliğe çok dikkat eder. Ayrıca acıkmadan sofraya oturmaz, doymadan kalkar" buyururlar.
Sual: (Sarhoş etmezse bira, şarap ve benzeri alkollü içkiler haram değildir. Şehveti tetiklemezse müzik ve çalgı helâldir) denilerek çalgı ve içki helal sayılıyor. İçkinin azı da, çalgının her çeşidi de haram değil midir?
CEVAP: Elbette haramdır. Domuz etinin haram olması için illa zarar vermesi gerekmez. Bir damla kan, bir damla idrar zarar vermese de haramdır. Bir kaşık şarap sarhoş etmez, ama haramdır. Hiçbir fıkıh kitabında, şarabın haram olmasında, sarhoş etme şartı aranmaz. Şarabın, sarhoş etmeyen miktarı da, damlası da haramdır. (Dürer)
Bir hadis-i şerifte, (Çoğu sarhoş eden içkinin azı da haramdır) buyuruldu. (Nesaî) [Yani içinde alkol olan bütün içkiler haramdır.]
İçki gibi, çalgıyı helâl saymak da çok tehlikelidir. Sanki şu hadis-i şerif, bu mezhepsizler için söylenmiştir:
(Bir zaman gelecek, bazıları, içkiyi ve çalgıyı helâl sayacaktır.) [Buhârî]
Müziğin, çalgının haram olmasında şehvet şartı aranmaz. Hiçbir muteber din kitabında böyle yamuk bir ifade yoktur. Üstelik çalgı aleti bulunan yerde namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğu; kendi çalmasa bile, evinde çalgı aleti bulundurmanın da günah olduğu muteber kitaplarda yazılıdır. Yine din kitaplarında, çalgı ve müzik bulunan davetlere gitmenin bile caiz olmadığı bildirilmektedir.
Her çalgının sesini dinlemek haramdır. Çünkü Resulullah, (Çalgı dinlemek haramdır, orada oturmak fısktır, ondan zevk almaksa küfürdür, yani küfran-ı nimettir) buyuruyor. (Redd-ül muhtar)
Birinin evinden çalgı sesi işitilince, o eve izinsiz girilmesi caiz olur. Çünkü o çalgı sesini duyurmakla evinin hürmetini yıkmıştır. Hazreti Ömer, bir kadının evine girip onu kamçıyla döverken başının örtüsü düşmüş, kendisine (Onun hürmetini yıktın) denildiğinde (Haramla meşgul olduğu için, onun hürmeti kalmamıştı) buyurmuştur. Bezzaziyye'de, (Çalgının haram olduğunda icma vardır) deniyor. (İbni Âbidin)
İcma demek bütün âlimlerin söz birliği demektir. Çalgı ve müziğin, şehvete hiç sebep olmasa da, haram olduğu bütün muteber din kitaplarında yazılıdır. Bazı mezhepsiz fâsıklar da, (Çalgı beni Allah'a yaklaştırıyor) diyor. Haramla Allah'a yaklaşılır mı hiç? Şeytana yaklaştıklarının farkında değiller galiba. Hiçbir âlimin mubah saymadığı ve bütün âlimlerin haram dediği bir hususa helâl demek küfürdür.
Sorularınız ve görüşleriniz için: mustafaruzgar22@hotmail.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol