Zafer Partisi’nden Marmara Eylem Planı vurgusu

Zafer Partisi Kırklareli İl Başkanlığı, iklim ve çevre konusunda önemli konulara değinerek yazılı basın açıklaması gerçekleştirdi. Marmara ve Karadeniz Eylem Planlarının uygulanması gerektiğinin altını çizen İl Başkanlığı, önemli uyarıları dile getirdi.

Kyoto Protokolünü eleştiren Zafer Partisi Kırklareli, “Kyoto Protokolünü imzalamış olan Türkiye’nin sera gazı emisyonları bağlamında tarihi bir sorumluluğu mu vardır? Türkiye kişi başı emisyonları bakımından ortalamanın çok altındadır. Türkiye’nin ek dışı ülke olarak iklim değişikliği ile mücadelede daha etkin katkı sağlayacağı inancı daha önce uluslararası camiada paylaşılmış olmasına rağmen şimdi alelacele tamamen dışarıda hazırlandığı anlaşılan bir kanun çıkarılarak Türk ekonomisi üzerine yeni bir yük bindirilmesi kabul edilemez."
“Kutupların erimesi gibi sorunlar küresel asıl sorunlardır”
Dünya genelinde gelişen iklim olaylarının ortak sorun olduğunun altını çizen Zafer Partisi İl Başkanlığı, “Herkes bilmektedir ki; karbon emiliminde ve sera gazı emisyonları bağlamında okyanuslarda sıcaklığın artması, yağmur ormanlarının katledilmesi, kutupların erimesi gibi sorunlar küresel asıl sorunlardır. Küresel sorunlara karşı küresel bir mücadele verilmesi gerektiği fikri milliyetçiliğin tek adresi olan Zafer Partisi’nin inkâr ettiği bir mesele değil bizatihi katıldığı ve katkı vermek istediği bir meseledir. Su ve toprak kaynaklarımızı korumak, üreticimizin yanında yer almak, tarım alanları amaç dışı kullanılırken çiftçilerimizle omuz omuza mücadele vermek, Develi’de madencilerimiz zehirlenirken onların davasını üstlenmek yanında Zafer Partisi elbette iklim değişikliği ile mücadelede ve küresel ısınmanın getireceği yeni göç dalgalarına karşı tedbir almak adına insanlığın verdiği mücadelenin yanındadır” ifadelerini dile getirdi.
“Avrupa ile ticarette emisyon detayı”
Türk firmalarına Avrupa ülkeleriyle ticaretin yapması için emisyon konusunda yük bindiğini dile getiren İl Başkanlığı, “Ticareti yapılan her ürünün pazarı da olacağı için ETS üzerinden zaten kırılgan olan ekonomimiz üzerinde yabancı firmaların karbon alım satım ve kredileme marifetiyle yönlendirmesine açık bir ortam oluşacağı kesindir. Avrupa ile daha yoğun ticaret yapan bazı firmaların ve kuruluşların bu kanun taslağına verdiği desteğin sebebini az çok anlayabiliyoruz. Fakat şurası da muhakkak ki, Avrupa’nın Türk firmalarına karbon vergisi uygulamasından çekinerek adı geçen kuruluşların bu kanuna destek vermesinin bir de kimi yabancı yatırımcıların karbon kaçağı olan ülkelere yöneleceğini hatıra getirmeleri gerekir. Yani ticaretimizin önemli bir kısmını Avrupa ile yapmış olmamız emisyon ticareti borsasına girmemiz şartını getirmemelidir” dedi.
“Bedelini doğal döngü de ödüyor”
İklim ve çevre konusunda yapılan hataların bedellerini doğal hayatın da ödediğinin altını çizen İl Başkanlığı, “Çevre koruma, doğal hayatın idamesi, toprak ve su kaynaklarımızın sürdürülebilirliği, yaban hayatı, ormanlarımız, sulak alanlarımız, akarsularımız, meralarımız ve daha birçok iklim değişikliği bakımından önemli zenginliğimizi muhafaza ve müdafaa etmede sınıfta kalan bir bakanlığın böyle bir piyasayı yönetmesi yönetebilmesi mümkün değildir. Şehirlerimizi bile soğutmayı, gölgelemeyi, yağmur hasadı bakımından yönetmeyi bilmeyen ve betonlaştıran bir bakanlığın çevre ve iklim değişikliği konusunu uhdesinde bulundurması doğru değildir. Öncelik ve ivedilikle çevre ve iklim değişikliği konuları şehirlerimizi betonlaştıran bu bakanlıktan alınıp Tarım ve Orman Bakanlığı ile entegre olmalıdır. Çünkü tarım, çevre, orman doğal hayat birbirinin mütemmimidirler” şeklinde konuştu.
Alternatif enerji vurgusu
Enerji kaynaklarına da değinen Zafer Partisi İl Başkanlığı, “Çevreyi korumak, su ve toprak kaynaklarımızı, meralarımızı, ormanlarımızı, sulak alanlarımızı korumak gibi eylem planları dururken ucube bir karbon piyasası ile çiftçimizi yabanların insafına bırakmayacağız. Biyolojik çeşitliliği, yaban hayatını, kuşların konaklama yerlerini, sulak alanları, ormanları, dağ yutak ve vadilerini korumak iklim değişikliği ile mücadelede karbonu paraya tahvil edip ticaretini yapmaktan daha asil davranışlardır. Alternatif enerji kaynakları geliştirmek, su ve toprak kaynaklarını korumak, kıt su kaynakları yönetimi kurmak, su kanununu çıkarmak, afet yönetimi, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınma, yaşanabilir mekânlar, enerji verimliliği, havza geliştirme, doğru arazi kullanımı, atıksu arıtma, zeytinliklerin ıslahı, orman köylerini geliştirme, tohumculuğumuzu geliştirme, kent tarımcılığı, çevre kentler, Ergene havzasının acil eylem planı, Marmara ve Karadeniz Acil Eylem Planları dururken alelusul piyasa oluşturup devlete yük olacak bir kurul tesis etmek saçmalıktır. Bu vesileyle başta ABD olmak üzere sera gazı emisyonunda baş sorumlu olan ülkeleri iklim değişikliği ile mücadeleye daha fazla katkı vermeye çağırıyorum. Asırlardır Tuna’dan sanayi atıklarını Karadeniz’e gönderen Avrupa’nın gelişmiş ülkelerini iklim değişikliği ile mücadelede karbon piyasasına mahkûm olmamaya çağırıyorum” açıklamalarını dile getirdi. (A.Kaya)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol