Türk halkı 1908 İkinci Meşrutiyet’in ilanından beri aydınlanma sürecindedir. Tabii İkinci Meşrutiyet’in öncü fikir adamları, mücadeleci aydınları vardır. Onlar Yeni Osmanlılar, Jöntürkler adı altında toplanmışlardır ama onların içinde öne çıkmış şairler, edipler, düşünürler vardır. Namık Kemal, Ziya Paşa, Prens Sabahattin, daha sonra gelenlerden Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin vardır. Ancak Cumhuriyetin ilanından sonra bu AYDINLANMA HAREKETİ'ni daha derinliğine, daha kapsamlı ve daha bilimsel biçimde omuzlayanlar gündeme gelmiştir. Aylık "Bilim ve Ütopya" dergisinin son sayısında (Ekim) Türkçülüğün esaslarını ortaya çıkaran, Toplum bilimin (Sosyolojinin) temellerini atan Ziya Gökalp, Türk fikir hayatında ve siyasetinde önemli rol oynamış olan Doç. Dr. Behice Boran, aydınlanma hareketinin özgün (orijinal) düşünürlerinden Prof. Dr. Niyazi Berkes, İnönü Dönemi'nin ünlü Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve Türkiye'nin özgürlük ve bağımsızlık hareketine ideolojik açıdan bakarak yeni yorumlar getiren Dr. Hikmet Kıvılcımlı Türk Aydınlanmacılığı'nın önde gelen isimleri olarak ele alınmıştır.
Yüksek düzeyde kültür ve fikir adamı olan bu aydınların aydınlanmadaki yerleri Türkiye'nin karanlığına ışık tutanlar tarafından malumdur. Fakat tespitler noksandır. Hukuk alanında Mahmut Esat Bozkurt vardır, Eğitim alanında İsmail Hakkı Tonguç bulunmaktadır. Türk Dili'nin kaybolmaya yüz tuttuğu Anadolu'da Karamanoğlu Mehmet Bey ve Yunus Emre vardır. Ama bana göre en önemli Aydınlanmacı (ki bunu köklü bir devrimle yapmıştır.) Mustafa Kemal Atatürk'tür. Atatürk aydınlanmanın önüde engel olan Eski Yazı'yı değiştirmiş, Alfabe Devrimi yapmıştır. Türk Dili'nde Türkçe'nin yolunu açmış dilin yabancı sözcüklerden (kelimelerden) arındırılması hareketini başlatmıştır.
Doğal ki Cumhuriyetin Aydınlanma Hareketi'nin başka erleri, emekçileri de vardır. Örneğin Halk Kültürü araştırmalarında önemli yeri olan Pertev Naili Boratav, ünlü eleştirmen, deneme yazarı Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüpoğlu, Doğan Kuban, Vedat Günyol yeni dönem aydınlatmacıların önde gelenleridir. Ülkenin karanlığına, halkın cehaletine ışık tutanların çizgisi ATATÜRK ÇİZGİSİ olmuştur. Atatürk'ün çizgisi ise hayatta aklı ve bilmi önder kabul etmektir. Aklın Hükmü'nü Yeni Türkiye'nin bereketli topraklarında, halkın yaşamında egemen kılmaktır. Ancak bu bağlamda HALKEVLERİ ve KÖY ENSTİTÜLERİ HAREKETİ'nde yer alanları da unutmamak gerekir. Halkevleri cumhuriyetin gündemine çok önemli bir AYDINLANMACI Kadro çıkarmıştır. Demokrasinin altyapısı bu çilekeş ve cumhuriyete inançlı, imanlı insanlar tarafından yaratılmıştır. Onların önünde, gecesinde gündüzünde hep CUMHURİYET PROJESİ, halkın aydınlanması ve bilgilenmesi, eğitimden geçirilmesi sorunu bulunmuştur. TÜRK DÜŞÜNCESİ onlarla olmuştur. Ancak AYDINLANMA-BİLİNÇLENME çok partili hayata geçtiğimiz 1900'lı yıllardan sonra hızını kaybetmiş, yönü sapmalara uğramıştır. Özellikle son yıllarda Türkiye sanki bir Ortaçağ Karanlığı yaşamaktadır. Ülkenin üzerine İRTİCA GÖLGESİ düşmüştür. Aydınlanmanın Projektörleri sönmüştür. Sormak ve sorgulamak gerekirse, "Acaba Bu Cumhuriyetin Ortaçağı mı olacaktır?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol