YURT SEVGİSİ İLE YAŞAYANLAR

Türkler bin yıldan beri Anadolu'dadırlar. 1350 yıllarında Osmanlılar Rumeli'ye(Avrupa'ya) geçmişler, 500 yıl da burada kalmışlardır. Dünya tarihinin üçüncü Büyük İmparatorluğu'nu kurmuşlardır. Avrupa'da kurdukları hakimiyet Türklerin Avrupalılar'ı tanımalarına vesile olmuştur. Bu süreçte birçok Avrupa ülkesini yönetmişler, onları egemenlikleri altında tutmuşlardır. Çok doğal ki dünyada iki büyük savaşın çıktığı geniş bir coğrafya bölgesini yani Balkanları baştan beri Türkiye için sorun olmaktan çıkarmıştır. Ancak bütün bu zorluklara rağmen Osmanlı devleti Avrupa'nın balkanlar coğrafya bölgesini 500 yıl kadar elinde tutmaya, hükümran olmayı başarmıştır. Fakat bu yüzden dolayı da bir çok savaş yapmıştır. "Caydırıcı Güç" olabilmek için idari, askeri ve ekonomik yönden reform hareketlerinde bulunmuştur. Ancak Osmanlı Devleti egemenliği altında tuttuğu ülkelerin bağımsızlık hareketlerini önleyememiştir. Arka arkaya savaşlar çıkmış, bunların tümünü de Osmanlı Devleti kaybetmiştir. Osmanlı'nın Rumeli'yi kaybettiği savaşlar 1877-1878 Osmanlı-Rus, 1897 Türk-Yunan, 1912 Balkan Savaşları, 1914 Birinci Dünya savaşlarıdır. Saldırgan devletler karşısında güçsüz duruma düşen Osmanlı Devleti 1918 yılında Mondros Antlaşması ile dayatılan şartları kabul etmek zorunda kalmıştır. Osmanlı Ordusu dağıtılmış, ülkemiz yer yer işgal edilmeye başlanmıştır.
Doğal ki bütün bu savaşlara katılmış, çeşitli cephelerde düşmanla çarpışmış, şehit düşmüş, gazi askerlerimiz olmuştur. Biz 1960'lı yıllarda bu savaşlarda yaralanıp da bağ kalmış, yaşamaya devam eden il genelinde olanları tespit ettiren Vali Mehmet Aldan'dan bilgisini almış, onların içinden bazıları ile görüşmüş, röportaj yapmışızdır. Bu kahraman insanları köylerinde, evlerinde ziyaret ettik, savaş anılarını dinleyip yazdık. Bazıları da yazıp gönderdi. Onların hayattan artık hiçbir şey beklemediklerini, YURT SEVGİSİ ve Hatıraları ile yaşadıklarına tanık olduk. Onların kahramanlıklarını, yurtseverliklerini gelecek kuşaklara anlatmak için bu kitapçığı yazdık. Bugün itibariyle hiç birinin sağ olmadığı bu insanların ruhlarını şad etmek istedik. Bilmiş olalım ki onlar cephelere, savaşlara vatan için gitmişler, cephe önünde ve gerisinde vatan için düşman ile çarpışmışlardır.
Savaşlara davul zurnalarla gitmişler, cephelerde ölümle dans etmişler, ölenler şehit, yaralananlar gazi olmuştur. Doğmadan bıraktıkları çocuklarını askerlik dönüşü 8 - 10 yaşında bulmuşlardır. Cephelerde askerlik ölümle dans etmek gibidir. Askerliğin gerek ve gerçeklerine uymak, verilen vazifeyi yerine getirmek, komutan düşman karşısında ölmeyi emretmişse, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale Savaşları'ndaki gibi emrin icabını yapmak Türk askerlerinin tabiatında vardır. Bu kitapta YURT SEVGİSİ İLE YAŞADIKLARI'nı söyleyip anlattıklarımız onlardandır.
Türk insanının temel vasıflarından ikisi Yurt Sevgisi, Devlet Bilinci'dir. Bütün savaşlarda, zor durumlarda bu özellikleri öne çıkmış, dünya Türk insanını böyle tanımıştır. O, savaşa davul zurna ile gitmiş, cephelerde ölmüş ise şehit, yaralanıp dönmüş ise gazi sayılmıştır. Savaşlarda yaşadığı ağır şartlara rağmen şikayetçi olmamıştır. Biliyor ki savaşta iyi yaşanmaz. Nitekim Savaş Hikayeleri ile Türk insanı zengindir. Osmanlı Devleti'nin son savaşları ona çok şeyler kazandırmıştır. Acıya, açlığa ıstırapla dayanma gücünü öğretmiştir. Acılar çekmiş, özverilerde bulunmuş, zaman zaman askerliğin 8 - 10 yıl sürmesine rağmen şikayetçi olmamıştır. Savaşa gitmiş, savaşın ağır şartlarını yaşamış, geriye gazi olarak dönmüştür. Biz, yüzlerce GAZİ ile görüştük, askerlik anılarını dinledik ve sonra hiç kimseden bir şey istememiş, istemeyi düşünmemiş, YURT SEVGİSİ'ne sahip olmayı en büyük şeref ve gurur nedeni saymış olanların anlattıklarını yazdık. Onların YURT SEVGİSİ ile teselli olduklarını, gazi olmayı yeter saydıklarına tanık olduk. Bu kahraman insanları kurşun yaraları içinde hayata bağlayan, askeri kahramanlıktır. Onların askerlik dönüşü duydukları sevinç üzerinde durduk. Birçok cepheye gidip gelmelerini dinledik. Onları köylerinde, evlerinde, savaşlarda aldıkları yara bere içinde, hatıraları ile baş başa bulduk. Kimileri Balkan Savaşı'nda, kimileri Çanakkale'de, kimileri Yemen Çölleri'nde, bazıları Bağdat - Basra Cephesi'nde, kimileri de Galiçya'da savaşmış. Hemen hemen tümü GAZİ konumunda olan Savaş Kahramanıdırlar. Hayattan artık hiçbir şey beklemiyorlar. "Yurdumuz, ülkemiz, ulusumuz için savaştık, vazifemizi, askerliğimizi yaptık" demekle yetiniyorlar.
"Fakat nice silah arkadaşlarımızı oralarda, cephelerde bıraktık" diyorlar. "Ruhları şad olsun." Onlar Yurt Sevgisi ile yaşadılar, Yurt Sevgisi ile savaştılar, kimseye bir şey söylemeden ruhlarında yaşattıkları vatan sevgisi ile çekip gittiler.
Bu kitap onlar için, tarihe bir belge olsun diye yazıldı. Tarihi onlar yaptı, biz onların yaptığı tarihi yazdık. Gelecek kuşaklar unutmamalıdır ki tarih yalan söylemez. Bugün onlar sayesinde vatan sahibiyiz, onlar sayesinde ayaktayız. Onlar şimdi derin uykudadırlar. Vatanın bağrında sonsuzluğa yolculuk yapmaktadırlar.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol