ZAMANA "DUR GITME SEN ÇOK GÜZELSIN" DIYEBILIYOR MUYUZ?

Insanoglu zamani ölçer biçer ama zaman dedigimiz seyin kesintisiz bir sonsuzluk oldugunu bilmez. Ingiliz fizikçi onun tarihini yazmistir. Insanoglu baslangiçta zaman kavramindan ve bilgisinden yoksundu. Günesin dogusuna batisina, mevsimlerin degismesine göre genis açili bir zaman düsüncesine sahip oldugu tahmin edilmektedir. Fakat ilerleyen yüzyillar içersinde insanoglu hayatini zamana endekslemistir. Zamani çaglara, devirlere, bölümlere ve bildiginiz gibi yillara, aylara, haftalara, günlere, saatlere, dakika ve saniyelere ayirmistir. Bir anlamda bunlar zamanin ölçüsü olmustur.

Zaman, insan uygarlastikça deger kazanmistir. Onu kullanma bilgisi dogmustur. Çünkü insanin zamana ihtiyaci olmustur. Ve insanoglu “bes sey gelmeden önce, bes seyin degerini bilmek gerektigini duymustur. Örnegin, ölmeden önce hayatin, ihtiyarliktan önce gençligin, hastaliktan önce sagligin, bosa geçen zamandan önce mesgûliyetin, fakirlikten önce zenginligin” kiymetini bilmeye ivme kazandirmistir. Buna bagli olarak “Zaman Fikri” öne çikmistir. Zamani kullananlar, zamani israf edenler belli olmustur. Buna bagli olarak zamanin insan hayatindaki yeri ögrenilmistir. Zamanin ne oldugunu iyi ögrenmis olanlar onu bosa geçirmeyenlerdir. Zamani bosa geçirmeyenler, degerlendirenler ileri toplumlari meydana getirmislerdir. Bugün dünyada zamanla yarisan insanlar, toplumlar ve uluslar vardir. Tam kapasiteyle çalismak zamani degerlendirmek demektir. Tabii tam kapasiteyle çalismak ortaya koydugumuz ise baglidir. Sekiz saat çalismis görünürüz ama ortaya bes saatlik is koymusuzdur. Bu nedenle bugün dogulu toplumlarda en kötü kullanilan sey zamandir. Mesela hayatimizda “Zamani geçirmek” diye bir söz vardir. Bu bosa geçen zaman demektir. Zamanin bosa geçtigi, yerler kahvehanelerdir. Bugün ülkemizde 500 bin dolayinda kahvehane vardir. Her ne kadar atalarimiz “Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane” demis ise de kahvehanelerimiz zamani geçirdigimiz, zamani sohbetlerimizle tükettigimiz, ögüttügümüz yerlerdir. Bu tabii zamani kullanim açisindan son derece aleyhimize olan bir durumdur. Oysa atalarimiz “Vakit (zaman) Nakittir” yani paradir, altindir demislerdir. Bu baglamda suna deginmek gerekir. Dogu ile Bati arasindaki fark zamani dolu dolu ekonomik geçirmektir. Insanlarin zamani tasarruf ettikleri bir dünyada zamani israf etmek bir anlamda çagin gerisinde kalmis olmaktir.

“Hayatta herkesin mali mülkü olmayabilir. Ama herkesin yasayacak bir seyler yapacak kadar zamani vardir. Ona bakmak gerekir. Dünyanin dogusu “Zaman degismekle kurallar da degisir” demistir. Çok önemli bir söz oldugu süphesizdir. Ancak söz kadar sözün anlamina göre degisim sürecini yasamak lazimdir. Fakat degismek için insanin yetenegi, bilgisi ve buna ihtiyaç duymasi gerekir. Bu baglamda zamanin degistigini söyleyenlerin insanlarin zamani kullanma sanatinda ilerlediklerini kastettiklerini gözardi etmemek lazimdir. Zamanin eskisi yenisi olmaz ama büyüklerimiz konusmalarinda “Bizim zamanimizda böyle degildi” derler. Bizim zamanimizda böyle olmayan sey günümüzdeki degisim beraberinde getirdigi yeni olusumlardir, yeni hayat anlayisi ve yasam biçimidir. Yapilan bir arastirmaya göre insanoglu zamanin yüzde 43’ünü aci çekerek geçiriyormus. Yani hayatimizin yüzde 43’ü acilar içinde geçmektedir. Tanri öyle buyurmussa, doga öyle uygun görmüsse yapilacak bir sey yoktur. Sadece zamani mümkün mertebe acisiyla tatlisiyla kullanmaktir. “Yasamak hayati güzel kilmaktir. Ölüm bize ayrilan zamanin bitmesidir. Kisaca, “Zaman saatlerin, günlerin, yillarin bitiremedigi sonsuz bir süreçtir.” Bunu iyi bilelim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol